Annem
1947 doğumlu; üretken, azimli, çalışkan, yiğit bir Anadolu kadını annem. Yedi çocuk doğurdu. (İkinci çocuğunu bebekken kaybetti.) Gecesini gündüzüne uladı, yokluk içinde bollukla büyüttü altı çocuğunu. Geceleri dikiş dikti, gündüz bağ-bahçe, tarla işleri, evinin temizliği, altı çocuğun bakımı, kaynana, kayınpeder. Hepisine bedel; titiz asabi bir eşin, hizmetini yerine getirdi kusursuzca. Yorulmak nedir bilmedi. Ayaklarını uzatıp oturmadı. Bir kaç saat uykula yetindi senelerce. Çocuklarını okutabilmek için, binbir mücadele verdi. Kendi çocuklarından hariç, iki tane daha öğrenci okuttu yiğit annem. "Yeter ki okusunlar, kollarında altın bilezikleri olsun" diyerek, kendini feda etti bizlere...
Bebek yaşta bir çocuğunu, ana-babasını, abisini, bacısını, bir çok sevdiğini verdi toprağa. Onların acısını bastırmak için, durmadan üretmeye devam etti. Dimdik ayakta durdu hep. Mücadeleyi elden bırakmadı, Cumhuriyet'in ışığında, Atatürk'ün izinde yürüdü, üretken yiğit, aydın yürekli annem. Kendince mutluluk yolları buldu. Elli'sinden sonra okuma- yazma öğrendi. Bir çok kitap okudu. Şiir yazmaya başladı, bağlama çalmayı öğrendi, amatörce. Acıyı bağlamanın tellerinde melodiye dönüştürdü. Yanık türküler mırıldandı. Şiirlerini; "Taşan Dağı'nın Işıklarında Işıksız Kalan Kadınlar" adı altında bir kitapta toplattı. Kendince, dünyanın en mutlu insanıydı...
Her şey istediği gibi giderken; 20 Haziran 2018 günü kopan şiddetli bir fırtınayla, yerle bir oldu yiğit annem. Çöktü, büzüştükçe büzüştü. Gözkapakları gözlerinin üstünü örttü. Başı öne düştü, dizleri tutmaz oldu. Kollarının gücü, gözyaşlarını silmeye yetmedi. Dimdik beli, eğiliverdi bir günde. Bütün hayatı tepe takla oldu. İnsanoğlunun kaldıramayacağı en ağır yük bindi omuzlarına. "Kaldırabilirsen kaldır." Yirmi beşlik torununu toprağın altına koymak bitirdi, yiğit mücadeleci, azimli annemi. Yavrusunun, biricik yavrusu avuçlarının içinden kayıverdi aniden. Yüreğinin yarısı torunuyla birlikte girdi toprağın altına...
Yeniden ayağa kalkmaya, yaşama tutunmaya çalıştı hep. "Ben kendimi koyverirsem, çocuklarım ayağa kalkamaz" diyerek, hepimizi teselli etmeye, bizlere yaşam enerjisi aşılamaya başladı. Yanımızda ağlamamaya çalıştı. Acıya dayanıyormuş gibi göründü. Dışarı çıkıp, duvar diplerinde taşlara vura vura, gizlice haykırdı, içindeki dayanılmaz acıyı. Dizelere döktü, içinde ne varsa, gözyaşlarıyla birlikte...
Yine yeniden ayağa kalktı. Üretken, yiğit, azimli Anadolu kadını. Ýaşam kaynağımız, idolümüz. Altı çocuğun, bir tek gonca gülü, yüreği yaralı, bir o kadar da güçlü. Yaşam enerjisine, azmine hayran olduğum canım annem. Şu anda Merzifon'da yaşamını sürdürüyor.