reklam
reklam
38,5992 %0.33
43,6545 %0.2
4.018,80 % 0,37
96.121,01 %-0.785
AMASYA
00:00:00
Akşam vaktine kalan
Amasya
Kapalı
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

SORU ÇALIŞMADIĞIMIZ YERDEN GELDİ!

YAYINLAMA:

17 Ağustos depreminde ve diğer depremlerde yaşanan acıları çabucak unuttuk. Kaderimize boyun eğdik. "Allah verdi, Allah aldı" dedik, manevi olarak rahatladık.Ta ki, 6 Şubat depremine kadar...

Oturup; coğrafya, felsefe, matematik, kimya, fizik çalışmadık, insanlık dersi almadık. En iyi çalıştığımız, din dersi oldu. Sular seller gibi ezberledik ama soru yine coğrafyadan geldi. Topluca sınıfta kaldık ne yazık ki...

Öte yandan, üç maymunu oynadık, yıllarca. "Görmedim, bilmiyorum, duymadım." Çalanı görmedik, yalanı duymadık. Sorana; "ben bilmiyorum" dedik. Doğal felaketteki yıkımları Allah'a yükledik. İçinden çıkmadığımız sorunları  "dış güçler"e yükledik. Ters giden olaylarda "kandırıldık" dedi. Hal böyle olunca; her bir köşesi cennet ülkem, cehenneme dönüverdi.

Bize her gün; öbür dünyanın cennetinin güzelliklerini anlatanlar,  "Haram yemek günah" diyerek, kul hakkı yiyenler, sabi sübyana tecavüz edip "bademleme" diyenler, "bir kereden bir şey olmaz" diyenler, dilinden yalan düşmeyenler, pabuç yalayanlar, bu dünyada cenneti tam anlamıyla yaşamaya ve sefasını sürmeye başladılar. Emek harcamadan, insani duygularımızı sömürerek, servetlerinin üstüne servet kattılar.  Çalan çaldı, soyan soydu, yükünü tutan tuttu...

Çalana; "bal tutan parmağını yalar" dedik. "Çalıyorlar ama çalışıyorlar dedik.

"Benim memurum işini bilir" dedik. "Çalıyorlar ama dinimize sahip çıkıyorlar, yoksa din elden gidiyordu" dedik. Kafamızı kaldırıp, "etrafımızda neler oluyor" demedik. 

Uzun lafın kısası; bizi ayakta uyutanlar, çalanlar çırpanlar, bademleyenler, hesabını tutamayacak kadar büyük servetlere kavuştular. Bizler ise, az çok kendi yağımızla kavrulurken; fakirleştikçe fakirleştik. Keşke tek derdimiz fakirleşmek olsadı. Ekmeğimizi suya bandırır yerdik. Ne yazık ki; telef olmuş tavuklar gibi, kimimiz toprağa, kimimiz acıya gömüldük...

Umarım bu büyük felaketi çabucak unutmak yerine, yaşanan acılardan biraz olsun ders alırız. Artık ne acıya dayanacak gücümüz, ne de yaşayacak takatimiz kaldı.

Biz tükendik!

Biz öldük!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *