ANADOLU'DA AÇMADAN SOLAN BİR GÜL -6-
Gül neye uğradığını şaşırdı. Kötü bir şey demedi ki. Hökümet nikah istemişti kocasından.
Gözünü tuta tuta koştu ablasının yanına.
- Anaam, gene niye vurdu, kör olasıca herif! Vah yavrum vah! Dedi Emine ablası.
- Resmi nikah istedim. O da vurdu bana.
- O neyimiş gıız! Resmi nikah da neyimiş. Kim dedi sana, nerden öğrendin?
- Öğretmenin karısı Leyla ebe söyledi.
- Resmi nikah varmış abla. Bizim de söz hakkımız oluyomuş. Üstümüze kuma getiremiyomuş öyle olunca. İstediği zaman anamızın evine götürüp bırakamıyomuş. Biz de gocamızın garşısında gonuşabiliyomuşuz. Gaynanamız da homur homur homurdanamıyomuş. Mal mülk ne varsa ortak oluyomuş. Yarısı kocanın, yarısı kadının oluyomuş. Düşünsene abla bizim de tarlamız, evimiz olacak. Şöyle gururlana gururlana benim tarlam var, ahırım var, evim var diyeceğiz.
Dursun, o zaman benim tarlam var, evim var diye övünemeyecek. Şişine şişine gezemeyecek. Bize elini galdıramayacak. Elini galdırırsa, hooop Dursun efendi, dur orda, biz de insanız sen de bizi de ana doğurdu seni de diyecez, tutacaz elini. Aha şu taktör var ya dedi traktörü gösterek, ona bile ortak oluyomuşuz.
- Deme gız! Essah mı diyon.
- Valla, essah diyom.
İkimiz de yaptıralım abla resmi nikahı.
- Yarın gidelim, Leyla Hanım'ın yanına iyice öğrenelim. Nerde yapılıyomuş, nasıl yapılıyomuş. Gaynana duymasın ha!..
Ertesi gün gözü morarmış bir şekilde Leyla Hanım'ın yanına gittiler. Leyla Hanım, Gül'ü görünce şaşırdı.
- Ne oldu, gözüne Gül?
- Odun gırarken gözüme çarptı da...
- Geçmiş olsun.
- Sağ ol, Leyla Hanım.
- Bu kim?
- Emine abla... Hüseyin'in anası yani kumam.
- Şeey Leyla Hanım, hani sen resmi nikah dediydin ya... Ablama da anlatır mısın?
- Tabi anlatırım, buyurun oturun şöyle.
Leyla Hanım başladı anlatmaya:
- On sekiz yaşını bitirmiş olmak gerekiyor.
- İki sene sonra on sekiz oluyom dedi Gül.
- Senin de mi yok nikahın dedi, Emine ablaya. "Yok" dedi Emine abla.
- İkimiz de yaptırmak istiyoz, öğrenelim de.
- İkinize birden nikah olmuyor. Biriniz Dursun'un nikahlı karısı olabiliyorsunuz. Nikah zaten bunun için var. Erkekler birden fazla kadınla evlenemesin diye... Kanunen yasak, suç işlemiş sayılıyor dedi, Leyla Hanım. Siz şimdi şikayetçi olsanız jandarma alıp götürür.
"Anaam, elime düştün Dursun" dedi, içinden Emine abla! "Demek suç işlemiş, benim üstüme kuma getirmekle. Ben seni cendermeye ( jandarma) şikayet edeyim de gör gününü Dursun efendi," dedi kendi kendine...
Ee, n'olacak şimdi! "Ben nikah istesem, bu kıza yazık, ona yapılsa bana yazık. Ya Gül'e nikah yapınca bütün mallar Gül'ün olursa onca yıllık emeğim var, o
topraklarda. Tırnaklarımla kazıdım ben onları. Onlar benim çocuklarımın hakkı. Yook yedirmem onları kimseye! Ya Dursun beni anamın evine götürürse..."
Emine ablasıyla Gül, Dursun'un karşısına dikildiler "Biz hökümet nikahı istiyoruz" diye. Emine abla bütün cesaretini toplayıp:
- Bak Dursun efendi, sen suçlusun. Seni hökümete şikayet edecez. Bak eğer bizi döversen, suçun daha böyük olu. Cenderme (jandarma) çağırırız. Aklını başına al, artık bizi dövemeyecen. Hem o tarlalar, davarlar inekler, camışlar sadece senin değil, traktör de senin değil. Üçümüzün ortak malı, anladın mı beni Dursun efendi!
Dursun afalladı birden:
- Ne diyonuz gız! Gudurdunuz mu siz! Hep aha bu küçük şetandan öğreniyon demi.
- Yok o bi şey demedi. Öğretmenin karısı dedi.
- Şimdi ben öğretmenin karsını da sizi de gebertmez miyim!...
Kaynana bütün konuşulanları duydu:
- Memet Ali, Memet Alii, yetiş! Ulen kör olasıca herif nerdesin, hangi cehennemdesin? Uyu uyu, sen daha uyu! Boyu posu devrilesice herif! Ben sana dedim, bunlar çete dedim. Beni dinlemedin. Bu küçük şeytan var ya, küçük şeytan, dikenli Gül, Emine'yi de yoldan çıkardı. Yetiş diyom sana uleen, uyuşuk herif, gara yerlere giresice, niye ses vermiyon ulen! Sesin gara yerlerden gelsin emii! Dursun'un bütün mallarını alacaklarmış. Ellerini kollarını bağlayıp bir dereye atacaklarmış, ondan sonra da cendermeye teslim edeceklermiş...
Devamı yarın…