reklam
reklam
38,5992 %0.33
43,6545 %0.2
4.018,80 % 0,37
96.121,01 %-0.785
AMASYA
00:00:00
Akşam vaktine kalan
Amasya
Kapalı
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

ANADOLU'DA AÇMADAN SOLAN BİR GÜL -5-

YAYINLAMA:

Emine abla kendine geldiğinde, kaynanası homurdanıp duruyordu. Kocası Memet Ali de sürekli onu azarlıyordu.

-Bunlar var ya bunlar çete herif, çete.

-Ne diyon sen hatun! Ne çetesi, uğraşma artık şu gelinlerle. Bak saygıda kusur etmiyolar, işlerinde güçlerindeler. Bir ayağımız çukurda hâlâ gelinlerle uğraşıyon. Ayağa galdırma beni, sus artık!

-Hep bu Gül'ün başının altından çıkıyo bunlar. Gül mü, diken mi belli değil. Emine'nin içine fitne fesat dolduruyo. Böyle miydi Emine, heç sesi çıkmazdı garibin. Bunların ikisi bir olup oğlumuzu yiyecekler herif, demedi deme. Bak o kadar dedim anasının evine götür diye götürmedi. Oğlanın ağzını dilini bağladı. Ne derse yaptırıyo oğlana. Şeytan bu gız, şeytan. Her gün sıhhiye Rıza'nın orda iğnesini yaptırıp getiriyo.

-Yav hatun emme de yaptın ha. İlişme diyom gelinlere, yeter yav!

-Ben diyeceğimi deyim de gerisini sen bilin artık...

Gül, Emine ablası iyileştiği için çok mutluydu. Kaynanasının hakaretlerini duymuyordu bile. Emine kuma değil, dert ortağı olmuştu. Zaten Dursun'un Emine'nin odasına uğradığı da yoktu. Emine ablasının çocuklarını kendi çoçuğu bellemişti. Çocuklar da ona Gül Ana diyorlardı...

Emine ablasının küçük oğlu Hüseyin, beşinci sınıfa gidiyordu. Okulda veli toplantısı vardı.

Hüseyin:

-Gül Ana, sen gelsene benim toplantıma, n'olur n'olur sen gel, sen gel dedi.

Gül Hüseyin'in toplantısına gitti. Hüseyin'in dersleri hep "Pekiyi" idi. Çok mutlu oldu Gül, Hüseyin'in başını okşadı, öptü. Okulun bahçesinde öğretmenin karısı Leyla Hanım'ı gördü. Selamlaştılar, ayaküstü muhabbet ettiler.

Leyla Hanım:

-Ben karşı köyün ebe hemşiresiyim dedi.

Gül'ün gözleri doldu, ağlamaya başladı.

-Biliyon mu, ben de ya hemşire ya da öğretmen olacaktım ama olamadım. Gözyaşlarını sildi elinin tersiyle.

-Kusura bakma duygulandım birden dedi, Gül. 

Leyla Ebe:

-Keşke sen de okusaymışsın. Hemen evlenmişsin, kocaman oğlun olmuş.

-O benim oğlum değil, benim herifin ilk karısından olma.

-Ya öyle mi?

-Annesine ne oldu, öldü mü?

- Yok ölmedi, beraber yaşıyoz.

-Ne yani sen kuma üstüne mi vardın?

-Ben varmadım, babam verdi, zorla.

-Ah çok yazık!

-Senin nikahın da yoktur şimdi.

-Var, İmam Ahmet kıydı nikahımızı dedi, Gül.

-Öyle değil, resmi nikah.

-Resmi nikah mı, o ne ki?

Leyla ebe çantasından, nikah cüzdanını çıkarıp gösterdi.

-İşte bak böyle.

-Öyle yok benim.

-O zaman kocandan resmi nikah iste. Senin de söz hakkın olur. Sana kimse dokunamaz. Senin üstüne de başka kuma getiremez. Yarın öbür gün çocuğun olduğunda nasıl kayıt yaptıracaksınız nüfusa. Kumanın üstüne yazdırırlar çocuğunu...

Gül eve geldiğinde, kocası Dursun'un karşısına dikildi.

-Ben resmi nikah istiyom, Hökümet nikahı.

-Neey! Ne istiyon, ne istiyon?

-Resmi nikah istiyom.

-Hele bi daha de bakim.

-Hökümet nikahı istiyom, resmi nikah istiyom, diyom.

Al sana resmi nikah diyerek, yumruğu savurdu Gül'ün gözüne...

Devamı yarın…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *