
EKSİK ÖLÇÜP TARTANLARIN VAY HALİNE!
Allah Teâlâ hayatın her alanında olduğu gibi alım- satım gibi ticaret gibi konularda da bizleri uyarmış, hassas davranmayanları, aldatan ve zarara uğratanları, mağduriyetten kazanç elde edenleri şiddetli bir şekilde eleştirmiş ve cehennem azabı ile tehdit etmiştir.
Cenab-ı Hak şöyle buyurur: “Eksik ölçüp tartanların vay haline! Onlar, insanlardan ölçerek bir şey aldıklarında tam ölçerler. Kendileri başkalarına vermek için ölçüp tarttıklarında ise haksızlık ederler (eksiltirler). Onlar, o büyük gün için -insanların âlemlerin rabbinin huzuruna çıkacakları gün için- diriltileceklerini akıllarına getirmiyorlar mı?” (Mutaffifin: 1-6)
Tarih boyunca alış verişlerde ölçü ve tartıya riayetsizlik, hile ve haksız kazanç gibi olumsuz davranışlar insanlarca sergilenmiş; Allah Teâlâ da onları uyarmıştır. Örneğin Hud Suresi 84. ayette mealen şöyle buyurulur: Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. Onlara şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, O’ndan başka tanrınız yoktur. Ölçüyü, tartıyı eksik tutmayın. Ben sizi maddi bakımdan iyi bir durumda görüyorum; ama doğrusu hakkınızda kuşatıcı bir azap gününden de korkuyorum.”
Esasında ticarette hileler, aldatmalar, haksız kazançlar, yolsuzluklar vs. artık şekil değiştirmiş, terazi ve diğer elektronik tartı aletleri, yerlerini masa başı hırsızlıklara terk etmiş, insanların gözüne baka baka onları aldatmanın her çeşidi yaygınlık kazanmıştır. Üstelik bunu yapanlar, çok maharetli bir iş yapıyormuş gibi davranıp, insanların bilgisizliğinden yararlanarak ve suret-i haktan görünerek muhataplarını aldatma sanatları geliştirmişlerdir.
Aldatanlar aslında aldananlardır, ancak muhatap anlamasa da, kişi neyi, niçin ve nasıl yaptığını çok iyi bildiği için yaptığının hesabını verecek, yapılan kötülük ve aldatma, yapanın yanına kâr kalmayacaktır. Nitekim Hz. Peygamber (sav), “Aldatan (veya bizi aldatanlar) bizden değildir” buyurmaktadır. (Müslim, İman, 164; Ebu Davud, Buyû‘, 50; Tirmizi, Buyû‘, 72; İbn Mace, Ticârât, 3.)
Kur’an’da vurgulanan husus, insanların aldatılmasının çirkinliğidir. Artık bunu kim ve nasıl yaparsa yapsın, söz konusu eylem, sahibini azabın ortasına itecek sonuçları verecektir. Çünkü tartıdaki eksiklik, imandaki zayıflığın sonucudur. Ahirete iman eksikliği, başka bir eksiklik doğurmuş, iman zayıflığı insanların aldatılmasına dönüştürülmüştür.
Aslında konuyu sadece alışveriş gibi ticari bir işin sınırları içine sıkıştırmamak gerekiyor. Çünkü ölçü dendiğinde hayatın her alanı devreye girmektedir. Örneğin yolsuzluk kavramından hareketle söyleyecek olursak; İnsan, varlığını ve varlığını devam ettirecek olan tüm gerekli nimetleri Allah’tan tam alır, yani Allah ona bu nimetleri tam verir; ama insan, görevlerini tam olarak yerine getirmez, onlarda hile yapar. İşte bu da eksik ölçüp tartmayla alakalı “yolsuzluk” kavramının kapsamına girebilmektedir.
Siyasette de bir ölçü vardır: Kendinden önceki yöneticilerden bütçeyi tam alıp, kendinden sonrakilere eksik bırakmak da bu kavramın kapsamına alınabilir. Kendinden önceki neslin yöneticilerinden tam bir kültür mirası alıp, o mirası azaltarak bir sonraki neslin yöneticilerine teslim etmek de bu kavramın kapsamına girmektedir.
Yüce Allah bize çocuklarımızı yaratılıştan tam olarak emanet ediyor; ancak eğitimlerini eksik veya yanlış yaparak bu değerli emanetleri Yüce Rabbimize noksan, yani eksik teslim ediyoruz. Bir bakıma bu da eğitim açısından tatfîf, yani eğitimdeki kısmalar ve eksiklikler olmaktadır.
Demek ki, burada hayatın maddi ve manevi alanında ölçüyü kaybetmenin vebaline dikkat çekilmektedir. Ülkesinin siyasetine, ahlakına, ekonomisine, dini hayatına irtifa kaybettirenler, bu kavramın kapsamına girmektedir, diyebiliriz. Ülkenin bu alanlarında eksiklik yapanlar, ülkenin mutluluğundan, potansiyelinden ve geleceğinden çalmışlar demektir.
Bu gibi son derece önemli ve ufuk açıcı tespitlerle birlikte düşünüldüğünde, Yüce Allah’ın yolsuzluk ve emanete hıyanet gibi konularda ne kadar hassas davranılmasını istediği açıkça ortaya konulmaktadır.
Şu ayet asla akıldan çıkarılmamalıdır: “Nihayet o gün nimetlerden elbette sorguya çekileceksiniz.” (Tekasür: 8)
En emin olan Rabbime emanet olunuz.