AMAÇ MI YOKSA ARAÇ MI?
Allah Teâlâ Zariyat suresi 56. ayette şöyle buyuruyor: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”
Ayette sözü edilen öğüdün özü, insanların yaratılış amacını hatırlatmak olduğu açıktır. İfade edildiği üzere bu yaratılış amacı, onların sadece Allah’a kulluk etmeleridir. Fakat burada fert fert her bir insanın zorunlu olarak Allah’a kulluk etmesi değil, isteyenlerin kendi seçimleriyle bunu yapmaları kastedilmektedir. Nitekim başka birçok ayetten de bu mana anlaşılmaktadır. Meselâ Mülk suresinin 2. ayetine göre hayat ve ölüm insanların sınanması amacıyla var edilmiştir. Zariyat: 56. ayetin “sırf bana kulluk etsinler” şeklinde tercüme edilen kısmı “sırf beni tanısınlar” şeklinde de anlaşılmıştır. Fakat hakikatte Allah’ı tanımanın anlamı O’na gerektiği şekilde kulluk etmektir. Burada “kulluk” ile Allah Teâlâ’nın buyruk ve yasaklarına uymanın değil, mümin olsun inkârcı olsun bütün insanların Allah’ın kudreti ve koyduğu ilâhî-tabii yasalar önünde zorunlu olarak boyun eğmelerinin kastedildiği de çok rahatlıkla anlaşılacaktır. Buna göre, insanoğlunun Allah’a kulluk etmeye yatkın bir yapıda yaratıldığı ve onu buna yöneltecek yeteneklerle (araçlarla) donatıldıkları da kastedilmiştir.
Tabii ki bu kulluğun –hâşâ– Allah’ın yararınaymış gibi algılanmaması gerektiği için çok açık ifadelerle O’nun buna muhtaç olmadığı, asıl şuurlu varlıkların O’na kulluk etme ihtiyacı içinde oldukları birçok ayette insana hatırlatılmıştır. (Mesela Rum suresi 30, 57 ve 58. ayetler.)
Aslında insanın sahip olduğu her özellik ve dünya hayatındaki düşünce, söz, fiil ve davranışlarının hepsi kulluğu ile alakalıdır. Yemesi içmesi, gündelik yaşamındaki ihtiyaçlarını karşılama gayesiyle ortaya koyduğu faaliyetleri, sosyal, kültürel, hukuki vs. tüm iş ve işleyişleri neticede insanın kulluğuna destek olan kabiliyetleridir. Yani insan yemek, içmek ve bir takım ihtiyaçlarını karşılamak için değil, bütün bunlarla kulluğunu istenilen şekliyle ortaya koyabilmesi için özel bir varlık olarak yaratılmıştır.
Buna ilave olarak yerde, gökte ve arasında ne varsa hepsi Allah tarafından insanın emrine amade kılınmıştır. “Göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için deliller vardır.” (Casiye:13)
“Gökler, yer ve arasındakiler niye vardır?” sorusuna şöyle bir cevap verilebilir; Allah’a kendi iradesiyle kulluk yapmak üzere yaratılan insanın bu misyonunu gerçekleştirebilmesi için yaratılmışlardır ve insanın kulluk görevini yapma konusunda gereken tüm desteği ortaya koymaktadırlar.
Şuurlu bir varlık olan insana ayetlerde şu hatırlatma da yapılmaktadır: “Bak! Her ne kadar senin gibi şuurlu bir varlık olmamasına rağmen kâinattaki her şey yaratılış gayesine uygun davranmakta ve bu esnada kendisini yaratan Allah’ı lisan-ı haliyle anmaya, zikretmeye ve onu tesbih etmeye devam etmektedir. “Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Saf: 1) “Göklerdeki ve yerdeki her şey, mülkün sahibi, mukaddes, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ı tespih eder.” (Cuma: 1)
Evet, konu tüm açıklığıyla aslında insanın önünde durmaktadır. Tüm mahlûkat insanın “Allah’a kulluk” gibi yüce bir maksadı gerçekleştirebilsin diye yaratılmasına, bütün imkân ve kabiliyetleri bu amaca hizmet etmesi için ona ikram edilmiş olmasına rağmen, hayatın anlamsızlaştırılması, gerçek hayatın amaçlar terk edilerek araçlar için heba edilmesi insan açısından ne kadar acı bir durumdur.
Allah asıl yaşama yerinin Ahiret yurdu olduğunu belirterek şöyle buyuruyor: “Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!” (Ankebut: 64) “Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” (En’am: 32)
Hadid suresi 20. ayet, araç olması gereken şeylerin amaç haline getirilmesinin nasıl sonuçlar doğuracağını şu şekilde ifade eder: “Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah'ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir.”
O halde kendimize soralım; “Allah’a kulluk için yaratıldığıma göre benim asıl hedefim ne olmalı? Beni hedefime ulaştırması gereken araçlarla mı yetineyim, yoksa rabbimin bana vaat ettiği o yüce mertebeye mi koşayım?”
En emin olan Rabbime emanet olun.
