ZAMANI GELMEDİ Mİ?

“İman edenlerin Allah'ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilip de, üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar. Onlardan birçoğu fasık kimselerdir.” (Hadid: 16)

Allah’ın bu dehşet verici uyarısı ve yücelerden indirdiği hakikat karşısında müminlerin kalplerinin yumuşayıp saygıyla ürpereceği vakit hala gelmedi mi?  Evet, artık müminler, paslanan gönüllerini silkeleyip Kur’an’la yeniden hayat bulsunlar da böylece, daha önce kendilerine kitap verilen ve vahiyle tanışmalarının üzerinden uzun bir süre geçtiği için imanla tanışma heyecanını yitiren, kalpleri gaflet perdesiyle kapanıp katılaşan ve bugün birçokları yoldan çıkmış olan yahudi ve hıristiyanların durumuna düşmesinler. 

“Mü'minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onun ayetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.” (Enfal: 2)

Gururdan, kibirden sıyrılıp tam bir teslimiyetle Rabbimize teslim olmanın, O’na sığınmanın, namazı kılmanın, zekâtı vermenin, iyiliği emredip kötülükten sakındırmanın ve Allah’a hakkıyla kul olma çabasında gereken sebatı göstererek müslüman erkekler ve müslüman kadınlar olmanın zamanı gelmedi mi?

Her türlü şirk, küfür, münafıklık, zulüm ve fasıklık gibi hezeyanlardan sıyrılıp tevhid akidesine bağlı sağlam bir iman ile O’nun tek ve gerçek büyüklüğünü coşkuyla haykırarak Cenab-ı Allah’a hakkıyla kul olmanın sevdasıyla bir hayat süren mü'min erkekler ve mü'min kadınlar olmanın zamanı gelmedi mi?

Nefese uymaktan, heva ve heveslerin peşinden gitmekten kaçınarak, oyun ve eğlenceye dalmayıp gerçek kurtuluşun Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmekte olduğu bilinciyle dini sırf Allah’a has kılan itaatkâr erkekler ve itaatkâr kadınlar olarak emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmanın zamanı gelmedi mi?

Yalandan, dolandan, hileden, aldatmaktan, kandırmaktan, ,iki yüzlülükten, gösterişten, yapmacıklıktan kurtulup doğru erkekler ve doğru kadınlar olarak sadakatimizi Allah’a sunmanın zamanı gelmedi mi?

Başa gelebilecek her tülü belaya, musibete, sıkıntıya, derde, tasaya, hastalığa, yoksulluğa, yoksunluğa, fakirliğe ve cahilliğe karşı beşer olarak elimizden geleni yaparak; Rabbimizin bize taşıyamayacağımız bir yükü yüklemeyeceğini bilerek sabreden erkekler sabreden kadınlar olarak Allah’ın bizler için belirlediği ilahi hedefe ulaşma uğrunda tembellik ve miskinlik etmeden azim ve gayret göstermenin zamanı gelmedi mi?

Allah’ın bizi her zaman gördüğünü, gözettiğnin, duyduğunu, bizden ve yapıp ettiklerimizden haberdar olduğunu akıldan çıkarmadan, dinde titizlik göstererek, O’ndan gerçek manada korkarak ve sorumluluk bilinciyle Allah’a derinden saygı duyan erkekler ve Allah'a derinden saygı duyan kadınlar olmanın zamanı gelmedi mi?

Saymaya kalkışsak asla sayamayacağımız onca nimetin hamdini ve şükrünü eda etmeye çalışan, hak sahiplerine elindeki maldan haklarını teslim etmek için uğraşan, bunu yaparken de büyük bir tevazu ile başa kakmadan, minnet ve mihnet altına koymadan verebilen infak sahibi sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar olmanın zamanı gelmedi mi?

Allah rızası için O emretti diye helal olan nimetlerden geri durarak haramlar karşısında kendisini maddi ve manevi açıdan geliştiren, aç ve susuz kalmaktan öte, azgın nefsi dizginlemenin ve şeytanları zincire vurmanın en etkili yolu olan ve bizden önceki nice nesillere de farz kılınan orucu; Cennetin “Reyyan” kapısından geçmeğe vesile olacak şekilde tutan oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar olmanın zamanı gelmedi mi?

Her türlü ahlaksızlığın, iffetsizliğin, namussuzluğun, zina ve fuhşun kol gezdiği, insanların çok rahatlıkla bu çirkinliklerle haşir neşir olabildiği, zinanın ucuz, tertemiz nikahın yani evliliğin haddinden fazla pahalı ve zor olduğu, Allah’a meydan okumanın hürriyet ve cesaret gibi saçma sapan argümanlarla meşru görülmeye ve gösterilmeye çalışıldığı bir ortamda gözlerini, kulaklarını, ellerini, ayaklarını, zihnini koruyabilen; Allah’ın tesettür emrini canı gönülden bir teslimiyet ve samimiyetle yerine getiren namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar olmanın zamanı gelmedi mi? 

Allah’ı unutan, ona kavuşmayı aklından geçirmeyen, dünya hayatına razı olup onunla tatmin olanların aksine kalplerin ancak Allah’ı anmakla tatmin ve teskin olacağına iman eden Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar olmanın ve onlar için Allah’ın hazırladığı bağışlanmaya ve büyük bir mükâfata kavuşmanın kararını verme zamanı gelmedi mi? 

Aslında hepsinin zamanı geldi de geçiyor. İbn Ömer bu ayeti yani Hadid suresi 16. ayeti okuduktan sonra vahiyle diyaloga girerek gözyaşları içinde şöyle derdi: “Evet, geldi ey Rabbim!”

İnanmayanların aldanışları Kıyamet gününde açıkça ortaya çıkacağı için o dehşetli güne “Yevmü’t-Tegabün (aldanma günü)” denmiştir. Adını bu anlamdan alan Tegabün suresinin 9. ayetinde Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: Toplanma vakti için Allah'ın sizi toplayacağı günü düşün. O gün aldanışın ortaya çıkacağı gündür. Kim Allah'a inanır ve salih amel işlerse, Allah onun kötülüklerini örter ve onu içinden ırmaklar akan, ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte bu büyük başarıdır.”

En emin olan Rabbime emanet olun.