reklam
reklam
38,6504 %0
43,7704 %0.1
4.160,09 % -0,54
99.250,00 %2.512
AMASYA
00:00:00
Öğle vaktine kalan
Amasya
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

ALLAH VE RESULÜ’NÜN EMİR VE YASAKLARI KARŞISINDA MÜSLÜMANIN TAVRI NE OLMALIDIR?

YAYINLAMA:

“Allah ve Resulü herhangi bir konuda hüküm verdiklerinde artık mümin bir erkek veya kadın için işlerinde tercih hakları yoktur. Allah’ın ve Resulünün emrine itaat etmeyenler doğru yoldan açıkça sapmışlardır.” (Ahzab: 36)

Bu ayette açıkça, mümin olmanın gerekleri bağlamında ilahi prensiplere teslimiyet gösterilmesi gerektiği, aksi davranışların apaçık sapkınlık olacağı gündeme getirilmektedir.

Bu ayetten anlaşıldığına göre, müminler Yüce Allah’ın ve Elçisi’nin hüküm verdiği herhangi bir konuda alternatif arayışına girmemeli, ilahi buyruk ne ise onu aynen kabul edip teslimiyet göstermelidirler. Esasında Ahzab: 6’da da belirtildiği gibi, Nebi (as) müminlere kendi nefislerinden daha ileri düzeyde yakındır.

Bu durumda söz konusu yakınlık, Hz. Peygamber’in, ümmeti için kötü bir şey düşünmeyeceğini, onların aleyhine birtakım faaliyetlere girişmeyeceğini göstermektedir.

Yüce Allah’ın bütün emirlerinde ve yasaklarında kulların menfaati gözetildiği için, Yüce Allah kullarından kirleri temizlemeyi ve onları her türlü kötülükten arındırmayı amaçlamaktadır. “Evlerinizde oturun ve daha önce Cahiliye döneminde olduğu gibi açılıp saçılmayın, namazı güzelce kılın, zekatı verin, Allah’a ve resulüne itaat edin. Ey peygamber ailesi! Allah sizi sadece günah kirlerinden arındırmak ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Ahzab: 33)

Bu durumda Yüce Allah’ın emri aynı zamanda Hz. Peygamber’in de tebliğ ettiği prensipler olduğu için, müminlerden beklenen davranış tam ve kesin teslimiyettir; herhangi bir şekilde pazarlık vs. yapmak değildir.

Konuyla ilgili olarak mutlak surette bilinmesi gereken ayetlerden bir grubunu hatırlatmak istiyoruz. Hucurat: 1-6’da şöyle buyrulmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’ın ve Rasulü’nün önüne geçmeyin. Allah’a karşı takvalı (duyarlı) olun. Muhakkak ki Allah işitendir; bilendir. Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize çağırdığınız gibi Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir. Allah’ın Elçisi’nin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah’ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükafat vardır. (Ey Peygamber!) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir. Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah çok bağışlayandır; çok merhamet edendir.”

Bu ayetlerde konunun Yüce Allah ile ilgili olan ilk boyutu doğrudan başta mealini verdiğimiz Ahzab: 36 ile ilgilidir. Meselenin Hz. Peygamber’le ilgili olan boyutu ise vahyin indirildiği dönemde fiziksel manada anlaşılsa da, artık bu dönemde Hz. Peygamber’in önüne geçmek veya sesleri onun sesinin üzerine çıkarmak, sesi kısmak vs. mümkün olmadığı için mesajı onun ilettiği prensipleri aşmamak, terk etmemek, hafife almamak şeklinde yorumlamak durumundayız.

İşte tam da burada Ahzab: 36’da dile getirilen mesaj devreye girmekte ve Yüce Allah’ın emrettiği ve Rasulü’nün tebliğ ettiği hükümlere karşı müminlerin herhangi bir şekilde farklı hüküm veya çare arama hakkının bulunmadığı gerçeği gündeme gelmektedir. Mümine düşen görev,  “Ey iman edenler! Sizi hayat verecek şeylere çağırdıklarında Allah ve resulünün çağrısına uyun ve şüphesiz bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına girer. Unutmayın ki, O’nun huzuruna götürüleceksiniz.” (Enfal: 24)’te belirtildiği gibi müslümanca bir teslimiyet göstermek, Yüce Allah’ın ve Elçisi’nin hayat veren davetine icabet etmektir. Bunun dışındaki herhangi bir tavır müslümana yakışmayacağı gibi, başka arayışların akıbeti perişanlıktan başka bir şey değildir ki zaten ayetin ikinci kısmında verilen mesaj da budur.

Yazımızı şu ilahi ikaz ile bitirelim; “...Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bu şekilde davranan birinin dünya hayatındaki cezası ancak rezil rüsva olmaktır; kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine itilirler. Allah sizin yapmakta olduğunuzdan habersiz değildir.” (Bakara: 85)

En emin olan Rabbime emanet olunuz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *