reklam
reklam
38,6457 %0.05
43,7301 %-0.53
4.190,31 % -1,76
96.380,95 %1.335
AMASYA
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Amasya
Az bulutlu
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

ANADOLU’NUN BÜYÜK OZANI: AŞIK VEYSEL

YAYINLAMA:

 “Selam saygı hepinize

Gelmez yola gidiyorum

Ne şehire ne de köye

Gelmez yola gidiyorum

Gemi bekliyor limanda

Gideceğim bir ummanda

Gözüm kalmadı cihanda

Gelmez yola gidiyorum

Eşim dostum yavrularım

İşte benim sonbaharım

Veysel karanlık yollarım

Gelmez yola gidiyorum”

Vefatından saatler önce dile getirdiği, bu mısraların mimarı olan  gerçek adıyla Veysel Şatıroğlu olarak bilinen Aşık Veysel Şatıroğlu, 50 yıl önce bugün fâni âleme gözlerini yumdu. Ardında ise birbirinden güzel eserleriyle 7’den 70’e herkesin kalbinde taht kurmuştur Aşık Veysel.

Aşık geleneğinin büyük temsilcisi olan Aşık Veysel, 25 Ekim 1894'te Sivas'ın bugün Şarkışla ilçesine bağlı olan Sivrialan köyünde dünyaya gelmiştir. Annesi Gülizar, babası Ahmet adında bir çiftçiydi.

Çocukluğunu ve gençlik yıllarını köyünde geçiren Aşık Veysel, bölgede yaygınlaşan çiçek hastalığına yakalanmasıyla 7 yaşında bir gözünü kaybetmiş sonrasında ise  geçirdiği bir kaza sonucu diğer gözünü de kaybetmiştir. Hayata henüz küçük bir çocukken büyük acılarla başlayan büyük ozan, o günleri şu cümlelerle anlatıyor: "Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kayarak düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım. Çiçek zorlu geldi. Sol gözüme çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de solun zorundan olacak perde indi. O gün bu gündür dünya başıma zindan." diyerek yaşadığı zorlu zamanı anlatmıştır.

Babası Karaca Ahmet, bir süre çocuğu Veysel'in diğer çocuklar ile oynayamadığını fark etmiş ve ona oyalanması için bir bağlama almıştır. Öyle ki bu vesile ile başlayan usta ozan’ın saz yolculuğu bugün eserleriyle hâlâ kalbimizde yaşıyor.

10 yaşından itibaren saz çalıp, şiir söylemeye başlayan Aşık Veysel, o dönemde saz ustaları Çamşıhlı Ali ve Molla Hüseyin'den ders almıştır.

Büyük ozan ayrıca tam bir vatan sevdalısıydı. 1.Dünya savaşının başladığı zamanda seferberlik ilan edilmişti bundan ötürü Aşık Veysel'in kardeşi ve yakın arkadaşları cepheye gitmiş ve ozanımız yalnız kalmıştır. Büyük ozan yalnız olduğu günleri şöyle dile getirmiştir: "Eve girerim yüzüm asık, anam babam halimi bilmez. Ben onlara derdimi dokunmasın diye açamam. Onlar benim kafa tuttuğumu zannederler, bense derdimi dökmekten çekinirim. Öyle ki sazdan bile farır gibi oldum."

Vatan sevgisi ile dolu olan ve cepheye gidemeyen Aşık Veysel duygularını şu sözler ile dile getirir:

Ne yazık ki bana olmadı kısmet

Düşmanı denize dökerken millet

Felek kırdı kolumu, vermedi nöbet

Kılıç vurmak için düşman başına

Bugünler müyesser olsaydı bana

Minnet etmez idim bir kaşık kana

Mukadder harici gelmez meydana

Neler geldi bu Veysel'in başına

Kardeşlerinin seferberliğe gitmesi ve kendilerinin ölümünden sonra yalnız kalacağını düşünen ailesi Aşık Veysel'i akrabalarının kızı olan Esma ile 1919 yılında evlendirirler fakat olumsuzlukların peşini bırakmadığı ozan ilk önce yeni doğan erkek çocuğunu, daha sonraları ise anne ve babasını kaybetmiştir. Karısının başka birisine kaçması sebebi ile 2 aylık kızıyla baş başa kalmıştır. Aşık Veysel sonrasında kızını da kaybetmiş ve acısının üzerine acı eklenmiştir.  Büyük Usta daha sonra 1928 yılında ikinci evliliğini Gülizar Hanım ile yapmıştır. Aşık Veysel'in bu evlilikten Zöhre, Ahmet, Hüseyin, Menekşe, Bahri, Zekine ve Hayriye adlarında 7 çocuğu dünyaya gelmiştir fakat çocuklarından Hüseyin birkaç aylıkken hayatını kaybetmiştir.

Olumsuzlukların yanında olumlu durumlarında geliştiği büyük ozan’ın, hayata tekrar tutunma yolculuğunda, tanınması ile devam etmiştir.

Sivas'ta 1930'lu yıllarda öğretmenlik ve milli eğitim müdürlüğü görevlerinde bulunan şair ve oyun yazarı Ahmet Kutsi Tecer'in, tanınmasına büyük katkı sağladığı ozanın adı, ilk defa 5 Ocak 1931'de Tecer tarafından düzenlenen "Sivas Aşıklar Bayramı"nda duyulmuştur. Ahmet Kutsi Tecer, Aşık Veysel'in eserlerini ilk kaleme alan kişi olmuş öyle ki Halk edebiyatının hak ettiği yerlere gelmesi, eserlerin kaybolmaması ve gelecek nesillere aktarılması için de çalışmıştır. Tecer'in daveti üzerine Köy Enstitüleri'nde saz hocası olarak çalışmaya başlayan Aşık Veysel, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde eğitimler vermiştir. Cumhuriyet'in 10'uncu yıl dönümünde Ankara'ya getirilen ozan, daha sonra halkevlerinde, kahvehanelerde ve radyoda şiirlerini saz eşliğinde okumuştur. Elinde sazıyla hemen hemen bütün yurdu defalarca dolaşan Aşık Veysel'in, ilk şiir kitabı "Deyişler" 1944'te yayımlanmıştır.

Duru ve yalın bir dille yazdığı şiirleriyle halkla aydınlar arasında köprü kuran Aşık Veysel'e TBMM tarafından, "Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü" 1965'te özel bir kanunla 500 lira aylık bağlanmıştı.

Hüzünle çepeçevre sarılan hayatını sözlere döken büyük ozan; doğa, insan sevgisi, yaşam sevinci, hüzün, din, siyaset, aşk konularında eser vermiştir.

Aşık geleneğinin son büyük temsilcileri arasında yer alan ünlü halk ozanı, 1971'de Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde son konserini vermiştir.

Büyük ozan, ölümünden birkaç saat öncesinde, ''Birbirinizle, konu komşuyla iyi geçinin, dirliğiniz, düzeniniz bozulmasın'' diyerek, ''Kürt'ü Türk'ü ne Çerkezi/Hep Adem'in oğlu, kızı/Beraberce şehit, gazi/Yanlış var mı ve neresi'' dizelerini dile getirmiş birliğin ve beraberliğin önemini vurgulamıştır. 

Aşık Veysel, yakalandığı akciğer kanseri nedeni ile 21 Mart 1973 günü sabaha karşı 03.30'da doğduğu köy olan Sivrialan’da, şimdi adına müze olarak düzenlenen evde hayata gözlerini yummuştur.

Usta Ozan hayata gözlerini yumdu lakin hafızamıza ve kalbimize kazınan eserleri ile hâlâ aramızda yaşamaya devam ediyor.

AŞIK VEYSEL'İN ESERLERİ

-Uzun İnce Bir Yoldayım,

-Anlatamam Derdimi,

-Arasam Seni Gül İlen,

-Atatürk'e Ağıt,

-Beni Hor Görme,

-Beş Günlük Dünya,

-Bir Kökte Uzamış,

-Birlik Destanı,

-Çiçekler,,

-Cümle Alem Senindir,

-Derdimi Dökersem Derin Dereye,

-Dost Çevirmiş Yüzünü Benden,

-Dost Yolunda,

-Dostlar Beni Hatırlasın,

-Dün Gece Yar Eşiğinde,

-Dünyaya Gelmemde Maksat,

-Esti Bahar Yeli,

-Gel Ey Aşık,

-Gonca Gülün Kokusuna,

-Gönül Sana Nasihatim,

-Gözyaşı Armağan,

-Güzelliğin On Para Etmez,

-Kahbe Felek,

-Kara Toprak,

-Kızılırmak Seni Seni,

-Küçük Dünyam,

-Ne Ötersin Dertli Dertli,

-Necip,

-Sazım,

-Seherin Vaktinde,

-Sekizinci Ayın Yirmiikisi,

Aşık Veysel'in eserleri pek çok sanatçı tarafından tekrar yorumlanırken, birçok yabancı sanatçının da dikkatini çekti. Son olarak, ABD'li elektro gitar virtüözü Joe Satriani, 2008'de çıkardığı albümde "Aşık Veysel" isimli, kendi bestelediği enstrümantal bir esere yer verdi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *