İnsan yaş aldıkça, geçmişi kurcalamaya, düşünmeye başlıyor. İşte geçmişi kurcalarken, yaşadığım bir anı geldi aklıma.
90’lı yıllardayız, ben Ziraat Bankası Okmeydanı şubesinde çalışıyorum. Serde gençlikte var tabikii..
Bir sabah, şık giyinimli bir delikanlı yaklaştı, bankoya... Üzerinde lacivert bir takım elbise, jelatinden yeni çıkmış beyaz bir gömlek ve kırmızı kravat... elinde kabarık bir poşet... yüklü miktarda para yatıracağı belli..
Yüz milyon yatırmak istiyorum faizini hesaplar mısınız?
Tabi efendim hayhay.
Kaç aylık istersiniz?
Bir aylık, üç aylık, altı aylık ve bir yıllığı hesaplarmısınız?
Memnuniyetle.
Hesapladım hepisini tek tek az buldu faizi.
Camekanlı bölmeden müdürümüz duydu. Göher hanım artı iki puan uygulayın.
Baş üstüne.
Artı iki puanlı hesapladım yeniden.
Tamam üç aylık olsun dedi delikanlı.
Vezneye paranızı saydırın, işlemlere devam edeyim dedim.
Vezneye gitti delikanlı.
Veznedar beyle konuşmaları bitmiyor bir türlü.
Veznedar beyin nihayet Göher hanıma gidin söyleyin durumu dediğini duydum.
Geldi delikanlı.
Çok teşekkür ederim efendim ilginize, benimle çok ilgilendiniz, çok memnun kaldım.
Ben şimdi Taşkızak Tersanesine gidiyorum, (İstanbul’da yaşayanlar bilir Taşkızak tersanesini), orada iş bulacağım, yüz milyonu biriktireceğim, getirip sizin şubenize yatıracağım....
-Anlıyamadım.....
Biriktirip, getirip sizin şubenize yatıracağım.
Kısa bir sessizlik...
...........
Delikanlı iyi günler dedi gitti.
Ardından kahkaha tufanı...
Ne oldu? Nasılda yutturdu.
Nasılda kibar davranmıştın.
.........
Kahkaha kahkaha...
Emeğime mi yanayım, yüz milyon mevduat hayallerim boşa çıktı, ona mı?
Yıllar geçti üzerinden hiç unutmuyorum.
Gülüyorum.