Pandemi hayatımızın her alanını etkilediği gibi hukuki açıdan da birtakım problemlere neden olmuştur. Özellikle aile hukuku bu süreç içerisinde oldukça fazla etkilenmiştir. Boşanmaların artması da bu olumsuz etkilenmenin bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hemen hemen hepimiz evliliğimizin hayallerimizdeki gibi olmasını arzu ederiz. Fakat işler ters gittiğinde ve boşanmayı düşündüğümüzde, evlenirken tek başına bize engel olmayan virüs acaba boşanma davası açarken bize bir sebep olabilir mi?
Türk Medeni Kanununun 185. maddesinin 3. fıkrasında eşlerin birbirine yardımcı olmak zorunda olduğu ifade edilmiştir.Örnek vermek gerekirse, eşlerden birinin Covid-19 hastalığına yakalanması halinde ise diğer eşin ona destek olmaması, yardım yükümlülüğünün ihlalini oluşturacağından gayet tabi boşanma sebebi olarak kabul edilebilir. Fakat, dikkat çekmek gerekir ki sadece bu hastalığa yakalanmak veya bu hastalık nedeniyle tedavi görmek elbetteki başlı başına bir boşanma sebebi olarak kabul edilemez. Bu hastalığın boşanma sebebi sayılabilmesi için başka sebeplerle birleşmesi gerekir. Bunlar ise; eşini bu zor süreçte yalnız bırakıp ilgilenmemek, eşini bu hastalığa yakalandığı için hor görüp aşağılamak, eşinin hasta olmasını fırsat bilip başka kişilerle ilişki yaşamak, eşinin hastalığı nedeniyle evi terk etmek gibi hareketlerdir. Zira, bu eylemler oldukça onur kırıcı davranışlar olduğu gibi evliliğin temelden sarsılmasına da neden olmaktadır.
Ayrıca, Covid-19 hastalığına yakalanan eşin, bilerek ve isteyerek yani kasten eşine de bu hastalığı bulaştırması Türk Medeni Kanunu madde 162 uyarınca, “Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış” sayılacağından kendisine hastalık bulaştırılan eşin boşanma davası açma hakkı bulunmaktadır.
Salgının ortaya çıkmasıyla beraber kişilerin bireyselleşmesi de boşanmaların artmasında oldukça etkili olmuştur. Eşler birbirinin sorumluluklarına yardım etme, birbirini düşünme konusunda yeterince hassas davranamamışlardır. Özellikle tam kapanma zamanlarında eşlerin evde birlikte kalma süreleri daha uzun olduğu için saldırgan ve şiddete eğilimli davranışlar oldukça artmıştır. Eşler sosyal ve manevi varlıklarını geliştirmeye devam edemediği için bu korku ve kriz ortamında psikolojik duyarsızlık seviyeleri de yükseliş göstermiştir.
Pandemi sürecinde boşanmaların artmasında ekonomik sıkıntılar ve stres gibi sebepler de etkili olmakla beraber, İstanbul Kültür Üniversitesi Psikoloji bölümünde görev yapmakta olan Doç. Dr. Melis Seray Özden Yıldırım, bu artışın genel sebebinin iletişim problemleri olduğunu belirttikten sonra; kişilerin sürekli aynı evin içerisinde olup ben dili yerine sen dilini kullanmaları, birbirleriyle empati yapamamaları, konuşmak yerine birbirlerine küsmeleri gibi durumların hepsinin boşanma sürecine giden adımda basamakları oluşturduğunu ifade etmektedir.
Gerçekten de, TÜİK verilerine göre boşanma sayısında 2020 yılının Temmuz ayında bir önceki yıla göre artış görülmüştür. Boşanma sayısı 2019 yılı Temmuz ayında 13 bin 555 iken %69,9 artarak 2020 yılının aynı ayında 23 bin 25 olmuştur.
Sonuç olarak, ekonomik zorluklar, aile içerisinde sosyal mesafenin artması yani manevi değerlerin azalması, sağlık, eğitim ve iş gibi sektörlerdeki olumsuz gelişmeler aile yaşamında birer olumsuz etken haline geldiğinden ve eşlerin negatif enerjilerini sosyalleşerek atmalarını engellemiş olduğundan bu olumsuz durumları birbirlerine yansıtmaları eşler arasında uyuşmazlıkların artmasına neden olmuş ve eşlerin boşanma kararı almasında etkili olmuştur.
Eşlerin birbirilerine karşı saygı gösterdiği ve kıymet verdiği nice günlere erişmek dileğiyle…