Merzifon Demokrasi Platformu tarafından Atatürk Anıtı önünde düzenlenen programa katılanlar protesto amaçlı elektrik faturalarını yakarak, zamların geri alınmasını istediler.
Demokrasi Platformu adına basın açıklamasını Eğitim-Sen Merzifon İlçe Temsilcisi Eyüp Turan yaparken, “Geçinemiyoruz, zamlar zulümdür” dedi.
Krizlerden çıkışın emekten yana politikalarla mümkün olacağını söyleyen Eğitim-Sen Merzifon Temsilcisi Eyüp Turan, “Siyasi iktidarı halkın insana yaşam taleplerine kulak vermeye davet ediyoruz” dedi.
Turan yaptığı basın açıklamasının devamında; “Ülke tarihimizin en derin siyasal ve ekonomik krizlerinden birini yaşıyoruz. Gıda ürünlerinden doğalgaza, akaryakıttan elektriğe kadar tüm ürünlere birbiri ardına gelen zamlar, emeğiyle geçinen geniş toplum kesimlerinin hayatlarını sürdürülemez hale getirdi. İktidar, muhalif kurum ve yapıları susturmak, sindirmek, korkutmak, işlevsizleştirmek ve sonuç olarak etkisizleştirmek için devletin tüm olanaklarını, kurumlarını kullanmaktan geri kalmıyor. OHAL KHK’leri ile yaratılan Anayasasızlık hali fiilen devam ettiriliyor.
Güvenilirliğini tümüyle yitirmiş TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına dayanılarak yapılan ücret artışları, halkın her geçen gün daha fazla yoksullaşmasına neden oluyor. Daha yılın ilk günlerinde gelen zamlar ve vergi oranlarındaki artışlar nedeniyle asgari ücrete, memur maaşlarına ve emeklilere yapılan göstermelik artışlar daha emekçilerin cebine bile girmeden eriyip gitti.
Saray artık Ülkeyi yönetemiyor. Saray iktidarı zam yapmaya doymuyor. Türkiye, ekonomik buhran ile yangın yerine dönmüşken, yangının kundakçıları vatandaşlarımıza bir de enerji buhranı yaşatıyor. Elektrikten doğalgaza, akaryakıttan köprü geçiş ücretlerine, harçlardan vergilere kadar her şeye durmaksızın zam yapılıyor.
Hayat pahalılığı ile halk yoksullaştırılıyor. Vatandaşlarımızın pazar fileleri boş, tencereleri boş, cüzdanları boş!
Kaybeden kim? 84 milyon! Peki ya kazanan? Saray ve yandaşları Emekçi ve dar gelirli kesimler her gün daha fazla borçlanarak, daha fazla kredi kullanarak ay sonunu getirmeye çalışıyor. Emekçiler sorumlusu olmadıkları bir krizin bedelini ödemek zorunda kalıyorlar.
Geçtiğimiz aylar boyunca kamu emekçilerinden işçilere, hekimlerden mühendis, mimar ve şehir plancılarına, öğrencilerden emeklilere, işsizlerden esnaflara kadar toplumun her kesimi artan hayat pahalılığı ve ekonomik istikrarsızlık nedeniyle yaşadıkları geçim zorluklarını dile getirdi. Milyonlarca emekçinin daha iyi koşullarda çalışma ve insanca yaşayabilecekleri bir ücret düzeyi talepleri ülkemizin dört bir yanındaki meydanlarda ve işyerlerinde yankılandı.
Akaryakıta son 1 yılda Yüzde 114 zam gelmesinden dolayı mazot fiyatlarındaki artış bütün halk kesimlerini zor durumda bırakırken en çokta üretici köylüyü zor durumda bıraktı. Mazot fiyatlarının yanı sıra gübre fiyatlarında da yaşanan artış nedeniyle üretici köylü tarlasını ekemez duruma geldi. Bir çok yerde tarlalarını ekemeyen köylüler örgütlenerek hak arama mücadelesine girerek seslerine hükümete duyurmaya çalışıyorlar. Ayrıca Tarım Kredi Kooperatifi ve bankalara borcu olan köylülerin ödenmeyen borçları yüzünden büyük bir çoğunluğunun traktör başta olmak üzere tarla ve evlerine haciz geldi.
Akaryakıt zamlarından en çok etkilenen kesimlerin başında taşımacılık sektörü geliyor. Son 1 yılda yüzde 114 zamlanan akaryakıt nedeniyle nakliye işkolunda çalışan şoförler kontak kapatma eylemi yaptı. Şehirler arası yolcu taşımacılığı yapan bir çok firmada yakıt giderlerini karşılayamadığı için ya seferlerini iptal etti ya da bilet fiyatlarına yüksek miktarda zam yaparak emekçi halkın ulaşım hakkına yönelik olumsuz etki etmesine neden olan çözümler üretti.
Artan elektrik faturaları nedeniyle Cem evleri ticari işletme statüsünde değerlendirildiği için yüksek tutarda elektrik faturası ile karşı karşıya kaldı. Laiklik ilkesi gereği Devlet her hangi bir inancı finanse etmemelidir. Eğer bu ilkeye uyulmayıp bir inancı finanse ediyorsa bu yanlış bir uygulamadır. Devlet bütün inançlara eşit mesafede olmalıdır. Camilerin elektrik ve aydınlatma faturaların ödeyen Devlet Alevi vatandaşlarımızın ibadet yeri olan Cem evlerinin de faturasını ödemelidir.
Tek adam rejimi bu taleplere sadece kulak tıkamakla kalmadı, bu talepleri dile getirenleri açık biçimde tehdit etti Anayasal hak ve özgürlükleri şiddet yoluyla önlemeye çalışmanın demokrasi ve hukuk devletiyle bağdaşır tarafı bulunmamaktadır. Siyasi iktidarın üzerine düşen, yaşadıkları sorunları dile getiren ve haklarını arayan emekçileri şiddet yoluyla sindirmeye çalışmak değil, halkın, emekçilerin taleplerine çözüm bulmaktır. Tek adam rejimi bu tehditkâr tavrından ve tarzından vazgeçmelidir.
Kademeli tarife öyle bir döneme denk geldi ki Aralık ayı zamsız, Ocak ayı ise zamlı elektrik bedelleriyle hesaplandı. Bu geçiş döneminde Aralık ayı tüketiminin yaklaşık 20 günü eski zamsız tarifeden, Ocak ayı tüketiminin yaklaşık 10 günü de yeni zamlı tarifeden hesaplandı, faturalar 2 ila 3 kat arası arttı.
"Kademeli Zam, Kademeli Zulüm" politikasının ikinci kısmı 1 Şubat tarihinde hayata geçirildi. Bu kez AKP Genel Başkanı zaten fahiş zam yaptığı ilk kademenin 150 kilovatsaat yerine 210 kilovatsaate çıkarılacağını duyurdu. Ekonomik krizle mücadelenin yolu onu yok saymak değildir. Krizden çıkışın yolu emek eksenli politikalar geliştirilmesi, kamusal anlayışın yaygınlaştırılması ve üretime dayalı bir ekonomik yapının kurulmasıdır. Krizden çıkışın yolu emeğin sesine kulak verilmesidir.
Başta gıda ürünleri olmak üzere elektrik, doğalgaz, akaryakıt, ulaşım gibi temel ihtiyaç kalemlerine yapılan zamlar geri alınmalı, vergiler düşürülmelidir.
Krizde işini kaybeden, geliri azalan tüm kesimlere doğrudan gelir desteği sağlanmalıdır.
İşten çıkarmalar yasaklanmalı, istihdamı korumak için gerekli önlemler alınmalıdır. Çalışma koşulları düzeltilmeli, emekçilerin sağlıklı ve güvenli koşullarda, güvenceli olarak çalışması için önlemler alınmalıdır.
Yoksulluk sınırının altında yaşayan kesimlerin temel gereksinimleri karşılanmalıdır.
Vergi adaletsizliğine son verilmeli, dolaylı vergilerinin payı azaltılmalı, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınan bir sistem kurulmalıdır.
Hayat tarzına müdahale aracına dönüşen özel tüketim vergileri kaldırılmalıdır.
Yandaş şirketlere yapılan dövize endeksli garantili ödemeler iptal edilmelidir.
En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmeli, Emeklilikte Yaşa Takılanların emeklilik hakları verilmelidir.
Dövize Endeksli Mevduat gibi, geçim sorunu yaşayan milyonlardan alıp, faiz geliri elde edebilen bir avuç zengine kaynak aktaran bu politikalara derhal son verilmelidir. İktidar başta örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükler önüne koyduğu engelleri, baskı politikalarını, ceza ve soruşturmaları durdurmalıdır.
Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmelidir.
Kamuda sözleşmeli, taşeron gibi güvencesiz istihdam biçimine son verilmeli, kadrolu güvenceli istihdam esas alınmalı, tüm kamu emekçilerinin emekliliğe esas ek göstergesi 3600 taban gösterge baz alınarak tüm meslek grupları için yeniden düzenlenmelidir.
ILO 190 sayılı sözleşme uygulanmalı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı geri alınmalıdır!
Evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu pazarlık sistemine geçilmelidir.
Emeğiyle geçinen milyonlarca yurttaşımızın temsilcisi ve sesi olarak bizler halkın yoksullaştırılmasına, sefalete sürüklenmesine, ülke kaynaklarının tüketilmesine izin vermeyeceğiz. İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret, insanca yaşayabileceğimiz koşullar ve demokratik bir Türkiye için taleplerimizin takipçisi olmaya ve birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Yapılan basın açıklamasının ardından programa katılanlar elektrik faturalarını yakarak gelen zamları protesto ettiler.