42,5884 %0.03
49,6163 %0.06
5.757,07 % 0,35
90.234,77 %-1.892
Amasya
Kapalı
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Merzifon Bilgi Gazetesi Galeriler GÜNDEM “Yürüyemesem de Kalbimle Yürürüm: Daha Gidecek Çok Yolumuz Var”

“Yürüyemesem de Kalbimle Yürürüm: Daha Gidecek Çok Yolumuz Var”

Amasya’nın kadim taş sokaklarında büyüyen; hayatın yükünü asaletle, emeğiyle ve sabırla taşıyan bir kadın… 48 yaşında, evli ve 25 yaşında bir evlat sahibi olan Emine Hicin Arslan’ın “Direnç, Hak ve Umut Yolculuğu”. Detaylar haberimizde...

Haberleri

“Yürüyemesem de Kalbimle Yürürüm: Daha Gidecek Çok Yolumuz Var” 1

İki ayrı kas hastalığıyla 25 yıldır yaşayan, ancak hiçbir koşulda direncini ve vakarını kaybetmeyen bir insan Emine Hicin Arslan. Hastalığının henüz kesin bir tedavisi yok. Fizik tedaviyle kas gücünü korumaya çalışıyor. Ama asıl gücünü; sabrından, stratejisinden, çalışkanlığından ve toplum için duyduğu sorumluluk duygusundan alıyor.

Öğrenci Kimlik Kartını Rektör Turabi’den Aldı: “Onur ve Mutluluk Duydum”

Türkiye Sakatlar Derneği Amasya Şubesi Başkanı ve Amasya Belediye Meclis Üyesi olan Emine Hicin Arslan, Fizyoterapi bölümünde okumaya devam ederek hayatına yeni bir yön çizdi. Üniversite kimliği kendisine Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi tarafından takdim edildi.

Asalet, insanın yürüyüşünde değil; yürüyemediği zamanda bile dimdik duran duruşundadır diye vurgulayan Emine Hicin Arslan, “Mutluluk duydum, onur duydum. Çünkü bu kimlik, yalnızca bir kart değil, kendi yolculuğuma dair verdiğim en güçlü kararlardan birinin sembolü.”

Ayrıca dezavantajlı bireylerin yükseköğretimde daha fazla yer almasının önemine özellikle dikkat çekerek, “Eğitim, bir insanın kaderini değiştiren en güçlü anahtardır. Biz ne kadar görünür olursak, toplumun ufku o kadar genişler” dedi.

“Hastalığım Değil, Hayat Öğretti Mücadeleyi”

“Hayat bana ilk sınavını hastalığımla tanıştığım gün verdi. Kendi bedenimde yabancılaştığım, açıklamakta zorlandığım o süreç, meğer çok daha büyük bir yolculuğun başlangıcıymış.

1 / 2
“Yürüyemesem de Kalbimle Yürürüm: Daha Gidecek Çok Yolumuz Var” 2

Ama karşıma çıkan gerçek sınav, hastalığın kendisi değildi. Hayata tutunmaya çalışan insanların karşılaştığı ön yargılar, fırsat eşitsizlikleri ve bazen görünmez duvarlardı. İşte o zaman kendine bir cümleyi fısıldadı: Emine, bunu da başaracaksın ve başardım.  Çünkü mücadelem sabırla büyüdü, sabrım azmimi güçlendirdi, azmim ise irademe en büyük dayanak oldu”.

“Engel İnsanın Kendisine Ördüğü Duvarın Adıdır”

Arslan’ın en sık vurguladığı gerçeği şöyle ifade ediyor: “Engellilik çoğu zaman tıbbi bir mesele değil; zihinsel bir bariyerdir. O duvarı kaldırdığınızda dünya aslında çok geniş bir alan.” 

“Engellilik Bir Eksiklik Değil; Topluma Değer Katan Bir Perspektiftir”

Bugün sahada yalnızca bir Başkan ya da Meclis Üyesi olarak değil, engelsiz bir toplum idealinin savunucusu olarak bulunuyor.

“En büyük engel bedenlerde değil, zihinlerde.  Bizler erişilebilirlik, fırsat eşitliği ve katılımcı bir toplum için mücadele ediyoruz. Engellilik alanını yalnızca bireysel bir mesele değil, toplumsal sorumluluk.  Bir rampanın eksikliği benim için sadece mimari bir detay değildir. Bir insanın hayallerine açılan kapının yarım kalmış hâlidir”.

“Amasya’da Türkiye İçin Yanan Bir Işık”

“Türkiye Sakatlar Derneği Amasya Şubesi Başkanı ve Amasya Belediye Meclis Üyesi olarak; kurumlarda, sahada ve sosyal hayatta  erişilebilir, adil, insan onuruna yakışır bir yaşam kültürü oluşturmak hedefi ile çalışıyorum. Her gün yüzlerce insanla temas ettikçe şunu daha net görüyorum.  Bir anne geldiğinde kaygısını, bir genç uğradığında umudunu, bir baba konuştuğunda direncini görürüm. Mücadelem bu yüzden bir unvan değil,  bir ömür sözüdür”.

“Topluma Işık Olmak İçin Önce Kendi Yaralarını Sahiplenmelisin”

“3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde söyledim  yine söylüyorum. Ben ilhamı başkalarında aramadım.

Kendi karanlığımı aydınlattığım gün, başkalarına da ışık olabileceğimi anladım. Türkiye’nin dört bir yanından gelen mesajlar, dualar ve destekler tek bir gerçeği hatırlatıyor. Demek ki çabalar, emekler ve yaralar boşa değilmiş.”

 “Bu Yol Benim Değil, Hepimizin”

“İnsanı yoran engeller değil,  umudunu eksilten düşüncelerdir. Ve umudumu hiç eksiltmedim. Sahip olduğum her unvan, sorumluluğumu büyüten bir emanet ve hedef net. İnsanın onurunu koruyan, erişilebilir ve adil bir Türkiye. 

Selam olsun… Yolu engebeli de olsa yürümeye niyet edenlere, düşüp yine kalkanlara, kalbiyle yol alanlara ve insanı insan olduğu için sevenlere… Biz daha yeni başlıyoruz. Daha çok işimiz, daha çok umudumuz, daha çok yolumuz var”.

Bir rampa, bir kapı ve bir yol onun için sadece bir mimari unsur değil,  bir insanın hayallerine açılan kilidin anahtarıdır. İnsanın kaderini yaraları değil; iyileştirme iradesi belirler ve o iradeyle yoluna devam ediyor.

2 / 2
KAYNAK: Gülben Güley
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *