KİME BENZEYELİM?
Allah Teâlâ ayet-i kerimelerde şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Maide: 51) “Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin, onlar size kötülük yapmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların ağızlarından nefret taşmaktadır; kalplerinin gizlediği ise daha büyüktür. Gerçekten size delilleri açıklamışızdır, eğer düşünüyorsanız! Size gelince, bakın siz onları seviyorsunuz, ama onlar sizi sevmiyorlar. Siz kitabın tamamına inanıyorsunuz; onlar sizinle karşılaştıkları zaman “inandık” diyorlar; yalnız kaldıklarında ise size karşı öfkelerinden parmaklarını ısırıyorlar. De ki: “Öfkenizden çatlayın!” Şüphesiz Allah kalplerde olanı bilmektedir.”” (Al-i İmran: 118-119) “Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir.” (Nisa: 139) “Ey iman edenler! Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmeyin. Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” (Nisa: 144)
Ebu Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:“Yahudiler ve Hıristiyanlar (ağarmış saç ve sakallarını) boyamazlar, onlara muhalefet edin.” (Buhari, Libas, 67), İbn Ömer"in naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim bir topluluğa benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” (Ebû Dâvûd, Libas, 4) Bir kişi Abdullah bin Mesʻud’u düğün yemeğine davet etmişti. Abdullah (r.a) düğün evine geldiğinde eğlence sesi işitti ve içeri girmedi. Ev sahibi: “Ne oldu, niçin girmiyorsun?” deyince İbn-i Mesʻud (r.a) şöyle dedi: “Resulullah (sav) Efendimizin şöyle buyurduğunu işittim: “Kim bir kavmin karaltısını artırırsa onlardandır. Kim bir kavmin yaptığı işten razı olursa, o işi yapanlarla ortak olur” (İbn-i Hacer, el-Metalibü’l-aliye, VIII, 319) Resulullah Efendimiz bir defasında şöyle buyurmuştu: “Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz. Onların inanç ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler/kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takip edeceksiniz. (Yani onların yaptığı her hal ve hareketi İslam’ın ölçülerine uyup uymamasına bakmaksızın taklit edeceksiniz.)” (Hazret-i Peygamberin gelecekle ilgili bu ürpertici açıklaması üzerine biz sahabeler) sorduk: “Ya Resulallah! (İzlerini takip edeceğimiz bu topluluklar) yahudiler ve hristiyanlar mı olacak?” Şöyle buyurdu: “Ya başka kimler olacaktı?” (Müslim, İlim, 6)
Yukarıda ayet ve hadislerle kısaca değinmek istediğimiz husus “biz müslümanların idolü kim ya da kimler olmalıdır?” sorusudur. Günümüzde iletişim araçlarının gelişmişliği toplumların birbirinden etkileşimini de yanında getirmektedir. Böylece teknolojiden ilme, edebiyattan sanata, modadan popüler akımlara varana kadar her konuda dünyanın tesir altında kalmayan bir yeri neredeyse artık yok gibi.
O halde dikkatleri çekmeye çalıştığımız soruya gelecek olursak; biz bu yoğun etkinin altında kalıp benliğimizi teslim mi edeceğiz yoksa varlık sebebimiz olan ve bize kimlik veren değerleri korumaya devam mı edeceğiz? Aslında cevap belli; tabii ki varlık sebebimiz olan ve bize kimlik veren değerleri korumaya devam edeceğiz.
Yemeden içmeye, başka kültürlerin modasına, müslüman olmayan yapıların yörüngesine girmeye, eğlence türü benzeşmeye kadar birçok alanda büyük ve yoğun tesirlerin altındayız ve kimliğimizi muhafaza ile memuruz.
Bize fert fert, tüm toplum olarak büyük vazifeler düşmektedir. Bu vazifeden kaçma gibi bir tercihimizin olmadığı da bilinmelidir. O zaman yapılacaklar nelerdir bir de onlara bakalım.
Cenab-ı Hak ayet-i kerimelerde bizlere şöyle buyuruyor: “…İyilik ve takva hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir.” (Maide: 2) “Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O'ndan da) yardım göremezsiniz!” (Hud: 113) “Oysa Allah size Kitapta (Kur'an'da) “Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, onlarla oturmayın, aksi halde siz de onlar gibi olursunuz” diye hüküm indirmiştir. Şüphesiz Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.” (Nisa. 140) “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Haşr: 18) “İşte bu (hükümler) Allah'ın koyduğu sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte bu büyük başarıdır. Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve onun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisa: 13-14) “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'ın ve Resulü'nün çağrısına uyun ve bilin ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, onun huzurunda toplanacaksınız.” (Enfal: 24) “Allah ve Resulü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü'min erkek ve hiçbir mü'min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resulüne karşı gelirse şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.” (Ahzab. 36)
Yukarıda sorduğumuz sorunun cevabını ayetlerin bize verdiğini rahatlıkla görebiliyoruz. Özellikle Peygamber Efendimizin (sav) :“Kim bir topluluğa benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” sözü olayı çok net özetlemektedir.
Yazımızı kulaklara küpe, gözlere fer ve kalplere nur olacak şu ayetin mealiyle bitirelim: “Andolsun, Allah'ın Resulünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab: 21) Ayet bize kime benzeyeceğimizi gösteriyor.
En emin olan Rabbime emanet olun.
