İSLAM’IN KADINA VERDİĞİ DEĞER (I)
“Erkek olsun, kadın olsun her kim iman etmiş olarak dünya ve âhiret için yararlı iyi işler yaparsa işte onlar da cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.” (Nisa: 124)
Allah-u Teâlâ insanoğlunu kadın ve erkekten yaratmıştır. Erkek ve kadın olarak yaratılan insanoğlunun bu dünyaya gelişinde hangi gruptan meydana gelmek istediği kendi tercihine bırakılmış bir durum değildir. Allah-u Teâlâ insanların erkek veya kız olarak dünyaya gelişinde kendi tercihlerin olmadığını, erkek veya kız çocuğunun dünyaya gelişinde Yaratanın iradesinin olduğunu bizlere şöyle bildirmektedir.“Göklerin ve yerin egemenliği Allah’a aittir. O dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları bahşeder, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut erkek ve kız çocuklarını birlikte verir. Dilediğini de çocuksuz bırakır. Şüphesiz O her şeyi bilir, her şeye gücü yeter.” (Şura: 49- 50)
İnsanlar arasında erkek olarak yaratılmanın bir ayrıcalık olduğu kabul edile gelmiştir. Oysaki Yaratan katında durum böyle değildir. Yaratılışta eşit olan kadın ve erkek arasındaki üstünlük yaratılış itibariyle değil, Allah’tan sakınma (Takva) alanındadır. Kuran-ı Kerim’in ifadesiyle sübut bulan bu ifade kadın ve erkek arasındaki eşitliği ortaya koyar ve her bir bireye sorumluluk yükler. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” (Hucurat: 13)
Ayet-i kerimede de ifade edildiği üzere Allah katında en üstün varlık olarak erkek veya kadın zikredilmemiş, her iki gruptan da takva bakımından Allah’tan sakınma, emir ve yasaklara itina ile uyma anlamında üstünlük zikredilmiştir. Bir başka ayette de Rabbimiz muhatap olarak erkek ve kadını almakta, her iki gruptan da iyilik yapanların kendi lehlerine olduğuna şöyle işaret edilmektedir: اِ“Müslüman erkekler, müslüman kadınlar; mümin erkekler, mümin kadınlar; ibadet ve itaat eden erkekler, ibadet ve itaat eden kadınlar; özü sözü doğru erkekler, özü sözü doğru kadınlar; sabreden erkekler, sabreden kadınlar; gönlünü ibadete vermiş erkekler, gönlünü ibadete vermiş kadınlar; (Allah için) yardım yapan erkekler, yardım yapan kadınlar; oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar; iffetlerini koruyan erkekler, iffetlerini koruyan kadınlar; Allah’ı çokça anan erkekler, çokça anan kadınlar; işte bunlar için Allah büyük bir ödül hazırlamıştır.” (Ahzab: 35)
İslam Dininin kadınlara verdiği değeri daha iyi anlamak için İslam gelmeden önce kadınların toplum içindeki durumlarının neler olduğunun bilinmesi gerekir. Cahiliye olarak ifade edilen İslamiyet’in gelmeden önceki dönem, Kuran-ı Kerimin ifadesiyle insanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıktığı bir dönemdi: “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.” (Rum: 41)
Birçok konuda bozulmanın yaşandığı cahiliye toplumunda kadın hakları açısından da bozulma meydana gelmiş, kadınların haklarından bahsetmek şöyle dursun insanlar kız çocuklarının dünyaya gelmesi nedeniyle utanç duyar hale gelmişlerdir. İslâm’dan önceki Araplarda bazı soylu aile kızları birtakım imtiyazlara sahip olsalar da genelde kadının durumu çok kötüydü. Her şeyden önce dinmek bilmeyen kabile savaşları kadınlar için büyük bir tehlike oluşturuyordu. Çünkü Cahiliye Arabında kadın, savaş sonunda herhangi bir mal gibi, kendisinden çeşitli yollarla yararlanılan bir ganimet kabul edilirdi. Bu durumda, kız çocuklarının ileride kendilerine utanç ve ar getirecek bir duruma düşmesinden kaygı duyan müşrik Araplar, yeni bir kız çocuğunun doğumunu utanç verici bir olay sayarlardı; hatta bunu önlemek için bazı kabilelerde kız çocuklarını diri diri toprağa gömme âdeti bulunmaktaydı. Bunu geçim zorluğu yüzünden yapanlar da vardı. (TDV. İslam İlmihali, c.II, s.314)
Nitekim Kur’an-ı Kerim cahiliye toplumunda kız çocuklarının dünyaya gelmesinden dolayı insanların takındıkları tavrı şöyle anlatmaktadır: “Onlardan birine bir kız müjdelendiğinde, öfkelenerek yüzü mosmor kesilir. (Aklınca) verilen müjdenin kötülüğünden dolayı halktan gizlenir. Böyle bir alçaltıcı duruma rağmen onu yanında mı tutsun yoksa toprağa mı gömsün! Görün işte, ne kötü yargıda bulunuyorlar!” (Nahl: 58- 59)
Haftaya yazımızın ikinci kısmından itibaren devam etmek dileğiyle en emin olan Rabbime emanet olun.
