Merzifon Kara Mustafa Paşa Devlet Hastanesi’nde görev yapan Diyetisyen Berna Yılmaz, obezitede beslenme konusunda açıklamalarda bulundu.
Diyetisyen Berna Yılmaz yaptığı açıklamada, “Dünya Sağlık Örgütünün(DSÖ), sağlığı bozabilecek anormal veya aşırı yağ birikimi olarak tanımladığı obezite, önemli ölçüde morbidite ve mortaliteye sebep olmaktadır. Tip 2 diyabet, metabolik sendrom, kardiyovasküler sistem hastalıkları, hipertansiyon, dislipidemi ve bazı kanser türleri dahil olmak üzere dünya çapındaki bulaşıcı olmayan hastalık yükünün büyük bir bölümünün oluşmasına zemin hazırlayan obezite, ciddi bir halk sağlığı sorunudur ve şu anda dünyada en yaygın beşinci ölüm nedeni olarak sıralanmaktadır” dedi.
Merzifon Kara Mustafa Paşa Devlet Hastanesi Diyetisyenlerinden Berna Yılmaz açıklamasının devamında, “2016 yılı DSÖ verilerine göre dünya yetişkin nüfusunun yaklaşık %13'ü obez iken 1975'ten 2016'ya kadar, 5-19 yaşları arasındaki aşırı kilolu veya obez çocuk ve ergenlerin yaygınlığı, küresel olarak %4'ten %18'e dört kattan fazla artış göstermiştir.
Ülkemizde ise Türkiye Sağlık Araştırması verilerine göre boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan BKİ incelendiğinde; 15 yaş ve üstü obez bireylerin oranı 2016 yılında %19,6 iken, 2019 yılında %21,1 olduğu görülmüştür. Cinsiyet ayrımına bakıldığında; 2019 yılında kadınların %24,8'inin obez ve %30,4'ünün fazla kilolu, erkeklerin ise %17,3'ünün obez ve %39,7'sinin fazla kilolu olduğu görülmüştür.
Çocukluk çağı obezitesi, yirmi birinci yüzyılın en büyük sorunlarından biridir. Çocukluk_ve adölesan dönemdeki aşırı kilo ve obezite , yaşamın ilerleyen dönemlerinde aşırı kilo ve obezite için bir risk faktörüdür ve çocuk büyüdükçe aşırı kilonun devam etme riski artmaktadır. Obez adölesanların % 70’nin ilerleyen yaşlarda obez yetişkinler haline geldiği bildirilmektedir. Beslenme alışkanlıkları ve yiyecek seçiminin çocukluk ya da adölesan dönemde yerleştiği ve bu örüntünün yetişkinlikte de devam edebileceği belirtilmektedir. Bu nedenle bireylerin doğru beslenme alışkanlıklarına sahip olması ve sağlıklı beslenmesi oldukça önemlidir.
Hazır paketli yüksek yoğunluklu yiyecek seçimleri gibi biyolojik, kültürel ve çevresel faktörler de yeme davranışlarını etkilemektedir. Televizyon, telefon, bilgisayar tablet gibi medya cihazları ve ilişkili ekran süresi, fiziksel aktiviteyi daha az optimal bir seçim haline getirmektedir. Bu nedenlerden dolayı da obeziteye yatkınlık artmaktadır.
Obezitenin tedavisinde, diyet tedavisi, davranış değişikliği tedavisi, fiziksel aktivitenin arttırılması, ilaç tedavisi ve cerrahi girişimler uygulanmaktadır. Bunların içinde en doğru olanları, beslenme tedavisi ile birlikte davranış değişikliği tedavisi ve fiziksel aktivitenin artırılmasıdır. Şişmanlıkta beslenme tedavisinde yapılması gerekenler şöyle sıralanabilir:
Sabah kahvaltısı günün en önemli öğünüdür, mutlaka düzenli kahvaltı yapılmalıdır. Kahvaltıda yumurta, peynir gibi protein kaynakları mutlaka tüketilmelidir.
Besin çeşitliliği sağlanmalı, her öğünde 4 besin grubundan(tahıllar grubu /et, yumurta, kuru baklagil grubu / meyve-sebze grubu/süt ve ürünleri grubu) yiyecekler yer almalıdır.
Günde en az 5 porsiyon sebze ya da meyve tüketilmelidir. En az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler ya da portakal, limon gibi turunçgiller olmalıdır
Rafine tahıllar ve şeker yerine tam taneli tahıllar tercih edilmelidir,
Özellikle yağı yüksek ve işlenmiş kırmızı et tüketimi sınırlandırılmalıdır, kırmızı et yerine balık, tavuk, kuru baklagiller tercih edilmelidir,
Salamura, turşu vb.yüksek oranda tuz içeren besinleri ve sucuk, sosis, salam, tütsülenmiş et gibi besinleri sık tüketmekten kaçınmalıdır,
Yağ alımının azaltılması için yemekler az yağla pişirilmeli, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmelidir,
Kızartma, kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir,
Günde 10-12 su bardağı su tüketilmelidir,
Fiziksel aktivite yapmaya özen gösterilmelidir” ifadelerini kullandı.