
AĞLAYARAK GELDİK GÜLEREK GİDELİM
Dünya ya ilk geldiğimiz anda neden ağlarız bilmem, acaba bu dünya da çekeceğimiz çilenin ağlayış selamı olsa gerek diye düşünürüm.
Artık evde ilk günlerde bir sevgi seli yumağı oluşur gider hiç düşünmezler ki bunun altını değiştirelim karnını doyuralım da uyusun. Ama o evin yeni bireyi olduğu için ağlasada açda kalsa sevilecek bunun başka şansı yoktur.
Oysa ki insanda ki değişimi kendisi bile yadırgıyordur belki de sevgi ve saygıyı kendinden uzaklaştırdıkça bencilleştiğinin farkındamıdır acaba, oysa her biri aynı şekilde geliyor dünyaya ve birer melek. Sonrası nasıl bir varlığını kötülüklere adayabiliyor bunu anlamak mümkün değil.
Aile, ilk doğal ortamlı okulumuzdur. Toplumun yapı taşı olan aile , çocuğuna itimam göstermeyi biliyor veya bilmiyor. Netice de annelik ve babalık ilk kez yapıldığı için bocalamalar başlıyor. Oysa ki bir ana baba okulu olmalı çünkü eğitim her şeyin ,her işin başı.Çocuğun da bir yetişkin gibi davranmak gerektiğini, tavır ve davranışları karşısında neler yapılacağını bilmek gerek.
Geleceğe yön verecek yaşadığı toplumun çekirdeğini oluşturacak aile sağlam olmalı ki sevgisizlik ilgisizlik insanı bozmaya ve farklı yol keşfetmeye itmeye yöneltmesin.
Geleceğimizi inşa edeceğimiz çocuğumuzun temelini sağlam yapmazsak ileride inşaatı yapan kişinin temelden çaldığı demir çimento gibi unsurların vereceği zarar gibi kendisine ve topluma zarar vereceği kesindir.
Çocuğumuzun duvarını bir toplum mühendisi gibi gönye kullanıp, doğru ve sağlam tuğlalarla örmeye gayret göstermek mecburiyetindeyiz.
Çünkü ileride yaşlanacaksınız, o genç olacak.Sana saygı ve sevgi beslemezse, vatanı sevip, saygı duymazsa hangi mesleği yaparsa yapsın içindeki eksikliği farklı yerlerde doldurmaya çalışıyor olacaktır.
Herkes insan olmaya çalışıyor, bunun için okuyor, yazıyor, çiziyor. Öyleyse işi baştan sıkı tutmak, sonrasında yapılan çalışmayı gözlemlemek gerekiyor. Alkışlamak ve beğeni sunmak, için en önemlisi sevgiyi ve saygıyı hak etmek kalıyor.
Bu nedenle anne ve babalık staj görmeden eğitim almadan insan yetiştirme çabası olduğunu unutmadan en doğruyu çocuğunun geleceği için ona aksettirmesi gerekir.
Bu kutsal görevi, sosyal görevi, toplumsallaşmayı kolaylaştıran, insan ilişkilerini düzenleyen , dünyamızın daha yaşanılır olması için gerekli gayretin sarfedildiği ,insan olma çabası hepimizin amacı bence bu olmalıdır.
Ağlayarak geldiğimiz dünyaya gelirken hamdık, yaşarken pişmeği öğrendik,
Yaşadıkça bir ödül olduğunu ve milyonda bir şansa sahip olduğumuz bu hayatı hakkıyla yaşamak için gönderildiğimizi anladık,o zaman bu cennet dünyayı cehennem çevirmenin anlamı ne olaki.
Yaşam o kadar güzel olmalı ki yaşadığımız topluma faydalı geride adımızdan bahsedecek eserleri bırakarak kendimizi hatırlamaları sağlamak en büyük düsturumuz olmalı aksi takdirde tarihi belli olmayan bir vakitte bir selam dahi veremeden, belki de helalleşemeden çekip gideceğiz olan bu dünya dediğimiz bu mekandan onurumuzla gitmek şerefeine nail olalım.
Yaşadığımız dünyadan ağlayarak geldiğimizi unutmadan gülerek gitmeyi sağlayalım.
Saygılarımla...