Küçük Adımlar, Büyük Yarınlar: Çocuğun Avucundaki Sorumluluk
Bir sabah mutfağa girdiğinizde, boyu henüz tezgâha bile yetmeyen çocuğunuzun kendi tabağını masaya götürmeye çalıştığını hayal edin. O tabak belki biraz eğri duruyor, belki içindeki kırıntılar yere dökülüyor. Ama o an çocuğun yüzündeki o ciddi ifade, aslında bir imparatorluk kuran hükümdarın vakarıyla eşdeğerdir. Biz yetişkinler için "iş" olarak görülen pek çok küçük görev, bir çocuğun dünyasında "Ben de yapabiliyorum" demenin en yalın ve en güçlü yoludur.
Çocuklara sorumluluk vermek, sanılanın aksine onların çocukluğunu ellerinden almak değil, aksine onlara kendi hayatlarının dümenine geçme cesareti aşılamaktır. Özgüven, alkışlarla değil, bizzat deneyimlenen başarılarla inşa edilir. Çocuğun gelişimsel evrelerini gözeterek ona uygun sorumluluklar seçmek, onu hem yormaz hem de başarısızlık hissine sürüklemez.
İşte yaşlara göre hayatın içinden bazı öneriler:
* 2-3 Yaş (Keşif Dönemi): Bu yaş grubu "yardım etmeye" bayılır. Kirli kıyafetlerini sepete atmak, oyuncaklarını bir kutuya toplamak veya yemekten sonra peçetesini çöpe atmak onlar için büyük bir oyundur.
* 4-5 Yaş (Küçük Yardımcılar): Artık daha karmaşık işlere geçebilirler. Sofraya kaşıkları dizmek, çiçekleri sulamak veya evcil hayvanın mamasını (gözetiminizde) kabına dökmek onlara bir topluluğun parçası olduklarını hissettirir.
* 6-8 Yaş (Okul Çağı): Kendi yatağını düzeltmek, okul çantasını hazırlamak ve kıyafetlerini seçmek bu dönemin temel taşlarıdır. Kendi eşyalarının bakımını üstlenmek, bireyselleşmenin ilk adımıdır.
* 9-12 Yaş (Pratik Çözümler): Basit yemekler hazırlamak (sandviç gibi), marketten küçük alışverişler yapmak veya çöpleri dışarı çıkarmak gibi görevler, dış dünyaya karşı hazırlıklı olmalarını sağlar.
Biz ebeveynlerin en büyük tuzağı ise "hız" dır. Çocuğun beş dakikada toplayamadığı oyuncakları otuz saniyede toplayıvermek bize zaman kazandırır ama ona bir şey öğretmez. Sorumluluk verirken asıl mesele işin kusursuz yapılması değil, çabanın sürekliliğidir. Tabağı masaya taşırken dökülen su için kızmak yerine, "Gelecek sefer iki elinle tutarsan daha kolay olur," demek, hatayı bir öğrenme fırsatına dönüştürür. Bugün ayakkabılarını kendi bağlayan çocuk, yarın kendi kararlarının arkasında duran bir yetişkin olur. Sorumluluk bilinciyle büyüyen bireyler, sorunlar karşısında sızlanmak yerine çözüm üretmeye odaklanırlar. Kendi yetkinliğinin farkında olan bir genç, akran baskısına karşı daha dirençli ve iç huzuru daha yüksektir.
Unutmayın; çocukların ellerine sadece oyuncak değil, bazen bir toz bezi, bazen bir saksı küreği vermek onlara hayata dair en büyük hediyeyi sunmaktır: Kendine güvenme gücü.
Sevgilerle,
Ayşe Can
Takip etmeyi unutmayın!
E-mail: [email protected]
Web Sitesi: https://birazayse.blogspot.com
Sosyal Medya: @biraz_ayse (Ayşe Can)
