
Duygularını Anlatamayan Çocuklar
Geçtiğimiz haftalarda kitapların çocuklara empati kazandırmasından, oyunun çocuk dünyasındaki kurucu gücünden bahsetmiştik. Şimdi sıra geldi, o kitaplarla tanışan, oyunlarla büyüyen çocuğun içindeki asıl dünyaya bakmaya: duygularına.
Bugün birçok çocuk, üzgün olduğunu söylemek yerine öfkeyle bağırıyor. Korktuğunu ifade edemediği için içine kapanıyor. Sevinci bile bazen taşkınlıkla ifade ediyor çünkü duygularını tanımayı öğrenemeden büyüyor.
Peki biz ne yapıyoruz?
“Abartma.”
“Erkekler ağlamaz.”
“Bu kadarcık şeye sinirlenilir mi?”
“Ne var bunda utanacak?”
Farkında olmadan çocukların en temel ihtiyaçlarından biri olan duygularını ifade etme hakkını ellerinden alıyoruz.
Bastırılan her duygu, sonrasında başka bir davranışla kendini gösterir hale geliyor.
Korku → içine kapanıklık
Üzüntü → ağlama krizleri
Kıskançlık → agresif tavırlar
Hayal kırıklığı → özgüven eksikliği
Duygular bastırıldıkça çocuğun iç dünyasında birikmeye başlar. Bir süre sonra çocuk kendini ifade edemeyen değil, kendini tanımayan bir bireye dönüşür. Ve yetişkinlikte de duygularını tanımlamakta, ilişkilerini yönetmekte zorluk çeker.
Duygular Öğrenilebilir mi?
Elbette. Tıpkı yürümeyi, konuşmayı öğrendikleri gibi duygular da öğretilebilir.
Bir resim kitabındaki karakterin yüz ifadesi sorulabilir: “Sence bu çocuk ne hissediyor?”
Gün sonunda “Bugün seni ne mutlu etti?” diye sorulabilir.
Birlikte duygu kartları hazırlanabilir, oyunlaştırılabilir.
Hatta bazen sadece yanında durmak bile yeterlidir: “İstersen bir şey söyleme, sadece buradayım bunu bil.”
Çocuk önce duygularını tanımalı, sonra da onları kelimelere dökmeyi öğrenmelidir. Bu, aynı zamanda empati ve sağlıklı iletişim becerilerinin temelini atar.
Duygularını İfade Eden Çocuklar;
Daha huzurlu olurlar, çünkü içsel karmaşalarını dışarıya aktarabilirler.
Daha az şiddet eğilimli olurlar, çünkü öfkelerini kontrol etmeyi öğrenirler.
Daha sağlam ilişkiler kurarlar, çünkü bağ kurmanın temelinde anlaşılmak yatar.
Ne Yapabiliriz?
“Ağlama” demek yerine, “Üzgünsün, anlıyorum.” demeyi öğrenmeliyiz.
Duyguları bastırmak yerine, kabul etmeyi öğretmeliyiz.
Kendi duygularımızı da ifade etmeli, çocuğa model olmalıyız.
Hatalarını yargılamadan, duygularının altında yatan sebebi anlamaya çalışmalıyız.
Unutmayalım:
Bir çocuğun “Ben üzgünüm, çünkü…” diyebilmesi, onun güçlü bir birey olduğunu gösterir.
Ve belki de bugün gözyaşlarını anlatamayan o çocuk, yarın bir yetişkin olarak kendini suskunlukla değil, sağlıklı sözcüklerle ifade edebilecektir.
Yeter ki önce biz, onu dinlemeyi öğrenelim…
Ayşe Can
Takip etmeyi unutmayın!
E-mail: [email protected]
Web Sitesi: https://birazayse.blogspot.com
Sosyal Medya: @biraz_ayse (Ayşe Can)