reklam
reklam
38,4412 %0.01
43,8667 %-0.19
4.102,43 % -0,73
94.751,00 %0.303
AMASYA
00:00:00
Öğle vaktine kalan
Amasya
Kapalı
6°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

SUÇLU KİM - 3

YAYINLAMA:

Pistte yerini aldı, gelin ve damat. Piste vardığında, heyecandan tir tir titriyor, gözleri ışıl ışıl Suna'nın. Düğün boyunca pistten inmedi. Ne kadar da mutlu görünüyor. Gelecek hayallari kuruyor besbelli, yanakları kızarıveriyor arada bir. Vuslata ermenin sevinci bütün bedenini kaplamış. Ayna gibi parlıyor güzel yüzü. Damatta en ufak mutluluk ve heyecan belirtisi yok. Sanki arkadaşlarıyla, mahalle kahvesine çay içmeye gitmiş edalarında. Suna'nın aşık olduğu gözlerini dikmiş, sinsi sinsi süzüyor etrafı. Tavla oynayacak birilerini arar gibi. Düğünle hiç alakası yok. Arada bir damadın ellerini kaldırıyor Suna, kaş göz ediyor. Damatta elini kaldırıp indiriyor, öylesine...

Davetlilerin hayran bakışları arasında coştukça coştu, Suna. Bizlerde eşlik ettik. "Vur patlasın, çal oynasın, kurtlarımızı döktük." Suna'nın ablası, abisi, annesi ve benim dışımdaki herkes mutlu. Düğün olur da mutlu olunmaz mı?

Arada bir Suna'nın annesi kulağıma eğiliyor;

- Benim içim hiç rahat değil. Bu kız kendini yaktı, diyor. Ben de teselli vermek için;

- Damat geldi sorun yok, baksana Suna'ya, nasıl da mutlu diyorum.

- Ne bileyim, kafamı kurcalayan bir şeyler var diyor, zavallı...

Takı merasimi başladı. Yüklüce takısı oldu, gelinin. Üzerindeki takıları boşlatmak üzere gelin odasına aldık, gelini. Damadın ablası denilen kadın ve damadın annesi, ne var ne yok aldılar gelinin üzerinden, kulaklarındaki küpeye varıncaya kadar. Suna'ya;

- Küpeler bilezikler kalsın verme dedim ama dinlemediler beni. "Sen kim oluyorsun karışma" diyerek, ittirdiler beni. O zaman tamamen anladım durumu ama elimden bir şey gelmedi. Suna "kör kütük aşık" çünkü...

Düğünün sonuna geldik. Damadın annesi ile ablası ortalıkta yok. Bir babası denilen adam kalmış. Herkes dağıldı, gelinin yakınları, eşim ve ben kaldık. Gelin ve damat; daha önce ayarlanan, gelinin babasının yazlığına balayı yapmak için gidecek. Düğün salonuna bir iki saat mesafede. Suna soruyor eşine;

- Ne ile gideceğiz, sevgilim.

- Bilmem ki hiç düşünmedim diyor damat. Madem abinin arabası gelin arabası olmuş. O bıraksın diyor. Şaka gibi ama gerçek.

Suna abisine;

- Abi bizi yazlığa götür diyor.

Abisi;

- Defol git başımdan! Siz kafayı mı yediniz yahu! Tutun bir araba gidin, diyor.

Damat;

- Param yok, cebimdekileri babam aldı, diyor.

- Sen niye kendini hazırlamadın kardeşim! Gelinin abisi, gelini balayına götürür mü, bu ne terbiyesizlik, bu ne ahlaksızlık diyerek, damadın üstüne yürdü. Neyse araya girdik, olayı yatıştırdık.

Suna yalvarıyor;

- Abi n'olur götür bizi oraya...

Sonunda gelinin abisi ikna oldu. Bindirdik arabaya gelinle damadı.

Gelinin abisi;

- Abla enişteyle sen de gel. Bırakıp gelelim bunları dedi bana.

- Eh, iyi madem gelelim dedim. Güle oynaya vardık yazlığa. Gelinle damadı alkışlar eşliğinde indirdik arabadan. Eve kadar götürdük. Evde yiyecek hiçbir şey yok. "Tam takır, kuru bakır" derler ya, işte öyle.

- Suna ne yiyeceksiniz, evde hiçbir şey yok dedim?

Suna abisine;

- Bize yiyecek bir şeyler alsan da öyle gitsen dedi. Abi köpürdü, haklı olarak;

- Yeter yeter delirttiniz beni, hadi düş peşime eve gidiyoruz, bu ne rezalet! Bundan sana koca olmaz! Aç bırakır bu it seni! Yol yakınken dön, baksana aptalın teki diyerek, Suna'nın kolundan çekiştiriyor. Damat, abiye yumruk savuruyor. Eşimle ben araya giriyoruz. Hayatımda hiç bu kadar gerginlik ve stres yaşamadım. Bir an önce eve kavuşmayı hayal ediyorum. Dişlerimi sıka sıka bütün dişlerim ağrıyor, ağrısı başıma vuruyor.

Suna hâlâ;

- O benim kocam olacak, ona it diyemezsin. Ben onu çok seviyorum. Gözlerine aşığım ben onun. O'nun gözlerinde ışık görüyorum. O benim biricik sevgilim. Bunu kabul edin artık. Benim mutlu olduğumu gördükçe, bu söylediklerinizden utanacaksınız, diyor.

- Sen mutlu ol da ben utanayım söylediklerimden, önemli değil diyor, abisi.

Abi küplere binmiş bir vaziyette, markete gittik, bir kaç gün yetecek kadar yiyecek içecek aldık. Mutlu günlere doğru adım atacakları yuvalarında bıraktık...

Oh be, eve dönüyoruz! Stersli bir günü atlattık. Başım çatlıyor. Artık yatıp uyuma vakti. Öyle yorulmuşuz ki; yastığa başımızı koyar koymaz uykuya daldık. Bir ara kulağıma telefon sesi geldi. Umursamadım, şöyle bir sağa sola döndüm, tekrar uykuya daldım. Tekrar tekrar çalıyor kör olası ev telefonu. Saat sabahın yedisi. Bu saatte kim ola bilir! Endişeli bir şekilde açtım telefonu, bir gözüm kapalı.

- Alo!

- Ben bittim, ben bittiim!..

---

- Sunaa! Ne bitmesi kız? Sevdiğine kavuştun, yatsana sabah sabah ne diye arıyorsun beni. Evliliğin tadını çıkar.

- Benim bacaklarımı kırsaydınız da ben o düğüne gidemeseydim. Hüngür hüngür ağlıyor.

- Kızım ne diyorsun sabah sabah, yat uyusuna!

- Gitti, gittiii!

- Kim gitti kız, ne gitti? Ağlamadan anlat anlamıyorum ne dediğini.

- Kim olacak, O! H-a-s-a-a-a-n, gittii!..

- Nereye?

---

Devam edecek

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *