reklam
reklam
38,5992 %0.33
43,6545 %0.2
4.018,80 % 0,37
96.121,01 %-0.785
AMASYA
00:00:00
Akşam vaktine kalan
Amasya
Kapalı
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

SUÇLU KİM?

YAYINLAMA:

Alt katta oturan komşu kızı, iş yerinin karşısındaki parkta oturan bir delikanlıyı görür görmez vurulmuş. Delikanlı ona; bu dünyada gördüğü en güzel kız olduğunu söylemiş. Bir iki defa aynı yerde buluşup konuştuktan sonra bizim kız iyice sevdalanmış delikanlıya...

Bir akşam üstü uğradı bana, ağzı kulaklarındaydı.

 - Hayrola Suna, bu ne hal, ne sırıtıp duruyorsun, dedim.

 - Ben birine aşık oldum dedi.

- Sen kolay kolay kimseyi beğenmezdin, delikanlı oldukça yakışıklı olmalı, dedim.

- Hem de ne yakışıklı, görür görmez vuruldum. Gözlerine aşık oldum. Yurt dışında çalışıyormuş. Beni de götürecek yurt dışına dedi.

- Kimin nesi, kimin fesi, daha önceden tanıyor musun? Bu devirde insanlara güven olmaz biliyorsun. Soyunu sopunu ailesini bir araştır.

- O da bizim memleketliymiş. Bize yakın bir köydenmiş. Annem sordu, çocukluğundan beri yurt dışında olduğu için çocuğu tanımıyoruz demişler.

- Çocuk bana güven verdi. Sen merak etme dedi.

- Iyi de bir haftadır, tanıdığın biri sana nasıl güven verebilir ki?

- Bakışları güven verdi. Aşkla bakıyor gözleri.

Bir hafta sonra ailesi istemeye gelecek beni.

- Bu kadar çabuk mu?

- Eveet yıldırım aşkı!

- Suna dikkat et, bu yıldırım seni çarpmasın dedim, gülerek.

- Ben çarpıldım zaten, dedi, sırıtarak...

Bir hafta sonra Suna'yı istemeye geldiler. Yüzükler takıldıktan sonra oğlanın annesi, beş tane burma bilezik, babası gerdanlık, ablası beş tane burma bilezik, oğlan kelepçe denilen bir bilezik, iki buçuk metre baklava dilimli zincir, küpe...

Söz kesilirken bu kadar altın takılır mı bilmem! Ben daha önce hiç denk gelmedim.

Suna'nın ablasıyla beni bir tedirginlik kapladı.

Suna'ya:

 - Bak Suna söz kesilirken bu kadar altın takılmaz, bu işte bir bit yeniği olmasın, dedim.

- Ne bit yeniği olacak, oğlan da bana aşık oldu. Çarpıldı bana, biz birbirimizi çok seviyoruz, durumu da iyi.

- Eh ne deyim o zaman. Hayırlısı olsun...

Düğün dernek kuruldu. Suna ile ben kuaföre gittik. Damat arkadan gelecekmiş.

Kuaförde işimiz bitti, salona gitme saati geldi, damat ortada yok. "Damatsız gelin kuaföre gider mi, hadi gitti diyelim, kuaförden çıkış saatine kadar gelmez mi!" Suna'ya anlatıyoruz, Suna'nın gözü kör olmuş, kulağı sağır duymuyor bizi...

- Gel, vaz geç Suna, yol yakınken dön, diyor ablası.

- Ölürüm de vazgeçmem diyor, Suna! Gelecek biliyorum o beni bırakmaz, beni seviyor. Yurt dışından ev alacak. İş yerinden aldığım tazminatımı ve birikmiş paralarımı verdim ona demez mi!..

Devam edecek                                                                                                                   

(Olay tamamen gerçektir, abartı yoktur. Olayın kahramanları hayatta olduğu için isimler değiştirilmiştir.)

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *