İĞNEYİ KENDİNE ÇUVALDIZI BAŞKASINA BATIR
İnsan, gerek kendi yaşamını ve gerekse de yaşamın ta kendisini sorgulamaktan hiçbir zaman çekinmemiş, arayışını hiçbir zaman bitirmemiştir.
Bitmek tükenmek bilmeyen ‘merak-bilme arzumuz’, ‘hayatta kalıcı olmaya ilişkin derin isteğimiz ‘tatmin olmayan arzularımızın sürüklediği yıkıcı güç arayışımız’ hiç bitmemiş bitmeyecektir de.
Aslında kadri bilinecek olan kişi için bir kayıp değildir bu. Onu tanımamak, takdir etmemek, ondan istifade edememek demektir. Yani kaybeden kendisi değildir. Belki onun için bir hüzün, bir üzüntüdür ancak. Aynı zamanda düşündürücüdür de.
Demek ki kıymet bilmek bir üst meziyet. Bilgi, görgü, tecrübe gerektiriyor. Bunun için “İnsan sarrafı” tabiri belki daha uygun olanı.
Özelde bireyin genelde de toplum vicdanının temel kaynağı, kuşkusuz değerlerdir,
Günümüz insanı, ne yazık ki her şeyi doğal olarak hak ettiğini, bunun için hiçbir emek sarf etmesine gerek olmadığını düşünmekte oysa ki emek harcanmadan hiç bir şeyin kendisinin olmasının mümkün olduğunu idrak etmesi gerekir.
Fakat yaşadığı toplumda artık insanlar emek harcamadan köşeyi dönme metodunu uygulayarak çevresindekileri dolandırarak yaşamaya alıştığı için bu tür olayları da kafasına takmamaktadır.
Her şeyden önce bugünkü bireyin kapsamlı bir dönüşüme ihtiyacı vardır.
Unutmayalım ki, kıymet, değer bilmek, insanın kendini bilmesidir. Bu nedenle önce iğneyi kendine batır ki çuvaldızı başkasına batırdığın da onun da canının çok yandığını hissedebilesin.