reklam
reklam
38,5706 %0.32
43,6668 %0.24
4.008,55 % 0,11
96.861,68 %0.387
AMASYA
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Amasya
Parçalı az bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

BİZ BİR MİLLETİZ

YAYINLAMA:

Ülkemiz çeşitli coğrafyalardan gelen birer kültür elçileri yerleşkesi gibidir. Farklı dilleri örf ve gelenekleri, olan toplumu eşit, demokratik ve duygudaşlık yaratarak toplumsal barışı sağlamak.  Ülkemizin en uç şehrine gidecek olursak şunu çok rahatlıkla gözlemleyebiliriz. Orda savaşlar sırasında Rusya'dan gelen malakanları, Almanları görebileceğimiz gibi ülkemizin çeşitli şehirlerinde yaşayan  alevi, sunni, Kürt, Türk, Arap, Çerkez' görebilmek mümkündür. Yıllardan beridir de bu saydığım milletlerle   birlikte yaşamanın koşullarını çok güzel sağlamış bir topluluğuz, bunda da en büyük etken ise  bilimin ışığında konuşup neticelendirmişiz. Ötekileştirmeden, yok saymadan ön koşul belirlemeden ortak yaşamın koşulları belirlemişiz. Eğer bunu sağlamamış olsaydık o zaman   bu kısır döngü biteviye devam eder. Eş deyişle bir taraftan şehit düşen gençlerimize ağıtlar yakarken, diğer taraftan kin ve nefret duyguları ayrışmayı körükler ki bu toplumları emperyalist anlamda parçalanmanın ve bölünmenin eşiğine götürmez mi?

      Sorunumuz: Özgürlüğümüze sahip çıkarken, başkalarının özgürlüğünü ne kadar tanıyıp tanıyamamadır. Aynı gök kubbenin altında bir birimizi boğazlayarak mı yoksa konuşarak, anlayarak mı konuşacağımız sorunudur.

     Sorunumuz: Her kültürden, her dilden, her inançtan insanların bir çiçek bahçesi gibi bir birimizin hak ve hukukuna hoşgörü ile yaklaşması sorunudur. Öncelikle devlet yönetimi bu konuda ilk ve barışçıl adımı atması önemlidir. Yoksa geleneksel devlet aklı ile sorunların geldiği durum ortadadır. Devlete yönetenler ülkenin geleceği için tolumu ayrıştırmadan bir arada yaşamanın koşullarını yaratmak yükümlülüğü altındadır. Gelecek kuşaklara model olmak bakımından bu tutum çok önemlidir.

     Yıllardır bu toplum çok acılar çekti hala çekmekte. Öncelikle terörizmi ve silahı insan yaşamından çıkarmalısınız ki, karşılıklı güven içinde konuşma olanağı olsun, yoksa “Körler sağırlar birbirini ağırlar” tekerlemesini tekrarlar dururuz.

    Konuyla ilgili ünlü düşünür Eduardo Gulennone ne güzel söylemiş:

“İnsanların çoğunluğunu pistten dışarı atan kaybedenler kalabalığı mıyız? Katliama dönüşen cinayet miyiz? Tümden deliliğe yükselen kentsel histeri miyiz? Söyleyecek ve yaşayacak başka bir şeyimiz yok mu?”

   Sorunumuz: Belki de en önemlisi, kendi ülkemiz insanlarına düşmanca değil, birlikte yaşamanın yol ve yordamını aramalıyız. İlk basamağı olarak okullarda demokrasi, barış ve hoşgörü kültürünü geliştirici dersler ve etkinlikler konulmalıdır. Yetmez toplumun tüm katmanlarına okuma sevgisi aşılanmalıdır. Bunun yol ve yöntemlerini demokratik ülkeler nasıl başarabilmişse bizde başarabiliriz. Yoksa nal toplayarak üçüncü dünya ülkeleriyle yarışır hale düşeriz. Gidişat umarım bizi karanlıktan aydınlığa çıkarır.

    Sorunumuz. Birbirimizi dinlememe sorunudur. Adalet, hak hukuk, eğitim, işsizlik konularındaki eksiklikler toplumun tüm katmanlarıyla bir araya gelerek konuşup çözme sorunudur. Tek başına ne devlet ve muhalefet nede sivil toplum örgütlerinin baş edeceği sorunudur. Sorunumuz reel anlamda demokrasi ve barış sorunudur.

  Unutmayalım ülkemizde bir arada barış içinde yaşamayı beceremesek; Dış ülkelerde ne saygınlığımız ne de dostumuz olur. Ondandır yöneticiler oturdukları koltuklarda hiç gitmeyecek gibi düşünürlerse hep hata yaparlar. Çünkü sizden öncekilerde hiç gitmemek için o koltuklarda oturuyorlardı. Önemli olan; bulunduğu makamda hoş bir seda bırakıp gitmektir. Unutulmaması gereken insanın ömrü kısadır, onuru ise sonsuzdur.

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *