Sivas Madımak Olayları’nın 29’ncu yıldönümü dolayısıyla Merzifon Platformu tarafından Cumhuriyet Meydanı Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.
Hafta sonu gerçekleştirilen basın açıklamasına CHP Merzifon İlçe Başkanı Hasan Koparan ve Yönetim Kurulu üyeleri, bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Merzifon Platformu adına konuşmayı yapan Eğitim-Sen Merzifon İlçe Temsilcisi Eyüp Turan, “Bundan tam 29 yıl önce Pirimiz Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri kapsamında Sivas’a giden yüzlerce canımızdan 33 canımız gerici ve katil bir sürü tarafından vahşice katledildiler. Bu katliam, devlet güçlerinin göz yummaları ve ötesinde yönlendirmeleriyle, son derece planlı ve organize bir çalışmanın sonucunda gerçekleştirildi” dedi.
Eğitim-Sen Merzifon İlçe Temsilcisi Eyüp Turan yaptığı konuşmanın devamında; “Katliamın öncesinde gerici ve şeriatçı örgütler haftalarca nefret ve düşmanlık içeren bildiriler dağıtıp “kıyam” çağrılarıyla Sivas’a gelecek olan aydınlarımızı ve canlarımızı hedef gösterdiler.
Katliamın yaşandığı gün devlet yetkilileri şeriatçı güruhun toplanmasını ve kalabalıklaşmasını saatlerce seyrettiler. Bu insanlık düşmanı katiller kan ve intikam sloganlarıyla katliam için harekete geçerlerken hiçbir devlet gücü onlara değil müdahale etmek, herhangi bir hamlede dahi bulunmadı. Bu katiller planlı bir şekilde teşvik edilip yönlendirildiler. Katliamcı güruh önce etkinliğin yapıldığı Kültür Merkezine saldırdı. Ancak orada bulunan canların direnişiyle püskürtüldüler. Şeriatçı-yobaz katil sürüsü nefret saçarak, sloganlar ve tekbirler eşliğinde otele yönelip güvenlik güçlerinin gözleri önünde bu barbarca katliamı gerçekleştirdiler.
2 Temmuz Katliamı özünde sadece Alevilere karşı değil; ezilen, ötekileştirilen, dışlanan, yok sayılan bütün toplumsal kesimlere karşı yapılan bir katliamdır. Katliamla tüm muhalif kesimlere acımasız bir gözdağı verilmek istenmiştir.
Arkasındaki güçlerin, gerçek sorumluların, faillerin açığa çıkarılmadığı Sivas Katliamı ne ilk ne de son olmuştur.
Farklı inançları, kültürleri, kimlikleri bir zenginlik değil, tehdit olarak gören tekçi-otoriter aynı zihniyet yeni katliamlara davetiye çıkarmaya devam etmiştir.
1980 yılı Mayıs ve Temmuz ayları arasında gerçekleştirilen Çorum Olaylarında da bildik senaryo vardır. ‘Din elden gidiyor, Kanımız aksada zafer islamın’ benzeri söylemlerle karanlık güçler Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Milönü mahallesine saldırarak resmi kayıtlara göre 57 kişinin ölümüne sebep olan kanlı Çorum Olaylarını gerçekleştirmiştir
Sivas Katliamı’ndan sonra 19 Aralık, Gazi, Roboski, Reyhanlı, Suruç olmak üzere pek çok katliam yaşanmıştır. Milyonların eseri Gezi Direnişi’nde gençlerimiz sokak ortasında katledilmiştir. Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı 10 Ekim Ankara Gar Katliamı ile yüreğimize kapkara 103 bıçak daha saplanmıştır.
Açıkça görüldüğü gibi Sivas Madımak Oteli Katliamı egemenlerin organize ettiği ve katil güruhun tetikçiliğiyle hayata geçirdiği planlı bir katliamdı. Sonra bu katliamda yer alan gerici katil güruh içinden sadece çok küçük bir grup hakkında dava açıldı. Uzun süren yargılamalar sonunda bu katillerin çoğu ya hiç ceza almadılar ya da küçük cezalarla kurtuldular. Hiçbir sağlık sorunu olmayan, katliamda başı çekenlerden biri olduğu kanıtlanan ve mahkemede hiçbir pişmanlık belirtmeyen Ahmet Turan Kılıç tamamen hukuksuz bir kararla affedildi. Haklarında dava açılan katillerin bir kısmı ise hiç bulun(a)madı. Daha sonra bu katillerin bazılarının Sivas’tan hiç ayrılmadan yaşamlarına devam ettikleri, hatta resmi olarak haklarında arama kararları olmasına rağmen evlendikleri, askere gittikleri, işe girip çalıştıkları, ehliyet aldıkları anlaşıldı. Bir kısmı da arama kararlarına rağmen hiçbir engelle karşılaşmadan rahatça yurtdışına çıktılar. Bu gün özellikle Almanyada yaşadıkları tespit edilen bazı katillerin ise hala iade edilmediği gibi, içişleri bakanlığının ''aranan teröristler...'' listesinde de olmadıkları avukatlarımızca tespit edilmiştir.. Madımak Katliamının zamanaşımına uğratılmasına ''hayırlı olsun'' diyenlerin iktidarında;
Sivas Katliamından hemen sonra 5 Temmuz 1993 günü Erzincan’ın Kemaliye İlçesine bağlı Başbağlar köyünde Sivas olayının intikamını almak amacıyla yapıldığı iddia edilen ve 33 sivil vatandaşın hayatını kaybettiği katliam ve 12 Mart 1995 te İstanbul’da Alevi vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı Gazi Mahallesinde 22 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan katliamları da kınıyor, acı yarıştırmadan her türlü şiddete ve yok etme politikasına karşı barışı dillendireceğimizi duyuruyoruz.
Kürt halkının inkarından, Roboski katliamına, Ankara gar katliamından, Suruç katliamına, Diyarbakır'dan Antep'e kadar sayısını dahi unuttuğumuz katliamları yaşadık gördük.
Bu gün çok daha net görüyoruz ki o gün Madımak otelini kuşatan zihniyet, mafyalaşarak ülkeyi kuşatmış durumdadır.
Ama biz Aleviler, biz Demokratlar, biz Laikler, biz Devrimciler, biz yurtseverler asla karanlığa teslim olmayacağız.
Şah Kalender'den Koray Kaya'ya Pir Sultan Abdal'dan Hasret Gültekin'e uzanan bu onurlu tarih bizimdir. Ve asla onların yolunu terk etmeyeceğiz. Sivas'ın ışığını söndürmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.