Gelecek Partisi Merzifon İlçe Başkanı Hacı Bekir Kurt, yaptığı basın açıklamasında; “Türkiye Cumhuriyeti devleti sanki gizli, sinsi ve tarifeli bir tasfiyeye maruz bırakılmış, kim ne derse desin, nasıl tenkit ederse etsin, kulak kapatılan- amiyane tabir ile takılmayan, bir Proğram dahilinde ve ama, artan ivme ile fahiş bir hayat pahalılığı ve içinden çıkılmaz bir ekonomik kriz ile sınanan, çözümsüz sorunlar yumağı içinde debelenen ancak, yokmuş gibi, muhalefetin abartısı-kışkırtması imiş gibi kayıtsız kalınan 'kontrollü bir bunalım stratejisi' sahneleniyor adeta... Sonraki aşaması kaos ve çatışma olan bir strateji” dedi.
Dışarıdan gelen insanlara gizli vatandaşlık verilip hatta istihdam edildiğini de iddia eden Gelecek Partisi Merzifon İlçe Başkanı Hacı Bekir Kurt, “Bir nüfus mübadelesi yaşanıyor da, her yerden (batı ve doğu) insanların gelişi onaylanıp- kolaylanıp, gizli vatandaşlık verilip ve hatta istihdam edilirken (Sağlık Bakanlığı - dört bin beş yüz) ve Emniyet (beş bin planlanlı), kendi çocuklarımız ümitsiz, iş - aş, istikbal kaygı ve korkusu ile vatan terke zorlanıyor.. Sanki Suriye ve Afgan sığınmacıların dönüşleri önlenip, burada kök salmaları sağlanarak, güney sınırımızda de-fakto bir karakol devletinin kurulmasına hem maddi ve hem de manevi iştirakimiz sağlanıyor. ABD bu coğrafyaya silah yığmaya, bizi kuşatmaya ve çıkan külfeti bize ödetmeye devam ediyor ve edeceğe benziyor. Gaz ABD, petrol Rusya ve sığınmacı, külfet Türkiye'ye.. Buna Karizmatik bir karşı çıkış, bir dik duruş görmedik, hatta hamdolsun konusu bile edilmedi. 'Kanal İstanbul' gibi bir ABD projesi (Kara denize çıkma) ' benim hayalim' diye ısıtılarak bize dayatılıp, Montrö anlaşması baypas edilmek istendi bu memlekette.. İkaz ve uyarı eden insanlar darbeci çığırtkanlığı ile itham edilip yargılandı maalesef. İnanılmaz” dedi.
Kurt, yaptığı açıklamanın devamında; “Sosyal bir deney ortamında, insanlarının 'en' ve 'son' noktaları test edilip, her gün çıta biraz daha yukarı çekiliyor, algı-olgu karmaşası içinde, savaş bahaneleri ile kriz geçiştirilmeye ki, on yıllardır güneyimizde savaş yaşanırken ve biz aktif içinde iken, hiç bir çözüm aranmamış, gerçek muhatapla görüşülmemiş, lideri terörist ilan edilmiş ve toprağına müdahil olunarak ya da oldurularak milyonlarca insanın ölümüne ve bir o kadarının da vatanını bırakmaya zorlanmasına vesile olunmuştur. Bu da insiyatifimiz dışında ve sanki birilerinin namı hesabına göre siyaset geliştirildi. Milyarlarca dolar harcamamıza- harcayacağımıza ve ekonomik batağa sürüklenmemiz bir yana, birde sığınmacı sorununun belirsizliği ve büyümesi cabası... Esed cani ise, Putin sütten çıkmış ak kaşık mı? Biri dost, diğeri düşman mı? Sivil insan katli, hastane, pazar, yaşam alan ve meskun mahaller yine bombalanmıyor mu Ukrayna' da? Ne fark var? Kimin talimatları uygulanıyor? Bu sarf edilen barış enerjisi neden Suriye halkından esirgenmiştir? Şu an beceriksizliklerin ve basiretsizliklerin günah keçisi Rusya- Ukrayna savaşı imiş gibi ekonomik batışımıza bahaneler üretiliyor. Muhalefet ve muhatabı kalmamış insanlar, şartlar ve dönemler suçlanıyor. Yirmi yıla yakın süredir iktidar olan bir partinin hezeyanları ve acziyeti içler acısı. KRİZ bitmiyor daha da büyüyor. Hükümet ve küçük ortak koltuklara tutunmaya çalışırken, yeni ve yüksek oranlı zamlar kapıda, hem de hükümet kontrolünde üretilen ürünler başta olmak üzere. Allah cc bu milletin yar-yardımcısı ve elbette şerh olsun” ifadelerini kullandı.