İşten ayrılmak isteyen birçok çalışan, dilekçesinde kullandığı ifadelerin gelecekteki haklarını nasıl etkilediğinin farkında değil. Çalışma hayatında en kritik yazılı beyanlardan biri olan istifa dilekçesi, yanlış bir cümle kullanıldığında kıdem tazminatı hakkının tamamen kaybedilmesine yol açabiliyor. Özellikle milyonlarca çalışanın merak ettiği bu konuda uzmanlar, kullanılan kelimelerin hukuki sonuçlarını vurguluyor.
Türkiye’de işçi haklarını düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu’na göre kıdem tazminatı, işçinin kendi rızasıyla işten ayrılması halinde ödenmiyor. Bu nedenle dilekçede, “kişisel sebepler”, “şahsi gerekçeler” veya “özel nedenlerle istifa ediyorum” gibi masum görünen ifadeler bile, işçinin tazminat hakkını tamamen ortadan kaldırabiliyor. Avukatlar, çalışanların bu ifadeleri kullanmasının işveren tarafından “kendi isteğiyle ayrıldı” şeklinde yorumlanacağını belirtiyor.
Bu noktada kritik cümle ise net: “4857 sayılı İş Kanunu m.24 uyarınca haklı nedenle iş akdimi sona erdiriyorum. Kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarımın tarafıma ödenmesini talep ederim.”
Bu ifade, hem tazminat hakkını koruyor hem de işçinin yasal süreçte elini güçlendiriyor. Çünkü “haklı nedenle fesih”, işçinin bazı sebeplerle (ücretin geç ödenmesi, mobbing, ağır çalışma koşulları, fazla mesai, sağlık sorunları vb.) sözleşmeyi sona erdirmesine imkan veren hukuki bir yöntem.
Uzmanlara göre çalışanların en sık yaptığı hata, istifa dilekçesini aceleyle yazmak veya işverenin yönlendirmesiyle hazır metin kullanmak. Bu tür hatalar, “kendi isteğiyle ayrılma” algısı oluşturduğu için kıdem tazminatı hakkının kaybedilmesine neden oluyor. Oysa işçinin işyerinde maruz kaldığı her olumsuzluk, haklı fesih sebebi sayılabiliyor ve işçi tazminat talep edebiliyor.
İş hukuku uzmanları, haklı fesih yapan çalışanların mutlaka delil toplaması gerektiğini belirtiyor. Bunlar arasında bordrolar, mesaj kayıtları, vardiya çizelgeleri, tanık ifadeleri ve işyerindeki çalışma koşullarına dair belgeler yer alıyor. Delillerin güçlü olması hâlinde işçi, yanlış ifadeler içeren dilekçe vermiş olsa bile tazminat alma şansını koruyabiliyor.
Hak arama sürecinin ilk adımı ise arabuluculuk başvurusu. Arabuluculukta uzlaşma sağlanmazsa çalışan dava yoluna başvurabiliyor. Öte yandan kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarında 5 yıllık zamanaşımı süresi bulunduğu için işçiler haklarını bu süre içinde talep edebiliyor.
Uzmanlar, “Bir cümle tüm hakları belirler” diyerek çalışanları uyarıyor: İşten ayrılmadan önce profesyonel destek almak, dilekçeyi dikkatle hazırlamak ve hakkın kaybına yol açacak ifadelerden uzak durmak büyük önem taşıyor.
