Merzifon’da KESK, Bileşik Kamu İş Hür-Sen Konfederasyonları ve TÖB-Sen üyeleri tarafından iş bırakma eylemi gerçekleştirildi.
Sendika üyeleri 2025 yılında uygulanacak maaş zamlarına yönelik yaptıkları eylemde önce halay çektiler sonra taleplerini dile getirdiler.
Merzifon Cumhuriyet Meydanı Atatürk Anıtı önünde düzenlenen eylemde basın bildirisini Eğitim-Sen Merzifon Temsilcisi Arif Küçükkahyaoğlu okudu.
İnsanca bir yaşam için iş bıraktıklarını, emekerinin, alın terinin karşılığını istediklerini belirten Eğitim-Sen Sendikası Merzifon Temsilcisi Arif Küçükkahyaoğlu, “Bugün, emeğimizin değersizleştirilmesine, yaşam şartlarımızın ağırlaştırılmasına, yoksullaştırılmamıza ve insanca yaşam hakkımızın hiçe sayılmasına karşı ülkemizin her köşesinde alanlardayız.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı %44,38’lik yıllık enflasyon oranı, çarşıda, pazarda yaşadığımız gerçeklerle asla bağdaşmamaktadır. Halkı yanıltan bu sahte rakamlarla bizleri sefalete mahkûm etmeye çalışanlara karşı susmayacağız! Yalanlarla örülmüş bu sistemin illüzyonunu reddediyoruz ve emeğimizin onurunu korumak için mücadele bayrağını yükseltiyoruz!” dedi.
Maaşlara yapılan yüzde 11,54’lük zammın alın terine, emeğe yapılmış büyük bir hakaret olduğunu dile getiren Merzifon Temsilcisi Arif Küçükkahyaoğlu, “Kamu emekçilerinin maaşlarına %11,54 gibi trajikomik bir zam uygulamak, alın terimize ve emeğimize yapılmış büyük bir hakarettir. Üstelik bu hakaret yalnızca kamu emekçilerini değil, toplumun geniş kesimlerini de derinden yaralamaktadır. Ekonomik krizle her gün biraz daha ağırlaşan hayat koşulları, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak duruma gelmemize yol açmıştır. Açlık sınırında yaşamaya zorlanan milyonlar olarak, bu düzenin sürdürülemez olduğunu haykırıyoruz! Artık zamlar, sıradan bir haber olmaktan çıkıp emekçilerin günlük yaşamını alt üst eden bir gerçekliğe dönüşmüştür. Market raflarından temel ihtiyaçlara, faturaların her kaleminden ulaşım ücretlerine kadar fiyatlardaki artışlar, emekçilerin cebine her gün biraz daha yük bindiriyor. Kamu emekçileri, maaşlarını hangi ihtiyaçlarına yetiştireceklerini şaşırırken, art arda gelen zamlarla mücadele etmek neredeyse imkansız hale geldi. Ülkemizde kira artışları, artık vatandaşların barınma hakkını elinden alacak boyutlara ulaşmıştır. Ortalama konut kira bedeli asgari ücret düzeyine ulaşmış, kamu emekçileri kirasını ödeyebilmek için adeta öğrenciler gibi ortak ev tutmaya mecbur bırakılmıştır. 2025 yılına, milyonlarca çalışanı ilgilendiren %30’luk asgari ücret zammı, memur emeklilerine reva görülen %11,54’lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen %15,75’lik zam ile girdik. Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkum etmektir. Bu kölelik düzeni ile hayatta kalmak mümkün değildir. Cumhurbaşkanı'nın "fahiş fiyatlı ürünleri boykot edin" çağrısı, siyasi iktidarın halktan ne kadar kopuk olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Emekçi ve emeklilere yapılan bu boykot çağrısı, bir avuç ayrıcalıklı azınlığın sokaktan, çarşıdan ve halkın gerçeklerinden tamamen uzaklaştığını açıkça göstermektedir” diye konuştu.
Merzifon Temsilcisi Arif Küçükkahyaoğlu konuşmasının devamında, “Sayın Erdoğan’a soruyoruz: Elimizde bir simit, bir bardak çayla daha neyi boykot edelim? Elektrik faturasını mı? Çocukların eğitim masraflarını mı? Market reyonlarını mı? Ulaşımı mı?
Halkın yaşam mücadelesini görmezden gelen bu çağrılarla, adeta dalga geçercesine yapılan açıklamaları kabul etmiyor ve yaşam koşullarımızı iyileştirmek için sorumluluk almayanları silkelenip kendine gelmeye davet ediyoruz! Bu çelişkiyi asla kabul etmiyoruz! Halkın alın teriyle oluşturulan kamu kaynaklarının, halkın refahı yerine rant projelerine ve yandaş şirketlerin kasalarına akıtılması, vicdanları yaralayan bir haksızlıktır. Yandaş şirketlerin, kamu kaynaklarını talan edercesine sahiplenmesi ve üstüne üstlük vergi indirimi gibi ayrıcalıklar bekleyen bir yüzsüzlüğe bürünmesi artık sabır sınırlarını aşmıştır. Halk, yokluk içinde yaşam mücadelesi verirken, kaynakların bir avuç yandaşa peşkeş çekilmesine göz yummayacak ve bu talan düzeninin değişmesi için mücadeleye devam edeceğiz. Binibir çile ve eleme ile mesleğe atanmış, çiçeği burnunda öğretmenlerimizin “Akademi” adı altında yeni bir seçme seçilme sistemine sokulması, 2 yıl boyunca asgari ücrete mahkum edilmesi Kabul edilebilir değildir. Dioruz ki, Okuduk, Atandık.. Akademiye ne gerek? Eğitimin kalitesi, öğretimin verimliliği yerine emekliliğini ve kendisini bekleyen makus talihi düşünen eğitim emekçilerinin bu çıkmazlarının son bulmasını istiyoruz. Diyoruz ki “ İşimiz Eğitim Öğretim, Sonumuz çile hüsran olmasın!” İstihdam zincirinde yer alan, yerin dibine giren emekli aylıklarından ötürü emekli olamayan öğretmenler yerine atanamayan, norm bulamayan öğretmenlerin derdine deva bulunamamaktadır. Artık tükendik! Hakkımız olanı talep etmek için buradayız: Ancak, en düşük memur maaşına %100 zam yapılmasıyla insan onuruna yaraşır asgari bir ücret seviyesine ulaşılacaktır. Asgari ücret işçi sendikaları ve konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir komisyon tarafından belirlenmelidir. Kadın emekçilerin üretim sürecine eşit koşullarda katılabilmesi için iş yerlerinde ücretsiz kreşler açılmalıdır. Bu adım, yalnızca kadınların ekonomik özgürlüklerine katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine de güç kazandıracaktır. Halkın sırtına yüklenen adaletsiz vergiler, emekçinin alın terine yapılan açık bir gasp haline gelmiştir. Vergi adaleti sağlanmalı, ücretli çalışanların vergi dilimi %15’e sabitlenmeli, temel ihtiyaçlara uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. Yandaş sendikaların dilenci gibi refah payı talebine karşı, gerçek bir toplu sözleşme mutabakatı sağlanmalıdır. Alacağımız her zam taban aylığımıza ve emekliliğimize yansıtılmalıdır. İşverenin güdümünde olmayan, bağımsız kamu emekçileri konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir toplu sözleşme sistemi şarttır! Eşit işe eşit ücret talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz! Kamu kurumlarındaki mülakat uygulamasına son verilerek liyakatin esas alındığı bir sistem kurulmalıdır. Artık sessiz kalma zamanı değildir. Bugün üretimden gelen gücümüzü kullanarak, 1 (bir) günlük iş bırakma eylemini gerçekleştiriyoruz. Bu, yalnızca kamu emekçilerinin değil, toplumun her kesiminin mücadelesidir. Bu mücadele, insanca bir yaşam, adil bir gelir dağılımı ve halkın refahını önceleyen bir düzen içindir” ifadelerini kullandı.
GÜNDEM
Yayınlanma: 13 Ocak 2025 - 12:36
Güncelleme: 13 Ocak 2025 - 20:06
Önce halay çektiler, sonra taleplerini dile getirdiler
GÜNDEM
13 Ocak 2025 - 12:36
Güncelleme: 13 Ocak 2025 - 20:06
İlginizi Çekebilir