ADALET Mİ DEDİNİZ?
Adalet ile ilgili pek çok söz duymuşsunuzdur. Adliyelerde “adalet mülkün temelidir” ibaresi asılıdır. Sosyal Medyada pek çok bilgiler vardır adalet ile ilgili. Okumuşsunuzdur. Hz. Ali’ye sorarlar “devletin dini var mıdır” diye. Hz. Ali “devletin dini adalettir” der. Fatih Sultan Mehmet “kadıyı satın aldığınız gün adalet ölür, adalet ölünce devlet de ölür” demiştir. Peygamber Efendimizin “Bir gün adaletle hükmetmek, bin gece ibadet etmekten evladır” diye bir hadisi şerifi vardır.
Size bir adalet hikayesi anlatayım da bugün adaletin nasıl olması gerektiğini daha iyi anlayınız. Aslında hikaye değil, gerçek bir olay.
Daha İslamiyet zuhur etmemiştir. Hazreti Ömer gençtir daha. Hz. Ömer’in sonradan Mısır Valisi olacak arkadaşı Amr İbnül As ile birlikte ortak çok cins bir atları vardır. Bir bakanın bir daha baktığı, görenin gözlerinin kaldığı cinsten bir at. Hz. Ömer ve Amr İbnül As bu atı satmak isterler çok para kazanmak için. Atlardan iyi anlayanlar onlara atlarını Acem Pazarına, yani İran’a götürmelerini, orada ata çok daha yüksek fiyat vereceklerini tavsiye ederler. Bunun üzerine Ömer ile Amr yola revan olurlar, atlarını Acem Pazarına götürürler, pazarda satışa çıkarırlar.
O sırada Sasani Tahtında adaleti ile maruf Nuşi Revan oturmaktadır.
Ömer ve Amr atlarını Acem Pazarında satışa çıkarır çıkarmaz Nuşi Revan’ın oğlu ata göz koyar. Aynı zamanda arkadaşı olan muhafızı ile birlikte Ömer ve Amr’ın elinden atı zorla gasp eder. Tabi koskoca hükümdarın oğludur, her şeyi kendine hak görür. At onun olmayacak da kimin olacaktır? Ömer ve Amr çaresiz bir şekilde kalakalırlar, ne yapacaklarını bilemezler. Derken ortalık biraz tenha olunca ihtiyar ama görmüş geçirmiş olduğu belli olan bir adam onlara der ki “saraya gidin rica edin, Nuşi Revan ile görüşün. O adil bir hükümdardır, derdinizi halleder” der.
Ömer ile Amr bir şekilde saraya girmenin yolunu bulup Nuşi Revan’ın huzuruna çıkarlar ve dertlerini anlatırlar. Nuşi Revan onları dinler, sonra oğlu ile oğlunun muhafızını huzura çağırır ve yüzleştirir. Onlar da atı zorla gasp ettiklerini kabul ederler. Nuşi Revan Ömer ile Amr’a atlarını iade eder ve onları o gece sarayında misafir eder. Onlara der ki “yalnız sabah şehirden çıkarken biriniz şehrin bir kapısından, biriniz öbür kapısından çıkacaksınız.” Sabah olup Ömer ve Amr şehrin iki ayrı kapısından ayrı ayrı çıkarlarken görürler ki şehrin bir kapısında Nuşi Revan’ın oğlu asılı, öbür kapısında oğlunun muhafızı. Adaletiyle maruf Sasani Hükümdarı Nuşi Revan adalet için oğlunu bile astırmıştır. Ve Nuşi Revan Mecusidir.
Gel zaman git zaman İslamiyet zuhur eder, Hz. Ömer Müslüman olur, sonra da halife. Çocukluk ve gençlik arkadaşı Amr İbnül As’ı da Mısır Valisi olarak tayin eder. Ama Amr İbnül As bir süre sonra yoldan çıkar, Mısır Halkını canından bezdirir. Halkın malına mülküne “çökmeye” başlar. Nerede hoşuna giden bir ev, bağ, bahçe görürse Sahiplerinin elinden zorla almaya, kendi yedine geçirmeye başlar. Amr İbnül As’ın bu zulmünden ve adaletsizliğinden canı yanan ahali Hz. Ömer’e şikayet mektupları yazmaya başlar. Durumu araştıran halife Ömer şikayetlerin doğru olduğunu anlayınca Amr İbnül As’a bir mektup yazar ve mektubun sonunda şöyle der “Ya Amr! Unutma ki Ömer Nuşi Revan’dan daha az adil değildir” Yani adalet için seni astırırım demek ister. Bunun üzerine hatasını anlayan Amr, pabucun da pahalı olduğunu görerek hatasından döner, gasp ettiği malları mülkleri sahiplerine iade eder ve adil bir idarece olarak Mısır’ı yönetmeye başlar.
Şimdi soru şu “kim Müslüman?” Mecusi olduğu halde adalet için oğlunu bile astıran Sasani Hükümdarı Nuşi Revan mı yoksa Hz. Ömer adaleti edebiyatı yaparak her türlü adaletsizliği yapmaktan geri kalmayan Müslüman idareciler mi? Tabi bu soruyu retorik olarak soruyorum.
Adaletten bahsederken Nuşi Revan aklınızdan çıkmasın. Bam Teline dokunduk herhalde biraz.