Merzifon Zihinsel ve Bedensel Engelliler Derneği Başkanı Keriman Topla 3 Aralık Engelliler Günü Dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı.
“Engellilik ferdin zihinsel ve bedensel fonksiyonlarındaki kayıplar sonucu ortaya çıkan sınırları, kısıtlılıkları ifade etmek üzere kullanılan bir kavramdır diyen Topal; “Engellilik hiç kimsenin kişisel tercihi değildir. Engelli gerçeği Türkiye'de aileleri ile birlikte nüfusun üçte birinden fazlasını, sosyal çevreleri ile birlikte ise yarıdan fazlasını doğrudan ilgilendiren sosyal bir olgudur. Engellilerin toplumsal yaşama daha aktif ve özgüvenle katılımını toplumun engelliyle birlikte yaşama fikrini benimsemesini, özellikle toplumun genç kesiminin engelliler konusunda bilinçlendirilmesini, ülkemizde var olan engelli gerçeğinin geniş kitleler tarafından fark edilmesini sağlamak amacıyla insani değerlerini kaybetmeyen, sevgisini ve dostluğunu paylaşmakla hala onur duyan, insan yaşamının değerini bilen ve engellinin de hakkı ve toplumda yeri olması gerektiğine inanan sizlerden güç alarak 1998 yılında kurulan Merzifon Bedensel Engellilerle Yardımlaşma Derneğimiz, kayıtlı 1000’i geçen engelli üyelerimizin sosyal yaşamlarını kolaylaştırabilmek amacıyla ihtiyaç duydukları tüm medikal araç-gereç ve cihazlar 198 genel kurul üyemiz ve kamuoyu desteğiyle karşılanmaktadır.
Ülkemizde engellilerle ilgili yasal düzenlemeler vardır. Ancak önemli olan bunların hayata geçirilmesi engellinin yaşamına yansımasıdır. Kalkınmayı çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmayı kendine ilke edinmiş bir milletin, engellileri görmezden gelmesi düşünülebilir mi? Onlar yok sayılabilir mi?
Toplumsal düzeyimizin yükseltilmesi, yarınlara güvenle bakabilen, mutlu ve huzurlu bir toplum yapısına ulaşılması; engelli engelsiz tüm vatandaşların sağlık, eğitim, ulaşım, istihdam ve sosyal haklar gibi sorunların çözülmesi ve onlara daha iyi yaşam koşullarının sunulması ile mümkündür ancak; söz konusu engellilik olduğunda yalnızca engellileri ve aileleri değil toplumun tüm kesimlerini yakından ilgilendiren, tedhişten iyileştirmeye, özel eğitimden rehabilitasyona, istihdamdan sosyal hizmetlere kadar bütüncül bir anlayışla ele alınması gereken toplumsal bir meseledir.
Bu nedenle çözülmesi toplumun genel huzuru ve soysal barış açısından çok önemlidir. Nüfusun %10'dan fazlasını oluşturan engellinin üretkenliklerini ortadan kaldırarak yaşamdan tümüyle koparılması, insan hakları başta olmak üzere, evrensel tüm değerlere aykırıdır. Bugün özellikle ülkemizde engelliliğin nasıl tanımlandığı daha farklı bir ifadeyle durumun Özürlülük mü Engellilik mi yoksa Sakatlık mı isimlendirilmesine ilişkin sıkıntılar bulunmaktadır. Ancak belirtilmelidir ki fiziksel özelliklerine bağlı olarak diğerlerinden farklı olduğunu düşünen ve/veya farklı olduğu düşünülen bireylere ilişkin hangi isimlendirilmenin verilmesinden öte bireyin fiziksel durumunun yarattığı sosyal konumdur. Bu çerçevede fiziksel olan engellinin sosyo-kültürel, sosyo- ekonomik, sosyo-politik zeminde aldığı sosyal tanımlaması önemlidir.
Engellilerin toplumsal yaşamdaki ihtiyaçları ve haklarının kabul edilmesi ve anlaşılması için bütüncül bir yasal çerçeve ile birlikte kamu farkındalığına ihtiyaç duyulmaktadır. Sosyal değişim açısından bir katalizör olarak düşünülen dünya engelliler günü uzun vadede kartopu etkisi yaratabilir ve gelecek için anlamlı gelişmelere zemin hazırlayabilir. Bu anlayış, engelli kişilerin yaşamlarını özgür ve olumlu bir biçimde sürdürebilmeleri için esastır. Engellileri sosyal hayattan dışlamak, Türk insanının ulusal değerleri ile
bağdaşmamaktadır. Bizler 'Yaratılanı severiz, Yaratandan ötürü' diyen bir milletin fertleriyiz. Tarih boyunca engellilere karşı var olan bireysel duyarlılığın artık toplumsal duyarlılığa dönüşmesi gerekmektedir. Toplumdaki eşitlik hoşgörü ve anlayışına yüksek seviyede sahip olunduğunda, kuşkusuz engellilerimizde bu güzel oluşumdan nasibini alacaktır. Avrupa birliğinin temel hedefi bütünleşmiş bir Avrupa toplumu yaratmaktır. Bu kapsamda ayrımcılıkla mücadele ekonomik ve soysa yaşama engellilerin tam katılımı temel ilkedir. Yerel, ulusal ve Avrupa ölçeğinde gerçekleştirilmiş olumlu uygulamaların ve etkin stratejilerin ve edinilmiş deneyimlerin paylaşılmasını teşvik etmek, ilgili tüm taraflar arasında yani hükümetler sosyal taraflar, sivil toplum örgütleri, sosyal hizmet kuruluşları, özel sektör, engelliler ve aileleri arasında işbirliğini güçlendirmek gibi.
Bizim anayasamız ve yasalarımızda engellilere ilişkin olarak evrensele değerlerle paralel düzenlemeleri öngörmüş, devleti engellilerin sorunlarına yönelik olarak yükümlü kılmıştır. Devletimizin Evrensel ölçülerde engellilerine sahiplenme çabası, Toplumsal bilinçlenme ve kamuoyu desteği ile anlamı ve gerçekçi bir boyuta ulaşacaktır.
Başta insan hakları evrensel beyannamesi olmak üzere birçok belge engellilik sorununu temelde bir insan hakları sorunu olarak ele almaktadır. Bize göre gerçek engel kişinin organlarının eksik olması değil, insanlıkta, karakterde, sevgide ve şevkette eksiklik olmasıdır. Medeni bir toplum olarak engellilerin toplum hakkında, toplumda engelliler hakkında geliştirdiği ön yargılardan bağımsız, karşılıklı anlaşma ve ilişkiyi önde tutan böyle bir davranış için emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
Büyük Önder M. Kemal Atatürk'ün "ülkelerin uygarlık düzeye sakatlara verdiği ölçülür sözü ile engelli yurttaşlarımızın sorunlarında sahip çıkmak toplumsal görevimizdir diyor, toplumda ektin özel ve değerli olduklarını bir kez daha hatırlatarak hepimizin potansiyel bir engelli adayı olduğu gerçeğiyle; Bir ara gelebilmek başlangıçtır, Bir arada katabilmek gelişimdir, Birlikte çalışabilmek ise başarıdır, sözüne inanan bizler 3 Aralık Dünya Engelliler Günü münasebetiyle duyarlı halkımızı da onurlu mücadelemize destek vermeye davet ediyoruz. Ayrıca manevi desteğini her zaman yanımızda hissettiğimiz sizlere yürekten teşekkür ediyor, şükranlarımızı sunuyoruz” açıklamasında bulundu.