Merzifon’da bu yıl ilki gerçekleştirilen Uluslararası Gastronomi ve Turizm Festivali bünyesinde tanıtımı yapılan Topuz Kebabı ile ilgili Şef Ahmet Özdemir’den eleştiri geldi. Bedesten Osmanlı Mutfağı’nın açılışında ilçeye gelen ve Topuz Kebabı’nı da bölge halkıyla tanıştıran Şef Ahmet Özdemir, çeşitli organizasyonlarda bu kebabın tanıtımında isminin anılmamasını vefasızlık olarak nitelendirdi.
Konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapan Şef Ahmet Özdemir, “Merzifon’un mutfak kültürüne adanmış uzun bir emeğin ardından, bugünlerde sosyal medyada karşımıza çıkan "Topuz Kebabı" manşetlerini izlerken hem bir gurur hem de derin bir kırgınlık hissediyorum. Çünkü 14 Mart 2011 ile 15 Temmuz 2013 tarihleri arasında bu şehirde, bizzat benim ellerimle getirdiğim ve adıma marka olmuş bir yemeğin ardında duran ismin bilinçli şekilde yok sayıldığını görüyorum.
Ben, Merzifon’a Topuz Kebabı’nı ilk kez getiren ve yapan kişiyim. Merzifon'dan önce Amerika’da ve Ankara’da yaptım. Bedesten Osmanlı Mutfağı gibi uluslararası standartlarda örnek bir restoranı hem menüsüyle hem konseptiyle Merzifon’a kazandıran şefim. O restoranın açılışını dönemin Amasya Valisi ve değerli devlet adamı Akif Gülle ile birlikte yaptık. Hatırlıyorum, bana dönüp “Buraya müşteri gelir mi?” dediklerinde, “Üç ay sonra insanlar uçarak bu yemeği tatmaya gelecek” demiştim. Ve öyle de oldu… Üç ay sonra aynı isimler, bana takdirlerini sunarken, sözlerimin ve emeğimin doğruluğuna şahit oldular” dedi.
Sosyal medya tanıtımlarında ve Uluslararası Gastronomi Festivalleri’nde Topuz Kebabı’nın sunulmasına rağmen yemeğin mucidi olarak adının sistemli bir şekilde silindiğine şahit olduğunu da söyleyen Şef Ahmet Özdemir, “Bugün sosyal medya paylaşımlarında "Topuz Kebabı"na sahip çıkılıyor, uluslararası gastronomi festivallerinde bu kebap sunuluyor. Ancak ne yazık ki bu yemeğin mucidi olarak bir vefa göstermek yerine, adımın sistemli bir şekilde silindiğine şahit oluyorum. Benim şahsıma ait olan, özene bezene geliştirdiğim bu özel tarifi; çıraklarıma, yetiştirdiğim kalfalara dahi 'Şef Ahmet Özdemir’in ismini anmayın, bu yemek bizim icadımız' diyerek sahiplendiler. Marka hakkı için üç kez başvurmama rağmen her defasında farklı gerekçelerle engellendim.
12 farklı ulusal ve uluslararası televizyon kanalında Topuz Kebabı'nı anlatırken, İstanbul EMITT Fuarı’nda, Belçika Türk Festivali’nde, Malezya tanıtım günlerinde Merzifon’u ve Bedesten'i anlatan bendim. Ama gelin görün ki bugün yapılan 1. Uluslararası Gastronomi ve Turizm Festivali’nde, şehrin hafızasına emekle iz bırakan bu çalışmaları kimse uluslararası bir şefi maalesef hatırlamak istemedi. Ne sayın belediye başkanımız ne de festival organizatörleri, bu kentin mutfağına katkı sunmuş bir isme yer vermeyi uygun görmemişler. Bunu emek hırsızlığının yanısıra insanlık vasfında da nereye koymak gerekir?” dedi.
Şef Özdemir açıklamasının devamında; “Tüm Merzifon Halkına Sormak isterim:
Merzifon’da “Topuz Kebabı”nı ilk kim tanıttı?
Bu lezzeti dünya gastronomi literatürüne kim kazandırdı?
Bu yemeği dünyaya anlatan, Merzifon'u bu tarifle özdeşleştiren kimdi?
Bu yemek daha önce hangi şehirlerde, kim tarafından yapıldı?
Eğer bir şeyi sahiplendiniz mucidinin ismi ile insanlara lanse ediniz. İnsan olabilmek sorumluluk gerektirir. Bugün internette www.topuzkebab.com adresine girdiğinizde göreceğiniz bilgi ve içerikler, geçmişi inkâr edenlerin değil, bu yola gönül vermiş bir şefin mutfağından çıkan değerlerdir.
Eğer bir şeyi sahiplendiniz mucidinin ismi ile insanlara lanse ediniz. İnsan olabilmek sorumluluk gerektirir. Bugün internette www.topuzkebab.com adresine girdiğinizde göreceğiniz bilgi ve içerikler, geçmişi inkâr edenlerin değil, bu yola gönül vermiş bir şefin mutfağından çıkan değerlerdir.
Bütün dünya sanatkarlarına sahip çıkarak ismi ve eserleri ile yaşatırken Amasya - Merzifon'un yerel ve resmi yöneticilerinin bu rol çalma çabası niyedir?
Bu açıklama, bir serzenişten öte, bir şehrin hafızasında kalması gereken bir hakkın ve emeğin savunusudur. Kendi yemeğimin gölgesinde bırakılmak değil, o yemeğin gerçek hikayesiyle hatırlanmak istiyorum. Her şey unutulur ama vefa ve insanlık duyguları unutulmamalıdır” ifadelerine yer verdi.
