Gümüşhacıköy Müftüsü Adem Ayrancı Hicri Yılbaşı nedeniyle açıklamalarda bulundu.
Müftü Ayrancı yaptığı açıklamada, “Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İman edenler, hicret edenler, Allah yolunda cihat edenler, şüphesiz bunlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir.”
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de şöyle buyurmaktadır. “Müslüman, elinden ve dilinden diğer
Müslümanların emin oldukları kimsedir. Muhacir ise Allah’ın yasakladığı şeyleri terk edendir.”
Allan’ın izni ile 30 Temmuz Cumartesi günü bir kez daha Muharrem ayına kavuşacak olmanın ve
yeni bir hicri yıla girmenin heyecanını yaşamaktayız. Hz. Adem ve Havva ebeveynimizin cennetten
yeryüzüne adım atışlarıyla başladı insanlığın ilk hicret hikayesi. İnsanlığın imtihana tabi tutuluşunun yanı sıra yeryüzünü imar etmek, güzel olan alemi daha da yaşanır hale getirmekti bu hicretin hikmeti.
Ardından pek çok hicret bunu takip etti. Kah bir gemi ile tufanlara karşı duruldu; Kah Kabe-i
Muazzama oldu hicretin semeresi; kah Yesrip’in Medineleşmesi, medeniyet güneşinin oradan ışıldaması, Kah fedakarlığın ve vefakarlığın adı oldu hicret, kah ensar-mahcir kardeşliğinin ve dostluğun tadı.
“Fetihten sonra hicret yoktur.” buyuran Efendimiz, kıyamete dek ümmetin asıl hicretinin Allah’ın
yasak kıldığı şeylerden uzak durmakla gerçekleşeceğini haber veriyordu.
O halde Kardeşlerim, hicret; her şeyden önce Allah ve Resulüne gönülden bağlılığın, sadakat ve
teslimiyetin ifadesidir. Hicret; batıldan, boş şeylerden, ömrü israf eden her türlü arzu ve istekten
uzaklaşarak hakka, hakikate, ahlak ve irfana teslim oluşun ifadesidir.
Hicret, bir mekandan diğerine yapılan yolculuk değildir sadece, Hicret maddeden manaya,
fenadan bekaya yürüyebilmek, Yüce Mevla’nın yarattığı tertemiz fıtratımızı muhafaza edebilmektir.
Şirkten, küfürden, nifaktan uzaklaşıp, iman ehli olabilmektir. Hicret; fani dünyanın çekiciliğine
kanmamaktır. Nefsin heva ve arzularının tuzağına düşmemek, ulvi duygu ve gayeleri, gelip geçici heves ve tutkulara feda etmemektir.
Bir ömür boyu helallerle hemhal olup, haramlardan uzak durabilmektir hicret. Durgun suların
çabuk kirlendiğini unutmadan her daim hayra doğru akış içinde olmak, Hakkın rızasını tahsil
istikametinde koşmaktır hicret.
30 Temmuz Cumartesi günü bir Muharremi idrak edeceğiz, birbirimizle tebrikleşeceğiz. Ancak
hicret ruhunu yüreğimizde yaşamadıkça, kardeşlik iklimini yeryüzüne yaymadıkça kötülükleri terk edip
iyiliklere seyr-u sefer eylemedikçe gerçek manada hicreti yaşamış olur muyuz? Şerre kilit hayra anahtar olmadıkça, fitne ve fesada “dur” demedikçe, zalimin ve zulmün karşısında olup hakkın ve adaletin yanında yer almadıkça gelip geçen Muharremlerin, yitip giden ayların, günlerin anlamı olur mu ki?
1444 yıl önce hüznü mutluluğa, bedeviliği medeniliğe dönüştüren hicretin, bugünün bedevileşen
dimağları ilim pınarlarıyla, çölleşen yürekleri merhamet ve muhabbet yağmurlarıyla yıkamasına insanlık olarak ne kadar da muhtacız değil mi?
Bugün hepimiz Nuh’un gemisindeyiz, Kurtuluş ve selametimiz ömür gemimizi tevhid rotasında
yüzdürebilmemize bağlıdır. Lakin gemi su almaya başlarsa, nasıl baş edebiliriz modern çağın türlü
biçimde tezahür eden tufanlarıyla?
O halde gelin bugün Allah ile misakımızı, Resulullah ile biatımızı yenileyerek, hep birlikte günahlardan hayırlara hicrete, hakiki bir muhacir olmaya söz verelim. Efendimizin hicreti Müslümanlar
için nasıl milat olmuş ise biz de bugüne salih ve sadık kul olmak, muhacir ve ensar kardeşliğini aramızda yeniden kurmak ve ilahi rahmeti tecelli ettirecek hicretlere koyulmak adına milat edelim. Gönül yesribimiz, İslam’ın nuruyla erdemi, ahlakı, insaniyeti temsil eden tenvir edilmiş Medine olsun.
Gelin Hz. İbrahim gibi her daim Rabbimize olsun yönelişimiz, hicretimiz. Gelin haramlardan,
yanlışlardan, gayr-i meşru duygu ve davranışlardan helal ve tertemiz bir hayatta Hz. Lut misali hicret
edelim. Ardımıza bakmayılım, asla geri dönmeyelim.
Farklı ırk, dil ve renkte yaratılmışlığımızı Allah’ın ayeti olarak görelim, Gelin tüm ırkçılığı, mezhepçiliğini kaldırıp atarak birlik ve kardeşliğe hicret edelim.
Gelin her türlü zulmü, kötülüğü, husumeti ayaklar altına alıp adalete, iyiliğe, merhamete ve muhabbete hicret edelim.
Gelin şiddeti, vandalizmi, yakıp yıkmayı terk edelim de yeryüzünü imar etmeye, harabeleri mamur etmeye hicret edelim.
Gelin saldırmayı, yıldırmayı, öldürmeyi bir an önce bırakıp, yaşanan bunca dehşet ve vahşet karşısında yangın yerine dönen yüreklerin ateşini söndürmeye, öksüzlerin yetimlerin yüzünü güldürmeye, mahzun gönülleri şad etmeye hicret edelim.
Cennetten yer yüzene adım atışımızla başlayan hicret hikayemizin, dünyayı cennete dönüştürecek bir gayret ve ihlasın mükafatı olarak cennette hitama ermesi dualarımla hicri yeni yılınızı kutluyorum. Yeni yılın, İslam ve İnsanlık aleminin huzur ve selatine vesile olasını Yüce Mevla’dan niyaz ederim” ifadelerini kullandı.