reklam
reklam
38,5112 %-0.02
44,0240 %-0.05
4.092,85 % -0,30
94.671,99 %-0.295
AMASYA
00:00:00
Öğle vaktine kalan
Amasya
Kapalı
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Merzifon Bilgi Gazetesi GÜNDEM Gümüş: Kurbanın ibadet niyetiyle kesilmesi şarttır

Gümüş: Kurbanın ibadet niyetiyle kesilmesi şarttır

Haberleri

Merzifon İlçe Müftülüğü Şube Müdürü Ahmet Turan Gümüş, Kurban ve Kurban Bayramı ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Kurban kelimesinin dini terminolojide kendisiyle Allah’a yaklaşılan şeyi, özel olarak da Allah’a yakınlık sağlamak, yani ibadet amacıyla belli vakitte belirli cinsten hayvanları kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade ettiğini söyleyen İlçe Müftülüğü Şube Müdürü Ahmet Turan Gümüş, “Kurban hemen bütün dinlerin ana temalarından birini teşkil eder. İslâm döneminde Cahiliye Arpaları’nın kurban âdeti tevhid inancına aykırı öğelerden temizlenerek Hz. İbrahim’in sünnetine uygun biçimde ihya edilmiş ve sosyal işlevler de yüklenerek zenginleştirilmiştir. Kur’an’da ayrıntısı verilmeksizin Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden söz edilir (el-Mâide 5/27) ve ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğu bildirilir (el-Hac 22/34). Kur’an’da hac ibadeti esnasında kesilecek kurbanlarla ilgili bazı hükümler yer alır. (el-Bakara 2/196; el-Mâide 5/2, 95, 97; el-Hac 22/28, 36, 37; el-Feth 48/25) Resûl-i Ekrem’in hicretin 2. yılından (624) itibaren kurban bayramlarında kurban kesmeye başlaması, hac ve umre esnasındaki uygulaması ve kurbanla ilgili çeşitli açıklamalarından oluşan zengin hadis rivayeti (“Udhiyye”, Mv.Fİ, XIII, 307-350; “Udhiyye”, Mv.F, V, 74-107) bu alandaki dinî geleneğin, fıkhi yorum ve değerlendirmelerin ana zeminini teşkil etmiştir” dedi.
Kişinin kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koyduğunu söyleyen Merzifon İlçe Müftülüğü Şube Müdürü Ahmet Turan Gümüş, “Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Bunu yaparken de malını Allah için telef etmesi değil en yakınlarından başlayarak insanlara yararlı olacak tarzda gerçekleştirmesi istenmiştir. Kur’an’da kurbanın kan ve etinin değil kesenlerin dinî duyarlılıklarının (takva) Allah’a ulaşacağının belirtilmesi (el-Hac 22/37) buna işaret eder. Kurban Allah’a verdiği nimetlerden dolayı şükür anlamı da taşır. Müminler her kurban kesiminde, Hz. İbrahim ile oğlu İsmail’in Cenab-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri, Kur’an’da da özetle aktarılan (es-Sâffât 37/102-107) başarılı sınavın hatırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduklarını simgesel davranışla göstermiş olmaktadırlar” diye konuştu.
Gümüş yaptığı açıklamanın devamında; “Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar; sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah’ın rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir; onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur. Kurban ibadetinin yararı sadece sosyal dayanışma ve malî yardıma indirgenemeyeceği, her ibadetin öz ve biçim olarak ayrı anlam ve hikmetleri bulunduğu için kurban yerine başka bir ibadetin ikame edilmesi, meselâ kurbanın parasının dağıtılması, fakirlere gıda yardımı yapılması, namaz kılınıp oruç tutulması caiz görülmez. Dinen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmesi Hanefî mezhebinde Ebû Hanife ve bir rivayette Ebu Yusuf tarafından savunulan, mezhepte de ağırlık kazanan görüşe, Rebîa, Leys b. Sa‘d, Evzâî, Süfyân es-Sevrî gibi bazı müctehidlere ve İmam Malik’ten bir rivayete göre vaciptir. Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için müslüman, akıl baliğ (ergen), mukim ve zengin olması şartları birlikte aranır. Dinen yolcu hükmünde olan kimse kurban kesmekle yükümlü değildir. Ancak yolcu hükmünde bulunan kimsenin tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesine bir engel de yoktur. Dinen kurban olarak kesilmesi kabul edilmiş hayvan türleri, topluca “en‘âm” adıyla anılan ehlî hayvanlar yani koyun, keçi, sığır, manda ve devedir. Dolayısıyla ancak bu hayvanlar veya türdeşleri kurban olarak kesilebilir. Koyun ve keçi cinsinden hayvanlar bir yaşını doldurduktan sonra kurban edilebilir. Hanefîler ve Hanbelîler dâhil fakihlerin çoğunluğuna göre, koyun semizlik ve gösteriş olarak bir yaşındakilere denk olması halinde altı ayını tamamladıktan sonra da kurban olarak kesilebilir. Sığır ve manda cinsinden hayvanlar iki yaşını, deve ise beş yaşını doldurduktan sonra kurban edilebilir. Kesilecek hayvanın gözle görülür bir noksanının bulunmaması gerekir. Kurban edilecek hayvanın sağlıklı, organlarının tamam ve besili olması, hem ibadetin gaye ve mahiyetine hem de sağlık kurallarına uygun düşer. Kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bazı organları eksik, meselâ bir veya iki gözü kör, kulakları ve boynuzları kökünden kesilmiş, dili kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökülmüş, kuyruğu ve memesi kesik hayvanlar kurban olmaz. Ancak hayvanın doğuştan boynuzsuz, şaşı, topal ve dengesiz, biraz hasta, bir kulağı delinmiş veya yırtılmış olmasında kurban açısından bir sakınca yoktur. Koyunun, daha semiz ve lezzetli olması için doğduğunda kuyruğunun kısmen veya tamamen kesilmesi kusur sayılmaz. Kurbanlık hayvanın kesenin mülkiyeti altında olması veya kesenin böyle bir tasarrufa yetkisinin bulunması gerekir. Hayvanın vadeli olarak satın alınması veya hibe yoluyla edinilmesi önemli değildir. Koyun ve keçi sadece bir kişi için, deve, sığır ve manda ise yedi kişiyi aşmamak üzere ortaklaşa kurban olarak kesilebilir. Kurbanın sahih olabilmesi için belirlenmiş vakit içinde kesilmesi gerekir. Kurban, kurban bayramının “eyyâm-ı nahr” denilen ilk üç günü yani zilhicce ayının on, on bir ve on ikinci günleri, bayram namazının kılınmasından üçüncü günün akşamına kadarki süre zarfında kesilebilir. Kurbanın ibadet niyetiyle kesilmesi şarttır. Esasen kurbanı diğer hayvan kesimlerinden ayıran da budur. İbadet amaçlı olsun veya olmasın eti yenen hayvanların kesiminde aranan kurallar ana hatlarıyla aynıdır. Hayvan, kesim yerine incitilmeden götürülür, kesilecek zaman kıbleye karşı ve sol tarafı üzerine yatırılır. Elinden geldiği takdirde her mükellefin kurbanını kendisinin kesmesi menduptur, değilse bir başkasına vekâlet verip kestirir. Kurbanı kesecek kimsenin müslüman olması gerekir; erkek, kadın, yetişkin, çocuk fark etmez.. Kurban sahibinin kesim esnasında orada hazır bulunması müstehaptır. Hayvan yere yatırılırken, “Yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah’a, O’nun birliğine inanarak çevirdim. Ben müşriklerden değilim” (el-En‘âm 6/79); “Benim namazım, ibadetim (kurbanım), hayatım ve ölümüm hep âlemlerin rabbi olan Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Allah’a teslim olanların ilkiyim” (el-En‘âm 6/162-163) mealindeki ayetleri okur ve kabulü için Allah’a dua eder. Daha sonra da tekbir ve tehlil getirir. Kurbanı kesen kimse hayvana eziyet vermemeye dikkat etmeli, bıçağı hayvana göstermemeli ve keskin bıçak kullanmalıdır. Sağ eliyle tuttuğu bıçakla hayvanı keserken “Bismillâhi Allahüekber” der. Kurbanı vekilin kesmesi halinde kurban sahibi de besmeleye iştirak eder. Kurban kesen kimse kesim esnasında Allah’ın adını anmayı (besmele) sehven terk ederse bir şey gerekmez; kasten terk ederse Hanefî mezhebine göre bu hayvanın eti yenmez. Hayvan kesilirken yemek ve nefes borusunun ve ön iki atar damarının kesilmesi, kanı vücuttan tamamen akıtılıp ölüm hadisesi gerçekleştikten sonra başını gövdeden ayrılması ve derisini yüzme işlemlerine başlanılması gerekir. Kesim işlemi tamamlandıktan sonra çevre temizliğinin iyice yapılması, hayvanın artan parçalarının toprağa derince gömülmesi, mümkün olduğu ölçüde dışarıda hiçbir parçasının bırakılmaması gerekir. Bu husus, kurbanlık hayvana ve kurban ibadetine karşı gösterilecek saygının bir gereği olduğu gibi özellikle büyük şehirlerde ve kalabalık yerleşim birimlerinde sağlık kuralları, çevre temizliği ve insan haklarını gözetme açısından da son derece önemlidir.
VEKÂLETLE KURBAN
Tevhit, takva ve teslimiyetin sembolü olan kurban ibadeti, âlemlerin Rabbine kul olmanın, O’na yaklaşmanın, O’nun emirlerine itaatin en açık göstergesidir. Esasen kurban ibadeti, Allah’a duyduğumuz muhabbetin diğer bütün sevgilerin üstünde olduğunun bir ifadesidir. Dünya hayatında bizlere ne bahşedilmişse, neyimiz varsa hepsini Allah yolunda feda edebileceğimizin bir alametidir. Kurban, Allah’ın bizlere bahşettiği nimetlere karşı şükür bilincini, yaratılanlara karşı da karşılık beklemeden yardımda bulunma erdemini pekiştirirken bu önemli ibadeti de yaparak Cenab-ı Hakk’a çok önemli bir kulluk vazifemizi de yerine getirmiş olmamızın bir tezahürüdür. Maddi unsurların ötesinde niyeti, samimiyeti, bağlılığı, fedakârlığı ve nihayetinde takvayı ortaya koymaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV herhangi bir ayrım gözetmeden dünyanın ihtiyaç duyulan her yerinde iyilik faaliyetlerinde bulunmaktadır. Müslüman azınlıklara, yoksullara, kimsesizlere, yetimlere, savaş ve işgal dolayısıyla mağdur olan, afetlere maruz kalan ihtiyaç sahiplerine milletin merhamet elini uzatmaya devam etmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığının, TDV ile beraber yaptığı en önemli hizmetlerden birinin de “Vekâletle Kurban Kesim Organizasyonu” olduğu bilinen bir gerçektir.
Kurban ibadetinin hem dini hem de sosyal boyutu olduğu göz ardı edilmeden bu doğrultuda vatandaşların ibadetlerini en güzel şekilde yerine getirilmesini sağlamak amaçlanmaktadır. 2023 yılında TDV’ ye emanet edilen 745 bin 535 hisse kurbanın yurt içinde 79 il, yurt dışındaysa ise 47 ülke 280 bölgede bizzat gönüllü ve görevlilerin nezaretinde kesilerek 34 milyon 667 bin 378 kişiye ulaştırılmıştır. Türkiye Diyanet Vakfı, 31 yıllık süreçte hayırseverlerimizin vekâlet verdiği toplam 4 Milyon 662 bin 258 hisse kurban kesilerek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV, 2024 yılı vekâletle kurban kesim bedelini yurt içinde 11.750 TL, yurt dışında ise 4.750 TL olarak belirlenmiştir.
Vatandaşların, il ve ilçe müftülükleri, TDV şubeleri, din görevlileri, tüm PTT şubeleri ve bankalar aracılığıyla TDV kurban programına katılabilecekleri gibi www.tdv.org ve bagis.tdv.org adreslerinden de bağış yapabileceklerdir. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız da Din Hizmetleri Müşavirlikleri, Ataşelikleri, Koordinatörlükler ve bu ülkelerdeki cami dernekleri ile din görevlileri vasıtasıyla kurban vekaletlerini güvenle emanet edebilmektedir. Günümüzde başta Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bölgeler olmak üzere dünyanın birçok yerinde savunmasız insanların, savaşların, işgallerin, şiddet olaylarının ve yoksulluğun girdabında hayata tutunma mücadelesi verdiği göz önünde bulundurularak, bu sebeple iyiliği emreden bir dinin mensupları olarak bizler birlik ve beraberlik içinde daha fazla gayret göstermemiz, dayanışma ve yardımlaşma sistemimizi daha da güçlendirerek daha fazla ihtiyaç sahibine ulaşmamız gerekmektedir.
Bu vesile ile Merzifon İlçe Müftülüğü olarak tüm hemşehrilerimize sağlık, afiyet ve huzur dolu bir Kurban Bayramı dileriz” ifadelerini kullandı.

KAYNAK: Nurettin Değirmenci
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *