Zamandan ve mekândan münezzeh olan Rabbimiz zamana ve mekâna mahkûm biz insanlardan kendisine ve yegâne ilah oluşuna en üst seviyede bir inançla iman etmelerini ister. Bu seviye, gözle görme gibi, elle tutma gibi elde edilen kesin bir bilgiyle eş değerdedir. Bu nedenle Muhammed Suresi 19. ayette şöyle buyurur: “Bil ki, Allah'tan başka ilahı yoktur...”
İnsanlar inanma duygusuna fıtraten sahiptir ve ilk insandan itibaren bu inanç çeşitli şekillerde ortaya çıkmıştır. İnsanların doğru ve sağlam inançla Allahın istediği gibi bir imana sahip olmalarına onun gönderdiği peygamberler rehberlikleriyle yardımcı olmuşlardır. İmanın tarifi de bu çerçeve etrafında şekillenilmiştir. İman; Allah'tan alıp din adına tebliğ ettiği kesinlik kazanan hususlarda peygamberleri tasdik etmek ve onlara inanmak demektir. (bkz, Tdv İslam Ans.)
Allah, neye nasıl iman edileceğini de insana öğretir. “Ey iman edenler! Allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr eden kimse iyice sapıtmıştır.” (Nisa: 136)
Bu çağrıya kulak verip iman edenler bununla bırakılmazlar. “İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?” (Ankebut: 2) Çünkü ölüm ve hayat eksenindeki insan imtihan için yaratılmıştır. “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk. 2)
Tabiidir ki iman denilen inanç hali belli bir seviyeye ulaşmadan kabul görmez. “Bedevîler "İman ettik" dediler. De ki: "İman etmediniz. (Öyle ise, "iman ettik" demeyin.) "Fakat boyun eğdik" deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (Hucurat: 14)
Yüzeysel olarak müslümanlığı kabul eden bazı göçebe kabileler, “Biz de iman ettik!” dediler. Ey Muhammed! Onlara de ki: “Hayır; siz henüz tam olarak inanmış değilsiniz! Bu yüzden “İman ettik!” demeyin, fakat “Biz müslüman olmaya karar verdik ve bize tebliğ edilecek İslâmî hükümlere prensip olarak boyun eğdik!” deyin. Çünkü Kur'an'ın ortaya koyduğu iman ilkeleri, henüz kalbinize yerleşmiş değildir. Bununla birlikte, eğer bundan böyle Allah'a ve Elçisine itaat ederek iman iddianızda samimi olduğunuzu gösterirseniz, elbette Rabbiniz, yaptığınız hiçbir güzel davranışı karşılıksız bırakmayacaktır. Unutmayın; Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. (bkz: Mahmut Kısa Meali, ilgili ayetin izahı)
Allah'a, gönderdiği elçilere, meleklere, indirdiği kitaplara ve öldükten sonra dirilmeye yani ahiret gününe iman eden kişiye mümin, bunu amel ve davranışlarıyla ortaya koyana ise müslüman denir. İman konunun iç boyutunu, müslümanlık da dışa yansıyan yönünü ifade eder.
İman sahibi bir kimsenin imanı üç aşamada kendisini belli eder:
1- Yukarıda da tarifi yapılan iman kavramından hareketle; zamandan ve mekândan münezzeh, maddesel ve cisimsel özelliklerden uzak, insanlara özgü her türlü sıfat ve noksanlıktan uzak olan, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan mutlak varlık olan Allah'ın; yarattığı, zamana ve mekâna bağlı kıldığı, maddesel ve cisimsel özelliklerle çevrili tuttuğu kulu insan tarafından bilinmesi, kavranması, varlığı ve yegâne ilah oluşu konusunda şüphe götürmeyecek şekilde sadakat ve teslimiyet içeren bir inançla inanılmasıdır.
“Bil ki, Allah'tan başka ilahı yoktur...” (Muhammed: 19)
“İman edenler ancak, Allah'a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihat edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir.” (Hucurat: 15)
2- Böylesi sadakat ve teslimiyet içeren imana sahip kimsenin yaratıcısına her durum ve şartta güvenmesi gerekir ki mümin aynı zamanda güvenen demektir.
“İnkârcılara ve ikiyüzlülere kulak asma, onların sana verdikleri eziyete aldırma. Allah'a dayan ve güven, güvenmek için Allah yeter.” (Ahzab: 48)
“İşimiz itaat” diyorlar, yanından ayrılınca da içlerinden bir grup, içinden, senin söylediğinin tersini kuruyor, Allah da onların içlerinden kurduklarını kaydediyor. Sen de bunlardan yüz çevir ve Allah'a güven, (güvenilecek) vekil olarak Allah yeter.” (Nisa: 819
“O zaman sizden iki bölük, Allah onların velisi olduğu halde bozulup çekilmeye yüz tutmuştu; müminler yalnız Allah'a güvensinler.” (Al-i İmran: 122)
“Peygamberleri onlara şöyle dediler: “Doğrusu biz de sizin gibi sadece insanız; fakat Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemiz mümkün değildir. Müminler ancak Allah'a dayansınlar.” (İbrahim: 11)
3- İman insanı olgunlaştırır ve onu istenen kişiliğe, kâmil manada şahsiyete erdirir. Bu da söz, fiil ve davranışlarına yansır. Güvenilir bir kişidir artık mümin. Hem Allah'ın güvenini kazanmıştır hem de insanların. Bu konuda Peygamber Efendimiz (sav) mümini/ müslümanı şöyle tarif eder: “Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu (zarar görmediği) kimsedir. Mümin de halkın canları ve malları konusunda kendisinden emin olduğu kimsedir.” (Tirmizî, İman, 12)
Bu seviyede bir imana sahip olan insanlardan Allah razı, onlar da Allahtan razıdır. “İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara gelince, halkın en hayırlısı da onlardır. Onların rableri katındaki ödülleri, altından ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte bu, rabbini sayıp O'ndan korkanlar içindir.” (Beyyine. 7-8)
“(Allah şöyle der:) "Ey ayetlerimize inanan ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de. Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz." (Zuhruf: 68-70)
“…İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah'ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (Mücadele: 22)
Allah'ın razı olduğu ve Allahtan razı olan kullar olmamız duasıyla…
En emin olan Rabbime emanet olunuz.