Taptaze ürünleriyle müşterilerine kaliteli hizmet sunmaya devam eden Lasera Pastane & Cafe Sahipleri İlhami Akgül ve Nihal Akgül ile işletmeleri hakkında söyleşi gerçekleştirdik.
Gıda sektöründe her aileye, her bütçeye hitap eden bir firma olduklarını söyleyen İlhami Akgül, “Samsun doğumluyum. Aslen Kavak’lıyım. Yaklaşık 2005 yılından beri işletmecilik yapıyoruz. Bu süre zarfından sonra 2012 yılında Merzifon’a geldik. Yaklaşık 9 yıldır da Merzifon’da ticaretimize devam ediyoruz. Lasera Pastanesi burada kurulan bir işletmedir. Daha önce Samsun’daki işletmemizin ismi Lasera değildi. Burada böyle bir isim ile yola çıktık. Merzifon son 5 yıldır değişen bir yer daha öncesinde ismin yabancı olmasından dolayı tepkiler aldık. Ama insanlar isimlerin yabancı olmasını artık benimsedi. İlk geldiğimiz zamanlar bana göre ticari anlamda doğru bir isim değildi. Şu anda ise doğru bir isim olduğuna inanıyoruz. Gençlerimiz çok yenilikçi. Pastane üzerine ağırlık vermekteyiz. Daha sonra kafe bölümünü de faaliyete geçirdik. Küçük çaplı söz, nişan, eğlence düzenlemeleri yapıyoruz. İşletmemiz yaklaşık 250-300 metrekare alana kuruludur. Ön bahçe, arka bahçe ve üst katı bulunan bir mekândır. Geniş ve ferahtır. İmalat ekibimiz var. Ben 96’da beri bu işi yapıyorum. Kendim de ustayım, eşimde benimle beraber usta oldu. Dışarıya paket servisimiz var. 365 gün açığız. Sabah 7 ile yaz aylarında akşam saat 12’e kadar açığız. Kış aylarında ise en erken 11 ‘de kapatıyoruz.”dedi.
Müşterilerini sunmuş olduğu hizmet ve ürün çeşitleri hakkında bilgi aldığımız Akgül, “Yaş pastalarımız, kurabiye çeşitlerimiz, sütlü tatlılarımız var. Çeşitlerimiz dönem dönem değişiyor. Ama şu anda sirkülasyon ve maliyetlerden dolayı sabit tutmaya çalışıyoruz. Ekler tatlımızda Merzifon’da iddialıyız. En çok tercih edilen yeriz. Sağ olsun Merzifon halkı ekler atlımızı beğeniyor. Çikolatalı, muzlu-çikolatalı, böğürtlenli, frambuazlı, kestaneli, karamel-muz-çikolatalı ve meyveli pasta çeşitlerimiz var. En çok meyveli yaş pastalarımız tercih ediliyor ve beğeniliyor. Tropikal meyve kullandığımız için yazın meyveli pastalarımızın satışını ikiye katlıyoruz. Vişneli yaş pasta burada pek tercih edilmiyor. Ama müşteri istekli ekliyoruz. Un kurabiyesi, Türkiye genelinin başında gelen bir çeşittir. Çikolatalı, tuzlu, acı bademi, elmalı ve Merzifon deyimiyle babaannekurabiyelerimiz var. İzmir bombası da yapıyoruz. Baklava, şekerpare, fındıkpare, Kıbrıs tatlısı var. Ramazan ayında tatlı çeşitlerimizde artış oluyor.”dedi.
Özel günler için şeker hamurlu pasta yapımı ve süslemelerini de yaptıklarını dile getiren Nihal Akgül, “Yanı sıra şeker hamurlu pastalarımız var. Nişan ve düğün pastalarımız var. Pastalarımızın üzerine figürler, çiçekler, hamur kaplamaları yapıyoruz. Üzeri meyveli olan harf, rakamların kremalarını ve dış süslemelerini yapıyoruz. Hepsi İnstagram sayfamızda mevcut. Ve ayrıca internet üzerinden beğendiğiniz bir pastayı yapabilecek kabiliyete ve yeteneğe sahibiz. Müşterimizi maddi ve manevi yormadan imkânlarımızı sunuyoruz. Bir nişan pastası yaptırmak istediğinizde 200 TL’den başlıyor yukarıya göre değişir. Modellerine göre fiyatlarında değişmeler oluyor. Şeker hamurlu grubu teknoloji gibi düşünün. En düşük fiyatta en yüksek fiyatta modeline göre değişiklik gösterebiliyor.”şeklinde konuştu.
Öğrenci ve aileye yönelik oldukları için fiyatları uygun tutmaya çalıştıklarının altını çizen İlhami Akgül,” Yaş pasta ve ekler standımızda daha fazla sirkülasyona uğrayan ürünlerdir. Özellikle ekler fiyat uygunluğundan dolayı çok satılıyor. Bir öğrenci geldiği zaman cebinde 2,5 lira varda iki tane ekler alıp gidebiliyor. En azından nefsini köreltebiliyor. Yaş pastada en dip fiyat 40 TL’den başlıyor. Günümüz şartlarında ise herkesin cebinde 40 TL’si olmuyor. Ama %99 cebinde 2,5 TL’si oluyor. O yüzden satışta ekleri birinci sıraya koyabiliriz. Öğrencilerin ceplerinde parası olsa da olmasa da hizmetimiz vardır. Biz daha çok öğrenci ve aileye yönelik olduğumuz için fiyatları uygun tuttuk. Bitki çaylarımız, kahve çeşitlerimiz hep uygun fiyatlıdır. Durumu çok yüksek olmayan öğrenci ve aileler burada uygun fiyata istedikleri ürünü yiyip içebilsinler ve mutlu bir şekilde ayrılsınlar istiyoruz. Elimizden geldiğince işletmemizi nezih ve güzel yapmaya çalıştık. Ayrıca öğrenciler tarafından olsun Merzifon halkı tarafından olsun sevildiğimizi düşünüyoruz.”dedi.
İnsanların sağlığını düşünerek üretim yaptıklarını belirten Akgül, “Yaş pastalarının maksimum ömrü iki gündür. Aslında bu dört gününe çıkıyor ama biz iki gün olarak düşünüyoruz. Sebebi ise, örneğin çocukla birlikte üç kişilik bir aile pastasını aldı eve götürdü. Pastanın yarısını o akşam anca tüketebilir. Birinci gün bitti. İkinci günde gezmeye gittiler evde değiller pasta dolapta kaldı. İkinci gün de geçti. Üçüncü gün eve geldiklerinde dolaptaki pastayı çıkarıp yemek istediler. Müşterinin kendi dolabı sağlıklı değilse sütten yapılan bir ürün bozulacaktır. Normalde dört gün ama iki günü geçtikten sonra biz reyonumuzdan kaldırıyoruz. Çünkü müşterinin ürünü o gün tüketmeyeceği varsayımları ile üretim yaparız. Üretimde sıkıntı yok ama her yönüyle düşünmek zorundasınız. Hem ürün yelpazesini sirkülasyonu olan ürünlerde tercih yapıyoruz. Hem de insanların sağlını düşünerek üretim yapıyoruz. Gıda zehirlenmelerine dikkat etmemiz gerekiyor.”dedi.
Ana işlerinin pastane olduğunu belirten İlhami Akgül, “Ben hep şunu söylerim; bir işi yapıyorsan ya tam yapman lazım ya da hiç yapamaman lazım. Eğer kahvaltı vereceksek onun için ayrı bir ekip kurmamız gerekiyor. Finans anlamında bir maliyet gerekiyor. Ama bu maliyeti çıkaramadığınız zaman bu işi yapmanızın bir esprisi kalmıyor. Örneğin büyük şehirde 10 TL olan kahvaltıyı siz burada 20 TL’ye satmanız gerekiyor. 20 TL’ye verdiğiniz kahvaltı ise insanları mutlu etmez. Bazı işlerde sirkülasyon iyi olmalı ve makul fiyatlarda tutmak gerekiyor. İki kişi bir kahvaltı yaptığında 80 TL vermemelidir. Büyük şehirlerde deniz manzarasında insanlar 50 TL’ye aynı kahvaltı yapabiliyor. Küçük şehirlerde fiyat yüksekliğinin sebebi sirkülasyonun az olmasından kaynaklıdır. Nüfusu da az olan bir şehirlerde sirkülasyon çok fazla olmuyor. Sirkülasyon az olduğu zaman sattığı günlük 10 tabak kahvaltı da en az üç tane personelinin maaşını çıkartmak, giderlerin maliyetini çıkartmak zorundadır. Bu da ister istemez müşterinin sırtına yansıyor. Bizim sadece işimiz kahvaltı olmayacağı için de bizi kişi kahvaltıya ödediği ücret ile değerlendirip ana işimiz olan pastane bölümümüzü etkiler. Müşteri bize kahvaltıdan kızar, pastasını da almaz. Biz biraz daha geniş düşünmemiz gerekiyor. Ya da burada oturur çaydan bize kızar, pastayı da almaz. Bizde kafeciliği ek iş gibi düşünün. Ana işimiz pastane kısmıdır. Yetişmemiz pastacılık üzerine, biz pastacıyız. Dükkânımızın pozisyonu, şartlar hem pastane hem kafeci yaptı. Kafeciliği biz dört dörtlük profesyonel anlamda da yapıyoruz demiyoruz. Dükkânımızın durumu müsait kahvaltıda verebiliriz farklı ürünlere de girebiliriz. Ama ek işlerimizde başarılı olamadığımız zaman bizim ana işimizi etkiliyor. O yüzden çok fazla dallara ayrılmayı tercih etmiyoruz.”dedi.
Merzifon şartlarına göre hareket ettiklerini söyleyen Akgül, “Gelecek planlarımız sadece bizim düşüncemiz ile olmuyor. İnsanların alım gücü de bunu etkiliyor. Yoksa pastacılık sektöründe ürün yelpazesi çok geniştir. Her gün farklı farklı ürünler çıkıyor. Bizim bile artık ufkumuz yetmiyor. Çünkü binlerce, yüz binlerce usta var her biri farklı ürünler çıkartıyor. Biz de bunları yakalamaya çalışıyoruz. Artık sosyal medya var oradan da bakıp ürünler çıkartırız ama ürünleri pazarlamak önemlidir. Onun müşterisini bulmak da önemlidir. Örneğin bir vişneli pasta yapıp reyona koyuyorsunuz. Müşteri görseli hoşuna gidiyor ve alıyor. Ama eve gidip yediği zaman bu pasta ekşi diyor ama o vişneli bir pasta ekşi değil sizin damak tadınıza uygun olmuyor. Gıda sektörü insanların bütün duyu organlarına hitap eden bir sektördür. Sadece kendinize göre kaliteli ürün üretmiş olabilirsiniz ama sokaktaki insan onu beğenmediği zaman yaptığınız ürünün çok önemi kalmıyor. İsterseniz heykel yapın alıcısı beğenmediği zaman önemi kalmıyor. Bu bütün işlerde böyledir. Aslında önemli ama onun değerini bilen insanlara pazarlamanız lazım. Burası küçük bir şehir her kesimden insan çok yok. O yüzden biz Merzifon’un şartlarına göre hareket etmeye çalışıyoruz.”dedi.
Konuşmasının sonunda pandemi sürecinden söz eden İlhami Akgül, “Pandemi süreci dürüst olmak gerekirse bizi çok etkilemedi. Ama kafeci arkadaşlarımızı çok etkiledi. Biz de hem üretim olduğu için sadece kafe kısmını kapattık. O da satışlarımızda %20 etkilenme oldu ama insanların kafası kopmuşken, bizim parmağımız kanarken çok etkilendik dememiz çok hoş olmaz. Normal işimizin %80’nini yapmaya devam ettik.”ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: