Kadınların daha uzun yaşamasında biyolojik farklılıklar büyük rol oynuyor. Araştırmalara göre kadınların bağışıklık sistemleri erkeklere kıyasla daha güçlü çalışıyor. Östrojen hormonu, kadınların vücudunu birçok hastalığa karşı daha dirençli hale getiriyor. Ayrıca kadınların hücre yapılarında DNA onarım mekanizmalarının daha etkin olması, yaşlanma sürecini yavaşlatan önemli bir etken olarak gösteriliyor.
Erkeklerin yaşam süresini kısaltan en önemli nedenlerden biri ise kalp ve damar hastalıkları. Erkeklerde testosteron hormonunun etkisiyle damar tıkanıklığı ve kalp krizi riski kadınlara oranla daha yüksek. Kadınlar ise özellikle menopoz öncesi dönemde kalp-damar hastalıklarına karşı östrojenin koruyucu etkisinden yararlanıyor. Bu durum, yaşam süresinde gözlemlenen farkın önemli bir nedeni olarak öne çıkıyor.
Davranışsal faktörler de yaşam süresi farkında belirleyici. Erkekler, riskli davranışlara daha fazla eğilim gösteriyor. Sigara ve alkol tüketimi, trafik kazaları ve tehlikeli işlerde çalışma oranı erkeklerde daha yüksek. Kadınlar ise genellikle daha sağlıklı yaşam alışkanlıkları benimseyerek, beslenme ve düzenli kontroller konusunda daha özenli davranıyor.
Psikolojik açıdan bakıldığında kadınların sosyal bağlarının daha güçlü olduğu da dikkat çekiyor. Yapılan çalışmalar, sosyal ilişkilerin ve duygusal paylaşımın uzun yaşamla doğrudan bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor. Kadınların aile ve arkadaş çevresine olan bağlılıkları, stresle daha sağlıklı başa çıkmalarına yardımcı oluyor.
Tüm bu biyolojik, davranışsal ve sosyal nedenler birleştiğinde kadınların erkeklerden daha uzun yaşaması şaşırtıcı bir sonuç olmaktan çıkıyor. Ancak uzmanlar, erkeklerin de sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve sigara-alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durarak bu farkı azaltabileceğini belirtiyor.