Türk Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Kamil Terzi, Türk Dünyasında, Sosyal Hayat ve Çalışma Hayatında Kadın panelinin sonuç bildirgesini kamuoyuyla paylaştı.
Türk Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Kamil Terzi, düzenlenen panel sonunda aşağıdaki sonuç bildirgesinin kaleme alındığını açıkladı:
Küreselleşme olgusunun pek çok sorunu da beraberinde getirdiği bilinmektedir. Bu çerçevede millî kültürlerin de bu etkinin dışında kalmadığı açıktır. Sibirya’dan Avrupa’ya, Afrika’nın Kuzeyinden Güney Türkistan’a kadar oldukça geniş bir coğrafî alana yayılmış olan Türk kültür sahası da çeşitli boyutlarıyla birlikte aynı olumsuzluklarla karşı karşıyadır. Türk kadının layık olduğu yere kavuşabilmesinde Türk kültürünü ana dinamiklerinden yola çıkarak geçmişimizden bu güne güçlü ve aktif Türk kadını imgesinin mevcut ve gelecek nesillere aktarılabilmesi konusunda Türk Devletleri Teşkilatı, UAESEB, UNESCO başta olmak üzere, ilgili ve etkili uluslararası kuruluşlar nezdinde gerekli girişimleri yapmalıdır.
Kadim bir geçmişe, köklü bir mirasa dayanan Türk kültürünün ve medeniyet değerlerinin, bütün unsurlarıyla korunmasının en temel yolu Türk kızlarının, Türk kadınlarının ve annelerinin layık olduğu itibarı kazanması ile gerçekleşebilecektir. Bu bağlamda, Türk Kültür Coğrafyasının her bölgesinde özellikle de Bağımsız Türk Devletlerinde, toplumsal bilincin uyandırılması ve gereken hassasiyet resmî düzeyde ve bütün zeminlerde gösterilmelidir.
Azerbaycan’ın kırk dört günlük vatan muharebesi ile elde ettiği Karabağ Zaferi Türk dünyasının ortak gururudur. Karabağ’da kanlı Ermeni işgali, büyük tahribatlar yaratmış ve masum Azerbaycanlı sivillere yönelik katliamlar ile tarihin kara lekeleri arasına girmiştir. Ermenistan’ın saldırılarına karşılık veren Kahraman Azerbaycan ordusunun yiğit mücadelesi ile Karabağ topraklarının önemli bir kısmı Ermeni işgal ve zulmünden kurtarılmıştır. Gerek işgal sürecinde gerek mücadele sırasında Ermenilerin bu bölgede yaptıkları tahribat ve düşmanca faaliyetler sürecinde mağdur olan kadın ve çocukların uğradığı katliam ve ermeni zulmü için uluslararası kamuoyu göreve davet edilmelidir. Ermenilerden suçluların cezalandırılması ve “işgal tazminatı” istenmeli bütün bu süreç dikkatle takip edilmelidir.
Doğu Türkistan’da yaşanan insan hakları ihlalleri, Türk kadınlarının gördüğü zulüm ve aile yapısına kast eden uygulamalar Türk dünyasının ve insanlığın ortak yarası halini almıştır. Ekonomik ve siyasi gücüne rağmen, Çin devletine karşı gerekli çağrılar ve diplomatik uyarılar yapılmalı, uluslararası kuruluşlar nezdinde ortak bir tavır alınmalıdır. Türk Dünyası’nın yerel ve küresel sorunları yanında ayrıca Kadın hakları ihlallerine yönelik kurulacak denetleme organı vasıtasıyla; bütün Türk bölgelerinde titizlikle takip edilmeli gündem/kamuoyu oluşturulmalıdır.
İnsan hakları ihlâllerine ve kültürel baskılara maruz kalan soydaşlarımız arasında kadınlar daha fazla mağdur olmaktadır. Özellikle Doğu Türkistan, Ahıska, Kırım, Karabağ, Irak ve Suriye başta olmak üzere Dünya’nın her bölgesinde kadınlarımız başta olmak üzere soydaşlarımızın yaşadığı drama kayıtsız kalınmamalıdır. Temel insan hakları ihlâlleri karşısında, uluslararası hukukun imkân tanıdığı bütün siyasî girişimler, eksiksiz olarak yerine getirilmeli; bu hususlar, uluslararası yargı organlarına taşınmalıdır. Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti Devleti başta olmak üzere bütün Türk Cumhuriyetleri, gereken teknik desteği sağlamalıdır.
Rusya’nın Ukrayna’daki işgali, Kırım’ın yasa dışı ilhakı kadın ve çocuklar başta olmak üzere bütün soydaşlarımız açısından önemli insan hakları ihlallerini ortaya çıkartmıştır. Kırım Türklerinin ana yurtlarında yaşamalarına imkân verilmemesi ve bu coğrafyada Türk nüfusunun azaltılması bölgesel bir sorun olarak ortada durmaktadır. Ukrayna’da yaşan Kırım Tatarları ve diğer Türk topluluklarının maruz kaldıkları baskılar dünya gündeminde tutulmalıdır.
Ahıska Türklerinin ana vatanları olan Gürcistan’a dönüşleri başta olmak üzere, dağınık olarak yaşadıkları ülkelerdeki vatandaşlık problemleri hususunda Türk devletlerinin ortak bir karar ve tavır içerisinde olması, 78 yıldır devam eden bu insanlık ayıbının giderilmesinde tarihi bir öneme sahip