Kentimizin geleceği, tüm toplumsal kesimlerin eşit söz hakkına sahip olduğu şeffaf, katılımcı ve hesap verebilir bir yerel yönetim anlayışıyla şekillenmesi gerektiğini belirten Mustafa Şenol, “5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca kurulan kent konseyleri, yerel yönetimlerin şeffaflığı, katılımcılığı ve hesap verebilirliği için vazgeçilmez birer danışma ve denetim organıdır” dedi.
Mevcut sistemde, Belediye Başkanı’nın aynı zamanda Kent Konseyi Başkanı olmasının, bu ilkeyi fiilen ortadan kaldırdığını, demokrasi yerine tek yönlü karar mekanizması kurduğunu da söyleyen Mustafa Şenol, “Kent Konseyleri, yurttaşın ve sivil toplumun karar süreçlerine doğrudan katılımı için vardır. Bir kişi hem yönetici hem de denetleyici konumdaysa, bu sistem sağlıklı çalışmaz. Belediyeyi denetlemesi gereken yapı, belediye başkanı tarafından yönetiliyorsa, bu durum denetim değil, vitrin olur.
Bu uygulama Belediye Kanunu’na dayanıyor olabilir, fakat demokratik meşruiyet taşımamaktadır. Çağdaş yerel yönetim anlayışıyla bağdaşmaz. Yasal ama Gayrimeşrudur.
Bugün bu tabloyu sadece belediye yönetimi değil, suskun kalanlar da inşa etmektedir.
Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, sendikalar, siyasi partilerin çoğu bu antidemokratik uygulamaya neden sessizdir?
Demokrasi yalnızca seçimlerde mi hatırlanacaktır?
Sessizlik, tarafsızlık değildir. Sessizlik, ortaklıktır” dedi.
Kent Konseyi Başkanı’nın siyaset dışı sivil aktörlerin mutabakatlarıyla belirlenmesini de öneren Şenol yaptığı açıklamanın devamında; “Kent Konseyi Başkanı, siyaset dışı sivil aktörlerin mutabakatıyla belirlenmelidir.
Tüm toplantılar kamuya açık, kararlar dijital ortamda izlenebilir olmalıdır.
Konseyin kararları, belediye yönetimleri için sadece temenni değil, yol gösterici ve yönlendirici olmalıdır” dedi.
Şenol, açıklamasının devamında; “Çağrımızdır: Bu mesele bir siyasi parti meselesi değil, yerel demokrasinin onur meselesidir.
Sayın Belediye Başkanı, Kent Konseyi Başkanlığı görevinden derhal istifa etmelidir.
Bu istifa; zayıflık değil, demokrasiye ve halk iradesine duyulan saygının göstergesi olacaktır. Çünkü kent konseyleri; Belediye Başkanlarının şahsi PR mecrası değil, halkın söz hakkıdır.
Bugün susan partiler, yarın halkın iradesine gözlerini kapatmış olacaklardır.
Bugün konuşmayan STK’lar, yarın toplumun vicdanında yer alamayacaklardır.
Herkesi parti farkı gözetmeksizin bu çarpıklığı düzeltme konusunda sorumluluk almaya davet ediyoruz.
Sadece Merzifon için değil, yerel demokrasinin geleceği için.
Unutmayalım: “Ben” değil, “Biz” diyen bir gelecek, sustukça değil, konuştukça kurulacaktır. Kent Konseyleri susarsa, kent de susar ve susturulmuş bir kentin geleceği olamaz. Yerel demokrasi için şimdi konuşmazsak, yarın susacak bir şehirde uyanırız. Hep birlikte ses verelim, çünkü bu şehir sadece bugünün değil, çocuklarımızın kentidir” ifadelerine yer verdi.