reklam
reklam
38,7848 %-0.05
43,4169 %-0.19
3.959,27 % -2,33
103.068,18 %-1.201
AMASYA
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Amasya
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

PİRİ BABA

Haberleri

Piri Baba’nın hayatı hakkındaki bilgiler, Hoca İbrâhim adlı bir kişi tarafından yazılan Menâkıb-ı Pîrî Baba adlı eserle Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’sine dayanmaktadır. Pîrî Baba Zâviyesi’ni kendisi yaptırmıştır. Bu eserin Yavuz Sultan Selim döneminde kaleme alındığı anlaşılmaktadır. 1057 (1647) yılında Merzifon’a uğradığında Pîrî Baba’nın türbesini ziyaret eden ve hakkındaki rivayetleri nakleden Evliya Çelebi, onun Ahmed Yesevî’nin Hacı Bektâş-ı Velî ile birlikte Anadolu’ya gönderdiği dervişlerinden olduğunu ve Orhan Gazdevrinden Fâtih Sultan Mehmed devrine kadar yaşadığını belirtmektedir.

PİRİ BABA TÜRBESİ

Menâkıbnâme’ye göre Pîrî Baba, Merzifon’un Kara Mustafa Paşa’nın da köyü olan Narince köyündendir. Yedi sekiz yaşlarında iken annesi tarafından Merzifon’da bir ayakkabıcı ustasının yanına çırak verilmiştir. Eserde onun çıraklığı esnasında olağan üstü zekaya ve özelliklere sahip olduğundan bahsedilmektedir.

Gerek Menâkıbnâme’nin gerekse Evliya Çelebi’nin değindiği asıl konu Pîrî Baba’nın dönemin Osmanlı padişahıyla olan ilişkisidir. Menâkıbnâme’ye göre sabahtan erkeklere, öğleden sonra kadınlara ayrılan hamamın külhanında yaşayan Pîrî Baba kadınların gelmesi sırasında da hamamda kalmaya devam edince Merzifon ulemâsının tepkisini çekmiş ve padişaha şikâyet edilmiştir. Menâkıbnâme’ye göre Pîrî Baba’nın şikâyet edildiği hükümdar Fâtih Sultan Mehmed’dir. Pîrî Baba’yı cezalandırmak üzere Merzifon’a gelen hükümdara Pîrî Baba İstanbul’u fethedeceği müjdesini vermiştir. Fâtih Sultan Mehmed’in İstanbul’a dönerken Osmancık’ta ziyaretine gittiği Koyun Baba da Pîrî Baba’nın velâyetini tasdik etmiştir. Evliya Çelebi ise Pîrî Baba’nın şikâyet edildiği padişah’ın II. Murad olduğunu yazar. Onun rivayetine göre II. Murad “kâfir, zındık, mülhid ve bî-mezhep cevlâkī ışıkını” ortadan kaldırmak için hiddetle Merzifon’a gider. Ancak Pîrî Baba olağan üstü haller göstererek sultana velî olduğunu ispatlar ve kendisine İzmir’in, Şehzade Mehmed’e de İstanbul’un fethini müjdeler. Müjdesi gerçekleşince padişah tarafından tekkeye 366 köy ile Merzifon şehri vakfedilir (Seyahatnâme, II, 206).

Menâkıbnâme’de Pîrî Baba, kendisini cezalandırmaya gelen padişahın önce gönlünü fethedip daha sonra şehirlerin fethini müjdeleyen bir velî şeklinde anılarak devrin hükümdarından üstün bir konuma getirilmiştir. Bu motif o dönemde yazılan diğer menâkıbnâmelerde, meselâ Vilâyetnâme-i Otman Baba’da da görülmektedir.

Pîrî Baba’nın ölüm tarihi bilinmemektedir. Menâkıbnâme’de vefatından sonra Narinceli hemşerilerinin ona sahip çıkmak istedikleri, Merzifon ulemâsının buna razı olmadığı belirtilir.

Öte yandan Hacı Bektâş-ı Velî’nin gösterdiği rivayet edilen keramet motifleriyle Pîrî Baba’nınkiler arasında benzerlikler göze çarpmaktadır.

El yazması kitapçığa göre on iki imamdan olan Musa Kazım’ın evlatlarındandır ve Tasavvufi eğitimini önce Ahmed Yesevi’den sonra da Lokman Perende’den almıştır. Merzifon halkına sadece İslam’ı yaymamış, aynı zamanda dokumacılığı da öğretmiştir.

PİRİ BABA CAMİİ

Pîrî Baba’nın türbesi Merzifon’un Tekke mahallesindedir. Birkaç defa onarım gördüğü bilinen türbe en son 1977 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.

Türbe hayli bakımlıdır. İki katlı olan türbenin üst katında Piri Baba’nın sandukası bulunmaktadır. Türbe kare planlı olup, moloz taş, tuğla ve horasan harcı kullanılarak inşa edilmiştir. Türbeye bitişik cami bulunmaktadır. Ayrıca ziyaretçilerin kalabileceği odalar vardır. türbenin 15.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Türbede 1906 yılında Nakkaş İbrahim tarafından yapılan kalem işi süslemeler dikkat çekicidir. Türbe 1977 yılında onarım görmüş ve Vakıflar mülkiyetinde olup 1998 yılında Anıt olarak tescillenmiştir.

KAYNAK: BÜLTEN
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *