Merzifon Tarık İnşaat sahibi Sadi Şen, firması ve ilçedeki inşaat sektörü hakkında gazetemize açıklamalarda bulundu.
Kendisinin doğma büyüme Merzifonlu olduğunu ve yaklaşık 25 yıldır da kendi işyerinde esnaflık yaptığını söyleyen Sadi Şen, “Ama öncesinde şehir dışlarında inşaat işleri ve ısıtma sistemleri üzerine çalıştık. Ama inşaata tam anlamıyla dönmemiz 17 yıl oldu” dedi.
İşyerinin faaliyet konusu hakkında da gazetemize bilgiler veren Tarık İnşaat ve Yapı Malzemeleri sahibi Sadi Şen, “İlk çıkışımız Tarık ısı üzerineydi. Çünkü ısıtma sistemleri yapıyorduk. Bundan dolayı firmamızın ismi Tarık ismi olarak yazıldı. Hem taahhüt hem de müteahhitlik işleri yapıyoruz. Resmi kurumlara işler yapıyor idik. Havaalanı inşaatları, yüzme havuzlarından tutun ki bahçe evinden çok katlı binalara her işi yaptık yapıyoruz da” dedi.
İnşaat sektörünün son yıllarda hızlı büyüyen ve inanılmaz derecede tüketime neden olan bir sektör olduğunu da söyleyen Sadi Şen, “Hatta insanların neredeyse bankalara esir olduğu bir sektör diyebilirim. İnsanlar tabii ki ev satın almak istiyor. Ama alırken de kendi öz sermayesi ile değil de genelde hep kredi ile ev almak istiyor. Bu sebepten dolayı da insanlar ister istemez bankalara mahkûm oluyorlar. Aslında bu işin mantığı en azından yarı parasını çıkarırsam geri kalan yarısını da kredi çekebilirsin mantığıdır. Aslında bunun tamamını kendi sermayesi ile almalı ama gücü yetmiyor ise bunun bir kısmını kredi ile halledebilir. Bu arada devletinde TOKİ evleri adı altında yapmış olduğu inşaatlar var. Bunlarda bizi bir şekilde etkiledi. Fakat tabandaki insanın da ev almasına ciddi anlamda destek verdi bu iş. Allah hayırlısını versin. Bu konuda şikâyetimiz yok. Vatandaşımız ev sahibi olması lazım zaten. Fakat sektörü etkiliyor bu bir gerçek. Eskiden inşaat malzemeleri satan toptancılar, malzemeleri bayilerine verirlerdi başka kimseye malzeme vermezlerdi. Şimdi bu olay tamamen kalktı. Müteahhit arkadaşların tamamı gidiyor malzemeleri bizzat toptancısından veya fabrikacısından nakit para vererek cüzi miktarlara alıp geliyor ve buradaki yerel esnafın iş yapma kabiliyetini düşürüyor. Böyle de bir sıkıntı var. Eski iş disiplinleri kalmadı. Bu konuda zorluklar var. Bunun dışında eleman açısından zorluklar var. Eleman yetişmiyor. Alttan gelen bir çırak yetiştirme politikası kalmadı. Devletin bu konuda çıraklık eğitimi gibi okulları var ama çocukların çoğu lise döneminde buralarda yetişiyor. Halbuki ortaokuldan buralara geçip topluma sanatkar olarak kazandırılması gerekiyor. Bütün çocukların okuması gerektiğine inandığımız için bu konuda da bir yanlışlık var. Çocuğun okumada meyilli yoksa bu kapasitesi yok ise bu çocukları bir şekilde sanata yönlendireceğiz. Çıraklık eğitimi elbette ki güzel bir çalışma lakin yetersiz. Biraz daha yaş grubunu aşağıya indirmek gerekiyor. Çünkü ‘ağaç yaşken eğilir’ derler. Lise çağına gelmiş bir çocuğun sanat eğitimi zor olur. Ama ortaokula yani ilköğretimden sonra ki döneme geçtiğinde bu çocuğu eğebilir bir şekle sokabilirsin. Hamur kıvamındadır zaten. Onu yetiştirirsen alanında kalıcı olur. Lise çağındaki bir çocuğun yetişmesi biraz daha zordur. Bu açıdan eleman sıkıntısı var. Bir de her şeyden önce ülkede malzeme kalitesi düştü” dedi.
Pandemi sürecinden sektörlerinin etkilenip etkilenmediği yönündeki sorumuzu da yanıtlayan Sadi Şen, “Pandemi aslında farklı esnafları çok fazla etkiledi. Ama kısmi olarak da hepimizi etkiledi. Esnafın sektörel olarak bazı esnafları inanılmaz etkiledi. Bunun da sebebi şudur. Devlet açılmasına müsaade etmedi. Açılmasına müsaade edilmeyen yerlerde otomatikman kiradır, evinin ihtiyacıdır, elemanın ücretidir elemanını da çıkaramadı bu süreçte bu sebepten esnaf sorunlar yaşadı. İnşaat sektörü çok etkilendi mi elbette ki etkilendi ama oran %30 diyebilirim. Diğer sektörler %100 etkilendi” dedi.
Yine pandemi sürecinde devletin esnafa yönelik yaptığı destekleri de değerlendiren Şen, “Devlet kendi gücü doğrultusunda bir takım destekler çıkardı. Bunlardan faydalanan esnaflarımız oldu, faydalanamayan esnaflarımız da oldu. Hatta faydalanamayanlar ciddi anlamda serzenişte bulundu. Ama genel anlamda insanlara bir can suyu oldu. Devlet o konuda işler yaptı. Devletin de yükü ağırdı. Bugün aşılar ciddi bir yük getiriyor. Hastanelerin masrafları belki de yüzyılın masrafını geçmiş durumda idi bir buçuk iki yıllık süreçte. Bu sebepten dolayı devletin yükü inanılmaz ağırlaştı. Bu tabii ki sade Türkiye’ye has bir konu değil. Global bir konudur. Dünyanın devleri dahi bizim yarımız olamayacak nitelikte hastane sorunları yaşadı. Biz devlet olarak bu sorunu aza indirmeyi başardık. Allah devlete zeval vermesin” ifadelerini kullandı.