reklam
reklam
38,4542 %-0.09
43,5309 %-0.52
3.976,50 % -2,30
97.108,50 %3.391
AMASYA
00:00:00
Akşam vaktine kalan
Amasya
Kapalı
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Merzifon Bilgi Gazetesi GÜNDEM DİYETİSYEN RUMİ BAL’DAN DOĞRU DİYETİN FORMÜLLERİ

DİYETİSYEN RUMİ BAL’DAN DOĞRU DİYETİN FORMÜLLERİ

Merzifon’da diyetisyenlik mesleğini sürdüren Rumi Bal, mesleği ve ilerleme süreciyle ilgili, Bilgi Gazetesi Muhabiri Emine Tunç’a bilgi verdi.

Merzifon’da diyetisyenlik mesleğini sürdüren Rumi Bal, mesleği ve ilerleme süreciyle ilgili, gazetemize röportaj verdi.

1- RUMİ BEY, ÖNCELİKLE HİKAYENİZ İLE BAŞLAMAK İSTİYORUM. KENDİNİZİ TANITIR MISINIZ? DİYETİSYEN OLMAYA NASIL KARAR VERDİNİZ ?

Ben 1997 doğumluyum. Merzifon’un yerlisiyim. Babam asker, annem ev hanımı yani bir memur ailesi çocuğuyum. Baba asker olunca, sık sık il değiştirerek okul okudum. Liseyi Antalya’da, üniversiteyi Kıbrıs’ta bir kısmını yurt dışında okudum. Bir süre İstanbul ve Ankara’da çalışıyordum. Ailemin isteği doğrultusunda Merzifon’a geldim.

2- BESLENMEDE HANGİ EKOLU SAVUNUYORSUNUZ?

Tamamen ev yemeklerini savunuyorum. Çünkü diyet bittikten sonra, diyeti kimi kilo almak için görüyor, kimi kilo vermek için görüyor, kimi de düzenli beslenmek için görüyor. Ama diyet diye tabir ettiğimiz şeyi bir hayat tarzına çevirip, hayatına dokunup onu belli bir düzene alıştırıp, o düzen içerisinde hareket ederken, evdeki pişen yemeklerle ya da nerede besleniyorsa orada pişen yemeklerle yemesini savunuyorum. Yani bir şeylere ölçü koyarken misal veriyorum, evde pırasa yemeği pişecek pırasanın içerisine bulgur koyma, pirinç koyma değil de; bu pırasa yemeği evde nasıl pişiyorsa o şekilde pişir ama belirlenen ölçülerde yemek daha doğru olur. Çünkü diyet bitiyor ve insan eski düzene geri dönüyor. Ya kilo veriyor ya da kilo alıyor. O yüzden diyette ben kalıplaşmışın dışında değil de evdeki pişen ya da eski usule, yeni düzen getirmek gibi, bu ekolü savunuyorum.

3- SAĞLIKLI BESLENMEK SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR?

Sağlıklı beslenme, adlandırma şekline bağlı. Hayatı düzenine sokma, daha kaliteli yaşam sürme, daha dinç bir vücut, daha sağlıklı refleksler, daha sağlıklı algılar, daha düzgün cümleler hepsi, yani sağlıklı beslenme, insan vücuduna ait her şeyi etkiliyor.

4- RUHSAL VE BEDENSEL SAĞLIĞIMIZ İÇİN BESLENME ÖNEMLİ BİR FAKTÖR. PEKİİ NASIL BESLENMELİYİZ?

İnsan vücuduna etkili olan vitaminler D Vitamini, B12. Bunlar vücutta olmadığı zaman en basitinden tırnak kırılmaları oluyor, uykusuzluk ve halsizlik hali yaşıyorsun, hareketlerin kısıtlanıyor, el ve ayaktan düşme oluyor. Bunlara takviye etmek için bence düzenli olan, haftanın iki günü et, tavuk, balık, koyu yeşil yapraklı sebzeler; iki gününü sebzelere ayırmak, iki gününü et, tavuk, balığa ayırmak, iki gününü baklagil tarzına ayırmak en doğrusu. 

5- BESLENME DÜZENİNİ SAĞLIKLI HALE GETİRECEK BİR İNSANIN, MUTFAĞINDAN EKSİK OLMAMASI GEREKEN GIDALAR HANGİSİDİR?

Eksik edilmemesi gereken gıdalar diye bir şey yok. Aslında her gıdadan almamız gerekiyor. Çünkü hepsinin ayrı ayrı etki ettiği, ayrı ayrı vitaminleri, minareleri,protein miktarları var. Bence kemik sağlığı için kesinlikle süt olması gerekiyor. Sağlam bir protein kaynağı olarak, yumurtanın olması gerekiyor. Koyu yeşil yapraklı, özellikle ıspınak, pırasa bunların olması muhakkak gerekiyor çünkü her biri, D Vitamini kaynağı. D Vitamini, Türkiye’de güneş çok çapına vurduğu için insan vücudunu denk alamıyor. D Vitamini düşüklüğü, özellikle Türk kadınlarında çok yaygın. Özellikle Merzifon’da garip bir şekilde bana gelen üç hastanın ikisinde muhakkak D Vitamini, B12  eksikliği oluyor. Bu ne demek oluyor güneşlenmiyoruz. Güneşten yeterince alamıyorsak bunları karşılayacağımız ıspınak, pırasa, koyu yeşil yapraklı yiyecekler, armut bunları tüketeceğiz. Kısacası mutfakta hepsinin olması gerekiyor. 

6- DOĞRU DİYET NASIL OLMALIDIR?

Doğru diyet kişiye özel olmalıdır. Gelen kişinin durumuna bağlı. Ekonomik faktörüne bağlı, yeyip içtiğine bağlı, tüketebildiği yiyeceklere bağlı, yaşam tarzına bağlı, yapabildiklerine yapamadıklarına bağlı olarak yapılmalı. Ben diyetleri gelen kişilerden mesela, kaçta uyandığını soruyorum, kaç öğün beslendiğini soruyorum, sağlık durumunu soruyorum. Gelen kişi zaten kendini belli ediyor. Ekonomik bakımdan da, sağlık bakımında da. Yapabileceklerle, yapılmayacaklar belli zaten. Türkiye’nin ekonomik durumu da belli. Fazla zorlamadan, herkesin yapabileceği tarzda, kişiye özel hazırlamak en doğru diyet tarzıdır.  

7- DİYETTE SIKLIKLA YAPILAN HATALAR NEDİR?

Diyette benim en çok karşılaştığım durum şudur; diyeti veriyorum yapıyor birey, geliyor burada kilo veremediğini görüyor. Diyette yapılan en büyük hata,  tartıya bağlı kalmak. Psikolojik olarak kendini etkiliyor, her gün çıkıyor kilo veremedim, bugünde kilo veremedim diyerek tartıya bağlı kalıyor. Vücut kendini otomatik olarak aslında dirence sokuyor. Diyette yapılan en büyük yanlışlardan birisi budur. Suyun az içilmesi, diyet listesini verip saat 09:00’da yazılan bir öğünü saat 11:00’da yapılması, 12:00’da ki öğünü 14:00’da yapılması, saatlerin sarkması da yapılan yanlışlardan bir diğeridir.  Diyet esnasında uyku çok önemlidir. Gece 02:00 ile 04:00 arası salgılanan hormonlar salgılanmıyor, kilo verimi yavaşlıyor, basen kalçada yağlanma oluyor. Birey geliyor, ‘kilo veremedim’, ‘ne yaptın, tuzlu yedin mi?’ diyorum ‘yedim’ diyor. ‘Su içtin mi?’, ‘hayır’, ‘uyudun mu?’, ‘hayır’. Vücutta haliyle otomatik olarak şişiyor. Listelere uyulsa, burada konuşulanlar gibi uyulsa hiçbir yanlış yok ama listenin dışına çıkıp verilen belirli kuralların, dışına çıkıldığında da diyette ki her şey hataya dönüşüyor.

8- DANIŞANLARINIZ ARASINDA KİLO VERMEK İSTEYEN, SİZE GELMEDEN ÖNCE DEFALARCA FARKLI DİYETLER DENEMESİNE RAĞMEN KENDİNE HÂKİM OLAMADIĞI İÇİN BAŞARISIZ OLANLARI NASIL MOTİVE EDİYORSUNUZ? NASIL BİR BESLENME ÖNERİYORSUNUZ?

Herkes dışarıda benim sinirli olduğumu düşünüyor. Kızdığımı, bireyleri azarladığımı düşünenler varmış. Aslında öyle değil, mesela geliyorsunuz, diyete yazıyoruz. Diyeti gönderiyoruz, sizi bir hafta uyguladığınızı sanarak geliyorsunuz ama uygulamamışsınız. Diyorum ki ‘bunu yaptın mı?’,’hayır’, ‘bunu yaptın mı?’ ‘hayır’ , ‘su içtin mi?’, ‘hayır’ , ‘spor yaptın mı?’, ‘hayır’, ‘ne yaptın?’ diyorum, ‘yedim’. ‘Ne yedin?’ diyorum, mesela örnek veriyorum; ben diyet listesine sebzeden sekiz kaşık yazmışım, ‘kaç kaşık yedin?’ diyorum, ‘saymadım iki kepçe koydum’ diyor. Sonra bir hafta sonra iki hafta sonra, üç hafta sonra, ne oluyor ben diyorum ‘neden yapmadın’. Motivasyon konuşmasını yapıyoruz, iki üç hafta ama bir süre sonra verdiği ücrete de yazık, benim zamanıma da yazık. Ondan sonra kızıyor algısı oluşuyor. Motivasyon konuşmalarını yapıyoruz, bunu yapman gerekiyor diyorum, karşına kıyafet as kıyafete girene kadar kendini inada bindir diyoruz. Bir çok şey konuşuyoruz. Motive etmeye çalışıyoruz. Yıkılan moralleri düzeltemeye çalışıyoruz ama birazcıkta kafada bitiyor.

9- DİYET YA DA DİYETİSYEN DENİLİNCE İNSANLARIN AKLINA GENELLİKLE KİLO VERMEK GELİYOR, BİR DE KİLO ALMAK İSTEYENLER VE GENELLİKLE HÜSRANA UĞRAYANLAR VAR. KİLO ALAMAYANLAR İÇİN GENEL OLARAK NE TAVSİYE EDİYORSUNUZ?

Kilo vermeye çalışan bireylerle, kilo almaya çalışan bireyler aslında çok farklı. Herkes kilo vermenin çok  zor olduğunu sanıyor. Kilo almak, kilo vermeye göre çok daha zor. Çünkü geniş bir mideyi küçültmeye çalışmakta, küçük bir mideyi esnetip büyütmeye çalışmak çok farklı bir durum. Ne yapıyorum; kilo vermek isteyen birey ortalama metabolizma hızı, fiziksel aktivitesi, sağlık durumu, etkilendiği durumlar, kullandığı ilaçların hesaplamasını yaptıktan sonra örnek veriyorum, 1600 kalori vereceğiz. 1600 kalorilik bir diyet uyguluyorum. Bunu kilo almaya gelen bireyinde metabolik hızı 2000 ise ona 4000 kalorilik liste uygulamaya çalışıyoruz. Yani bu durum da çok düzen isteyen, daha çok yemesi gerektiren hatta daha çok bıkkınlık yaşatan bir durum. Kilo almak isteyen bireylere ne yapıyorum, karbonhidrat ağırlıklı, mideyi esnetmeye çalışarak daha az, daha küçük yiyecekler ama daha yüksek proteinli, daha çok enerjili, daha çok kalorili yiyecekler tüketmesini sağlıyorum. İşim içinden de çıkamayacak gibi olduğumda, ek gıdalar vitaminler, proteinlere başvuruyorum. 

10- GIDA TAKVİYELERİNE (VİTAMİN, MİNERAL GİBİ) BAKIŞ AÇINIZ NASIL? SİZCE KULLANILMALI MIDIR?

Gıda takviyelerini önermiyorum. Kimse önermiyor, bunu önermek doğru bir şey değil ama mide o takviyeyi almazsa, kilo almak isteyenler için söylüyorum genişlemeyecek. Vücut kilo almayacak. Yani ne olursa olsun kilo aldıkça, vücut genişledikçe, hormonlarda genişliyor. Mide genişliyor. En azından bir yerde motive olsun, kilo aldığını görsün , yeme isteği de olsun, zorlansa da yesin diye onayı bu durumda kullanıyorum. Balık yağı, Omega’lar, D Vitamini, işin içerisine sporu da eklediğin zaman Kretainler, Bcaa’lar, Protein Tozları, her şey kullanılabilir ama yenilen kadar değil.

11- GÜN İÇİNDE NASIL BESLENİYORSUNUZ? KAÇ ÖĞÜNDE, NELER TÜKETİYORSUNUZ? BİR GÜNLÜK BESLENMENİZİ PAYLAŞABİLİR MİSİNİZ?

Sabah kahvaltımda klasik sabit yumurta vardır, iki tane yumurta alıyorum. Bir tanesini bütün, bir tanesinin sadece beyazını yiyorum. Sarısında kolestrol olduğunu biliyorum. Bildiğim için yemiyorum. Onun yanında bol bol yeşillik tüketiyorum özellikle maydanoz tüketiyorum. Hem zindelik için hem de vücuttaki fazla olan oksitlerin suyun atılımının sağlanması için. Üç ya da dört tane zeytin yiyorum. Bir salatalık, bir domates yiyorum, bir dilim ekmek yiyorum. Ekmeği çok fazla düşkünlüğüm yok. Onun dışında başka bir şey yemiyorum kahvaltıda, ek olarak kahve içiyorum. Öğlene kadar seanslar olduğu için burada çay, kahve yani her çalışan bireyde olduğu gibi. Ekstra bir şeyler atıştırma durumunda çok fazla böyle yorulduğum durumlarda kan şekerim düştüğünde iki üç tane kuru kayısı yiyorum. Öğlenleri evde yemiyoruz. Dışarıdan ev yemeklerinin olduğu bir yerden geliyor. Yemeklerin suyundan yememeye çalışıyorum. Sebze geliyorsa kendi kalori miktarıma göre on ya da on iki kaşık, baklagil geliyorsa sekiz ya da on kaşık, et tavuk balık geliyorsa 100-120 gr banlında yiyorum. Ben genelde öğlenleri et tercih etmeye çalışıyorum. Bir yandan sporla uğraşıyorum protein açığımı kapatmam gerekiyor. Akşamları da genelde, spor öncesi eğer yemek yiyeceksem protein ağırlıklı yani et, tavuk, balık yiyorum. Eğer spordan çıkıp da geldiysem, spordan çıktıktan sonra bir kahve içiyorum. Akşam yediyle sekiz arasında bir kase çorbayla sebze yiyorum.  

12- GÖREV YAPTIĞINIZ SÜRE İÇERİSİNDE SİZİ KEYİFLENDİREN VEYA AKLINIZDA KALAN BİR VAKA VEYA OLAYI BİZİMLE PAYLAŞMAK İSTER MİSİNİZ?

Ben İstanbul’da da çalıştım, Ankara’da da çalıştım, yurt dışında da çalıştım, üniversitenin götürdüğü yerlerde de çalıştım ama  en garip olayı Merzifon’da yaşadım. Milyonda bir karşılaşabileceğim hastalık fil hastalığı, fil rahatsızlığı. Merzifon’da iki kişide karşılaştım. Yani zor bir hastalık, vücudun uzuvları garip bir şekilde şişiyor. Gelen kişi rahatsız çünkü sürekli derinin içinde bir sıvı birikintisi ona baskı yapıyor. Deri çatlaklarından sıvı akıyor. Hareket kısıtlı, diyet yapacaksın sebebini doğru düzgün bilmiyorsun. İçtiği su şişiriyor, su içmezse atamıyor. Protein ağırlıklı gideceksin, sürekli bir  lenf ödem olduğu için karaciğere baskı yapıyor. Protein veremiyorsun . Sebze ye diyorsun onu da bir yere kadar yiyebiliyor. Merzifon’da çalıştığım süre içerisinde karşılaştığım en zor vakaydı. Bir de hastaneden çalışan bir bireyin yıldırım çarpması sonucunda yaralanıyor, o bireye mama hazırlamıştım. Et kokuyordu. Bir de en zorlandığım o idi. Bir diyetisyenin karşılaşabileceği  vaka  en üst düzeyi, fil rahatsızlığıdır. İl il çalıştım, yurt dışı çalıştım, geldim Merzifon’da karşılaştım. 

13- SON OLARAK ALANDA KENDİNİ YETİŞTİRMEK İSTEYEN BESLENME VE DİYETETİK ÖĞRENCİLERİNE ÖĞRENCİLİK SÜRESİNCE NELER YAPMASINI ÖNERİRSİNİZ?

Türkiye’de şöyle bir olay var. Sağlıkçısın atabileceğin mesleğe git, atan devlet kurumuna yerleş, Çalış çalış çalış. Bizim Türkiye’de bir çok öğrencinin önü aileleri tarafından bu şekilde kesiliyor. Kimse sevmediği mesleği yapmamalı bence. Ne oluyor sevmediği mesleğe gidiyor başarılı olamıyor,  başarılı olamayınca ne olursa olsun bir yerde bu işi para kazanmak için yapacak. Beslenme ve Diyetetik öğrencileri eğer aile baskısı ile karşılaşıyorsa bu meslekte başarılı olamaz. Bu mesleği sevmesi gerekiyor. Yani bir araba ustası nasıl araba tamir etmesini seviyorsa, bir pilot nasıl uçmayı seviyorsa, bir asker nasıl o kamuflajın içerisinde emir verip, emir almayı seviyorsa bu meslekte de önüne kağıdı kalemi alıp, kalori hesaplamasını, liste yazmasını, karşıda ki insana doğru bilgiyi aktarmayı, yani birazcık kelime satmayı, bunları bilmesi, birazcık açık olması, gelen kişiyle çekinmeden konuşması bunları yapması gerekiyor. Bir de bu iş maalesef üniversitede doğru düzgün öğrenilen bir iş değil. Üniversitede derslerde bilgileri alıyoruz ama sahaya çıktığın zaman olay tamamen farklı oluyor. Yani pratik olarak ehliyete gidiyorsun dersleri alıyorsun gaza basacaksın araba gidecek frene basacaksın duracak direksiyona geçtiğinde elin ayağın karışıyor aynen öyle bir durum. Bu işi sahaya çıkıp hastanelerde staj yaparak, kliniklerde staj yaparak, vakalar görerek bunları yapmadan bir diyetetik öğrencisi bence diyetisyenim dememeli. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *