Diyanet-Sen’in genel kurulunun ardından açıklamalarda bulunan Merzifon İlçe Temsilcisi Hüseyin Kayıkcı, Diyanet-Sen’i yeni Türkiye hedefine taşıyacaklarını söyledi.
Diyanet-Sen Merzifon İlçe Başkanı Hüseyin Kayıkcı, sendikacılık yapma amaçlarına değinerek “Bizler hak, adalet, özgürlük, eşitlik için sendikacılık yapıyoruz. Din görevlilerinin mali, sosyal, özlük haklarını çözmek ve hayatlarını kolaylaştırmak için sendikacılık yapıyoruz. Vesayet deşifre etmek, statükoyu sonlandırmak, bürokratik oligarşiyi bitirmek için sendikacılık yaptık, yapıyoruz. Mazlumların ve mağdurların dertlerine çare olmak için sendikacılık yapıyoruz. İnşallah kurucu iradenin ortaya koyduğu bu vizyon ve misyonu geliştirerek ve faaliyetlerimizi çeşitlendirerek bu kutlu yolda hizmet üretmeye devam edeceğiz.” Dedi.
HER ZORLU SÜREÇTE MİLLİ İRADENİN YANINDA OLDUK
Her zorlu süreçte milli iradenin yanında olduklarını belirten Hüseyin Kayıkcı, “28 Şubatta, 17-25 Aralıkta, Gezi Olaylarında ve 15 Temmuz alçak işgal ve darbe girişiminde sendika olarak hep milli iradenin yanında olduk. Eli kanlı emperyalistlere ve vahşi kapitalizme karşı mücadele ettik. Emperyalistlerin maşası ve kuklası alçak terör örgütlerine karşı mücadeleye ettik. Her 10 yılda bir ülkemizin üzerine karabasan gibi çöken, Türkiyemizi geriye götüren her türlü darbeye karşı mücadele ettik. Dinimizi yozlaştırmak, değerlerimizi zayıflatmak, aile yapımızı çökertmek isteyen yayınlara, ideolojilere ve kuruluşlara yönelik mücadele ettik. Küresel adaletsizliklerle mücadele ettik ve bundan sonrada hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.
GENÇLİK VE AİLE BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Emperyalist güçlerin karanlık odakların üç temel değerimize Kur’an, Sünnet ve aileye sürekli saldırıda bulunduğuna dikkati çeken Kayıkcı, “Gençlik ve aile bizim için çok önemli. Aile insanlığın özüdür.Aile milletin çekirdeğidir. Aile milletin yapı taşlarıdır. Aile milletlerin sürekliğinin teminatıdır. Aile ne kadar sağlam olursa millet o kadar sağlam olur. Aile ne kadar güçlü olursa devlet o kadar güçlü olur. Ailede maneviyat ve huzur ne kadar çok olursa millette ümmette o kadar barış ve birlik içinde olur. Bu yüzden bu üç değerimize saldırıyorlar. Aslında bu saldırılar millete yapılan saldırıdır, ümmete yönelik saldırıdır, insanlığa yapılan saldırıdır. Çünkü insanlığın bugün barışa, adalete, huzura, İslam’a, peygamberimizin merhametine ihtiyacı var. O da Kur’an’ın yol göstericiliğiyle, sünnetin izini takiple, huzurlu bir aile ortamının oluşturulmasıyla mümkün.” Şeklinde konuştu.
BAŞÖRTÜSÜ ANAYASAL GÜVENCE ALTINA ALINMALI
Yüzyılın ayıbı kılık kıyafet yasağının büyük mücadelelerle, gözyaşlarıyla, ikna odalarında çekilen acılarla kalktığını hatırlatan Kayıkcı, “Başörtüsü özgürlük kazandı. O gün bu yasakların kalkmaması için elinden geleni arkasına koymayanlar bugün rol çalarak başörtüsüne kanuni güvence getirmeye çalışıyorlar. Aslında gelecekte getirecekleri yasaklara açık kapı bırakıyorlar.
Komik, Gülünç, İkna odalarını kuranları partinizden milletvekili yaparken neredeydiniz? Şimdilerde adalet yürüyüşü yapıyorsunuz, o gün beyaz yürüyüşler yapan üniversite gençliği polisler tarafından coplanırken neredeydiniz? Samimiysen buyur. Anayasa değişikliği geliyor. Siz de evet deyin. 510 milletvekili kaosa kalktı manşetlerine inat, 600’lere varan milletvekilliği çoğunluğu ile bu değişiklik yapılsın. Memur-Sen ve bağlı sendikaları tarafından başlatılan kampanyada başörtüsüne özgürlük için atılan 12 milyon 300 bin imzanın bereketidir. Kısacası, başörtüsüne özgürlük genç kızların gözyaşlarıyla yazılmıştır. Başörtüsünün özgürlüğünün teminatı yine dün olduğu gibi yarında ödenmiş bedeller olacaktır. Bedel ödemeye hazır insanlar olacaktır.” Dedi.
SENDİKAL BARAJ ÇALIŞANLA ÇALIŞMAYANIN AYRIMI OLACAK
Diyanet-Sen olarak toplu sözleşme masasında 95 ana başlıkta hizmet kolu çalışanlarına kazanım elde ettiklerini belirten Kayıkcı, “Toplu sözleşme masasında sadece yetkili konfederasyonun ve yetkili sendikaların yer almasını istiyoruz. Söz de sendikalar baraja karşı çıkıyorlar. Soluğu muhalefet partilerinde alıyorlar. Anayasa Mahkemesi’ne Danıştay’a koşuyorlar. Kardeşim, önce vicdanlarınıza koşun, önce aklınıza sorun. Toplu sözleşme hazırlıklarını Memur-Sen ve sendikaları yapacak, Memur-Sen masada akıl teri, alanlarda alın teri dökecek. Sabahları kadar müzakere yapacak. Tüm sendikaların üyeleri toplu sözleşmelerden eşit derecede yararlanacak. Avrupa’da hatta dünyada bir tane örnek göstersinler böyle bir uygulama olsun. Dünyanın neresine gidersen gidin, örgütlenme özgürlüğü vardır. Sendikanı kendin seçersin. Seçme hakkın var. Ancak toplu sözleşmelerden yararlanmak istiyorsan ya yetkili sendikaya üye olacaksın ya da dayanışma aidatı ödeyeceksin.” Şeklinde konuştu.
BUGÜN BİR OLMA ZAMANI
Hüseyin Kayıkcı, Diyanet-Sen’in, Memur Sen’i toplu sözleşme masasına taşıyan besmelesi olduğunu hatırlatarak konuşmasına şöyle devam etti: Ücret sendikacılığından hizmet sendikacılığına, hizmet sendikacılığından toplumsal sendikacılığa, toplumsal sendikacılıktan akademik sendikacılığa, akademik sendikacılıktan değerler sendikacılığına geniş bir yelpazede hizmet üreteceğiz, faaliyetler yapacağız. Bizim Türkiye ile ilgili hayallerimiz ve düşlerimiz var. Biz, BM’de Türkiye’nin veto hakkı olmasını istiyoruz. Biz, İslam Birliği’nin kurulmasını istiyoruz. Biz, İslam Ekonomi Birliğinin sağlanması istiyoruz. Biz, İslam NATO’sunun kurulmasını hayal ediyoruz. Biz, güçlü memur, güçlü sendika, güçlü Türkiye istiyoruz. Bugün, bir olma zamanı.Sendika olarak bir olma zamanı. Memur Sen olarak bir olma zamanı. Millet olarak bir olma zamanı. Türk dünyası olarak bir olma zamanı. İslam dünyası olarak bir olma zamanı. Mazlumlar için bir olma zamanı. Hak, adalet, refah için bir olma zamanı.
Bir olma, iri olma, diri olma, kardeş olma hep birlikte Memur Sen olma, hep birlikte Diyanet Sen olma, hep birlikte Türkiye olma zamanı.
Kayıkcı, 2004 yılında Diyanet-Sen’in yetkiyi almasıyla birlikte Memur-Sen’i de toplu görüşme masasına taşıdığını belirterek, “Diyanet-Sen bizim toplu görüşme masasındaki besmelemizdir. Memur-Sen ise sendikal alanda toplu sözleşme hakkını alarak, 6 toplu sözleşmede 802 kazanımla, demokratik zeminde verilen mücadeleyle sendikacılığın kitabını yaşmıştır. Mücadelemiz ve gayretlerimiz sürecek. Tüm kamu görevlileri ‘Başaracaksa bunu Memur-Sen başarır’ diyorlar. Bu güveni boşa harcamadan şimdiye kadar hem özlük hakları hem de özgürlük alanında açtığımız kulvarları, kazanımlarımızı arttırmaya devam edeceğiz” dedi.
Hüseyin Kayıkcı, Memur-Sen’in büyük ve güçlü bir aile olduğunu ve bu gücü sayısal büyüklükten değil kuruluş kodlarından aldığını ifade etti. Memur-Sen olarak mücadeleden hiç yılmadan, her geçen gün daha da artırarak sürdüreceklerini ifade eden Kayıkcı; ”Memur-Sen ailesi büyük bir ailedir, Memur-Sen Ailesi güçlü bir ailedir. Bizi güçlü kılan sayısal çoğunluğumuz değil, ayağımızı bastığımız zemin, hareket noktamız ve ona sadakatimizdir. Onun için Anadolu’nun kabul görmüş değerlerini baş tacı edelim. Medeniyet değerlerimize yaslanan, oradan beslenen, hiç kimsenin diline, dinine, mezhebine, meşrebine bakmadan herkesi emek mücadelesinde bir ve beraber görüp, onları kucaklayan, kuşatan bir hareket olarak yolculuğumuz devam edecek. Çünkü bunun en büyük teminatı Memur-Sen olarak şimdiye kadar ortaya koyduğumuz grafik, ortaya koyduğumuz kazanım skalasıdır. Güçlü sendikacılık noktasında Memur-Sen rüştünü ispat etmiş, toplumda güven duygusu oluşturmuş, ama hiçbir zaman sayısal çoğunluğun güven hissine yaslanmamış, her zaman durduğu noktadan gücünü almıştır. Bizim durduğumuz yerdir bizi güçlü kılan. Bu açıdan bu yolculuk sürecek. Bu gayret sürecek” şeklinde konuştu.