reklam
reklam
38,6020 %0.02
43,8403 %0.05
4.130,18 % -0,10
94.762,27 %-0.502
AMASYA
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Amasya
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Merzifon Bilgi Gazetesi GÜNDEM ÇOCUKLAR İÇİN AYAĞA KALKMAK ZORUNDASINIZ

ÇOCUKLAR İÇİN AYAĞA KALKMAK ZORUNDASINIZ

Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün düzenlediği basın toplantısında, “Çocuklar için ayağa kalkmak zorundayız” dedi.

Tarikat karanlığını dağıtacak kalabalığa, kadınlara, çocuklara, yarınlara güç vermek zorunda olduklarını söyleyen Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün, “İstismarcı yobazlarla, gerici odaklarla, kadına, çocuğa, insan haklarına saldırmak için dini ve dini unsurları kullanmayı kendine hak görenlerle mücadele etmek onları durdurmak zorundasınız. Tarikatlar kapatılsın, Tarikatlar kapatılsın, Tarikatlar kapatılsın sesini yükseltmek zorundasınız.

İsmailağa tarikatında yıllarca süren ve BirGün gazetesinin ortaya çıkardığı 6 yaşındaki çocuğun ailesinin de içinde olduğu failler eliyle istismar edilmesi haberi ne yeni bir vakadır ne de ilk ve sondur. Bu vaka tarikatların geldiği noktada mızrapın çuvala sığmadığını göstermektedir. Bugün çocukların yaşadığı şiddeti konuşmak failleri yargılamak yerine bu şiddeti ortaya çıkaran gazeteciyi linç etmeye çalışmak, tutuklanmasını talep etmek siyasal islamın ulaştığı fütursuzluğu gözler önüne sermektedir. Soruyoruz tarikatlar bu gücü nereden almaktadır?” dedi.

Ölgün, yaptığı basın açıklamasının devamında; “Dün Aladağ'da Kırk tane kız çocuğunu bir yurda kilitleyip canlı canlı yakanlar, dün Ensar Vakfında sayısız çocuk istismara uğrarken "bir kereden bir şey olmaz" diyenler, Enes Kara'nın beni bu karanlıkta yaşamaya mecbur bıraktılar sözlerine kulağını tıkayanlar bugün 6 yaşında bir çocuğun ataerkiye, gerici yobazlığa bir kurban gibi sunulmasına da ses çıkarmayacak 14 yaşında doktor çabasıyla aldığı istismar raporunun nasıl yargı sürecinde değiştiğine dair tek bir söz söylemeyecektir. Bir çocuk dünyayı değiştirebilir biliyoruz, o çocuk için bu dünyayı değiştirmemiz gerektiğini biliyoruz. Biz susmayacağız, biz korkmayacağız, biz itaat etmeyecek itirazımız örgütleyeceğiz. Çocukları cemaatlerin, tarikatların ve vakıfların ulaşamayacağı yerlerde büyütmek, özgür, güvende ve mutlu olmalarını sağlamak zorunda olduğumuzun bilinciyle tüm tarikatlar kapatılana, din ve vicdan özgürlüğü önündeki tüm gerici odaklar dağıtılana kadar laikliği savunmaya, çocukların ve kadınların uğradığı din baskısını ortadan kaldırmak için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Çünkü biz hep bildiğimiz ve bu son olayla bir kez daha hatırlatmak zorunda kaldığımız şekliyle Laiklik kadınlar ve çocuklar için yaşamsaldır, diyoruz.

13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı kanun ile hayata geçirilen Tekke ve Zaviyelerin kapatılması kanunundan yüz yıl sonra hala tarikatların yarattığı tahribata karşı çocuklarımızı, gençlerimizi, kadınlarımızı korumaya çalışıyorsak bu, bunu bize reva gören iktidarların, yöneticilerin bilinçli tercihidir. Ne kadınların ne de çocukların hakları ve hayatları, siyasi iktidarların insafına, siyasi manevralarına, oy kaygılarına terk edilebilir. 

2012 yılında çıkarılan 6287 sayılı yasa 4+4+4 ile, “kesintisiz ve zorunlu eğitim” ortadan kaldırıldı.Yüz binlerce çocuk örgün eğitim dışına çıkarıldı, çocuk işçiliğinin, çocuk istismarının ülkesi yaratıldı. Çocuklar cemaatlere mecbur bırakıldı. Hafızlık eğitimi altında çocukların okulla bağı koparıldı. Çocukların açık lise yalanıyla örgün eğitim dışına çıkarılması, devlet eliyle yasallaştırıldı. Çocukların üzerindeki kamu kontrol alanları ortadan kaldırıldı. Velilerin, öğrencilerin, öğretmenlerin itirazlarına rağmen mahallelerin tek ortaokulu/lisesi olan binalar imam hatiplere dönüştürüldü. Zorunlu okul dönüşümleri, sınav sistemi değişiklikleri ile her yolun imam hatiplere çıktığı bir düzen kuruldu. İmam hatipler eliyle önce fiilen sonrasında ortaöğretim kurumlarında yapılan yönetmelik değişikliği ile yasallaştırılarak karma eğitim kaldırıldı. Okullarda 9 yaşından itibaren çocukların saçları,bedenleri kapatıldı. Binalar, sınıflar, koridorlar hatta okulların giriş çıkışları kız/erkek diye ayrıştırıldı. Kamusal eğitim için ayrılmayan kaynaklar, halka ait olan ne varsa cemaatlere, tarikatlara aktarıldı. Bir şarkıcının imam hatipler için söylediği sözler tutuklama nedeni olurken istismara uğrayan çocuklar için “rızası vardı” denildi.

İşte bu yüzden bugün bu ülkede çocukların yaşadığı her şey politiktir. Bir tarikatın içinde 6 yaşında bir çocuğun tüm haklarının çiğnenmesi, istismara maruz bırakılması, gelecek umutlarının yok edilmesi politiktir.  Bu olay, ülkemizin esir edilmeye çalışıldığı karanlığın bir parçasıdır. Bu ataerki dışında hiçbir şeye yaşama şansı tanımayan karanlık iktidarın sürekli güç devşirdiği; kadınların giyiminde tahrik unsuru arayanların, çocukları yaşlarına ya da sosyo ekonomik durumuna göre sınıflandırıp cemaat prangalarıyla kuşatanların, eğitim olanaklarını halk için ulaşılmaz hale getirenlerin, insanların doğuştan elde ettiği insan haklarından yararlanmasına engel olanların ve tüm bunlara da dini kılıf bulanların yarattığı düzenin sonucudur.  Bu düzen siyasal İslam düzenidir. Siyasal İslam bugün geldiği noktada sadece emeğimizi değil geleceğimizi ve yaşam haklarımızı da yok etmektedir.

Tecavüzcüler, tacizciler, gericiler, yobazlar, erkekliği kutsayanlar; sindirilmiş, korkutulmuş, utandırılmış, görmezden gelinmiş, biat eden gıkı çıkmayan kadınlar ve çocuklar istiyorlar. İktidarları önünde boyun eğecek, itaat edecek bir gelecek yaratmak için çabalıyorlar. Bunu bir tür moda va da ahlaklılık olarak afişe ediyorlar. Bugün bir “kadının” cesareti bir şamar gibi çarpıyor bu gericiliği örgütleyen ve örgütlenmesinde payı olanların yüzüne. Tüm çabaları bir kadının saçlarını kesmesiyle, bir kadının ayağa kalkmasıyla, bir kadının ses yükseltmesiyle boşa çıkıyor. Bir çocuk kral çıplak diye bağırınca tüm kadınlar kazanıyor, tüm çocukların yüzü gülüyor. Karanlığa teslim olmayacağız, laikliği sağlayacağız, her çocuğun özgürce yaşayabileceği o ülkeyi kuracağız.ve

Çocuklara sözümüz var. Lanzarote Sözleşmesini de İstanbul sözleşmesini de uygulatacağız” ifadelerini kullandı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *