En mükemmel varlık olarak insanın yaratıldığını da söyleyen Amasya İl Müftüsü Durmuş Ayvaz, “Allahü teala en mükemmel varlık olarak insanı yarattı. Alemleri, kainatı değil, alemleri ve alemlerin içindeki bütün canlı ve cansızları insanların emrine amade kıldı. Bunlar içerisinde sadece insana akıl ve irade verdi. İşte Cenab-ı Allah’ın insanı en üstün vasıfta yaratması bundan dolayıdır” dedi.
Müftü Ayvaz, konuşmasının devamında şunları ifade etti:
En özel ve güzel vasıflarla yaratılan insan Cenab-ı Allah dünyaya gönderdiğinde bütün ilim ve sanatları da insana öğretmiştir. Hz. Adem ve Hz. Havva'ya öğretmiştir bu vesile ile bu kadar özendiği, değer verdiği insanoğlunun en gözde yaratıcısı olan Allah sahipsiz bırakmayacaktır yani onu sahipsiz bırakmamak için de insanlara kendilerinden elçiler gönderdi. Biz bunlara Peygamberler, Resuller ve Nebiler diyoruz ama Peygamberlerde bizim gibi ölümlü varlıklardır azan, yoldan sapan, istikametten uzaklaşan, toplulukları uyardıktan sonra onlar insanların arasından ayrıldı ahirete göç eyledi arkalarındaki ümmete kitaplarını tahrik etti, getirdikleri değerleri bozdu. Bunun üzerine cenab-ı Allah bir başka Peygamberi gönderdi ama en son gönderilen Peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) alemlere rahmet, insanları irşat etmek için, gözetmek için onları Allah'ın yoluna davet etmek için gönderildi. Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim irşat etmek için gönderildim bozulan ahlakı düzeltmek, yeniden tesis etmek için gönderildim diyen bir Peygamberimiz var. O Peygamberlerle beraber kitaplarda gönderildi Hz. Adem ile başlayan Peygamber silsilesinde Peygamberimize gelinceye kadar dört büyük kitap ve sahibeler gönderildi. Ümmetler Peygamberlerin gönderdiği kitapları tahrik etti en son gönderilen kitap Kur'an Peygamberimizin en büyük mucizesi. Bütün anlam ve manalarıda içerisinde barındıran bütün kitapların anası ismini almıştır.
Peygamberimiz aramızdan ayrıldıktan sonra işte istikamet doğru yoldan, Allah'ın yolundan ayrılmamız için cenab-ı Allah'ın bize gönderdiği Peygamberimiz ve Kur'an-ı Kerim Allah'ın bize en büyük rahmeti, hediyesidir. Ne mutlu bizlere öyle ki kıyamete kadar sapmayacak, saptırmayacak onu yaşadığımızda dünya ve ahiret saadetini bizlerle beraber taşıyacak bir kitabımız var. Bu vesile ile bu seneki mevlid-i nebi konusunu diyanet işleri başkanlığımız çok anlamlı bir konu seçmiş iman ve istikamet. İstikamet nedir, istikamet sözde imandan ve amelden doğru yolda, doğru bir şekilde yaşamaktır. Yani hem sözde, hem amelde, hem ahlakta, hem kalpte doğruları taşımak bunu da ölünceye kadar yapmaktır. Cenab-ı Allah Rabbimize diyor ki, emrolunduğu gibi dosdoğru ol demek ki kendi doğrunla gitme diyor ne güzel değil mi şayet burada 300-400 kişi varsak hepimizi imtihan etseler hepimizin doğrusu farklı farklı olurdu cenab-ı Allah bize herkes doğrusunu bulsa deseydi hepimizin doğrusu farklı olurdu ama cenab-ı Allah bizi kendi nefsimizle, kendi irademizle, kendi aklımızla başbaşa bırakmadı Peygamberimizi de bırakmadı onun için Peygamberimize ne diyor emrolunduğu gibi sana Rabbin neyi emrediyorsa hangi konularda şunu yap şunu yapma diyorsa helalleri yapacaksın haramlardan uzak duracaksın o halde emrolunduğu gibi dosdoğru diyorsa emrolunan kitap nedir Kur'an’dır onun için bizim sırat-ül müstakim yolunda ki yürüyüşümüzün ana kaynağı, imanımızın ana teması Kur'an’dır. Çünkü Rabbimiz o kitabımız için ne buyuruyor o kitap ki içinde hiçbir şüphe yok, hiçbir eğrilik yok o övülmüş bir kitaptır ne söylendiyse doğrudur ne söylediyse gerçekleşecektir o halde sizler içinde hiç şüphesi olmayan hep doğruyu söyleyen sizin istikamete getirecek olan Allah'ın kitabına göre yaşayın. İstikamet neyi gerekiyor, istikamet Hz. Muhammed gibi yaşamayı gerekiyor, Hz. Ali gibi yaşamayı gerektiriyor Hz. Ebubekir, Hz. Osman gibi yaşamayı gerektiriyor yani birinde neyse birinde o olmasını gerektiriyor gençliğinde nasılsa ihtiyarlığında da öyle olmayı gerektiriyor. İşine geldiği zaman İslam’ı referansları Müslümanca bir kimliğe sahip olduğunu söylediği halde menfaatleri ve çıkarlı olduklarında onları hemen terk etmemeyi gerektiriyor hayatın tamamında bir bütün olmayı gerekiyor. Böyle yaşarken doğru bir yolu takip ederiz, bu yol salihlerin yolu. Sözde güzellik, kalpte güzellik, ahlakta güzellik o yüzden istikamet evvela kalpte olacak. Taş gibi bir iman olacak imanda şirk olmayacak, Allah'a hamdolsun teslimiyet ve aidiyet olacak Hz. Ebubekir gibi kendisine sen akıllı bir adamsın arkadaşın kafayı yemiş miraca çıktığını orda bir şeyler söylediğini gördüğünü söyledi demiş evet o ne demişse ne anlatmışsa doğrudur deyip tasfiri gerektirir. Hz. Ali sevgili Peygamberimizin yatağına yatıyor müşrikler bir araya geldi Peygamberimizi öldürmek için kamp kurdular Kureyş kabilesinden kılıçları, mızrakları ellerinde bir baskınla Peygamberimizi öldürecekler, kim vurduya gidecek kan davası olmayacak, bedel ödemeyecekler. Cebrail (a.s) haber verdi Peygamberimize, Peygamberimiz Hz. Ali'yi çağırdı benim yatağımda yatar mısın 15 yaşında yatarım dedi, yattı. Dışarıda sizi öldürmek için 15-20 kişi bekliyor sen o yatağa yatıyorsun istikamet bu daha sonra Hz. Ali'ye dediler ki ya Ali o gece sen korkmadın mı, dedi ki vallahi hayatımda en güzel uyuduğum gece buydu, işte teslimiyet bu, samimiyet bu. Demekki istikamet evvela kalpte olacak, içinde olacak daha sonra istikamet amelde olacak, yaşantıda olacak, ibadetlerimizde olacak istikamet helali haramı ayıracağız, ibadetlerimizi gösteriş için yapmayacağız kendi başımıza kıldığımız namazı kaç dakika da kılıyorsak bir başkasının yanında da o dakika da kılacağız. İbadetlerimizde riya, gösteriş olduğu zaman o zaman aradan Allah rızası kalkmış olur, o zaman yoldan sapmış oluruz, o zaman amellerimizde yaşantımızda doğrudan bahsetmemiz mümkün değildir o zaman şirk koşmuş oluruz. Bizler türbelerdeki büyüklerimizi saygı ve sevgi ile anacağız fakat Allah'tan isteyeceğiz onlar bize hiçbir şey veremezler. Ne bir iyiliği alır bizden ne bir kötülüğü verir ama onlar Allah'ın sevgili kulu, samimi kulu islamı güzel yaşamışlar, istikametleri dosdoğru olduğu için Allah onları şehitlerimiz gibi ölümsüz kılmış herkeste onlara saygı ve sevgi gösteriyor işte ölümsüzlük bu biz onların yaşadığı o doğruluğu yaşayacağız, o ahlakı alacağız ama ibadetlerimize istikamet sahibi olabilmek için güzel bir iman o imanın tezahur ettiği imanının karşılık bulduğu güzel bir hayatı yaşamak lazım ondan sonra istikamet ahlakımızda olacak ki Peygamber efendimiz (s.a.v) ne buyuruyor ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim demekki bu çağın bundan sonra kıyamete kadar yaşayacak olan başka peygamber gelmeyeceğine göre insanların en büyük problemi ahlak problemi yarınında problemi ahlak çünkü başka peygamber gelmeyecek, başka kitap gelmeyecek çünkü peygamberimiz kendi döneminde ve ondan sonra kıyamete kadar olan döneme hitap ediyor ne diyor ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim. Ahlakımız istikamet üzerine olacak, ahlakımız istikamet üzerine olması için amel gerekir helalleri yapmak haramlardan kaçmak gerekir kalpteki imanı beslemek gerekir kalpteki imanın besini amellerle doğru yaşantıyla beraber olur oda sevgili Peygamberimizin hayatı. Bu mübarek haftada Hz. Peygamberimizin hayatı bir mayadır, maya nedir annelerimiz daha iyi bilir sütü yoğurda çevirmek için bir maya lazım olur o maya değişim yapar işte Peygamberimizin hayatı o maya gibidir. Onun için onunla mayalanmak gerekir onun için onun gibi yaşamak gerekir. Allah-u Teala bize onu tanıtırken o ne güzel örnek, en güzel örnek başta size karşı çok düşkün, çok merhametli sizi çok seviyor Allah'u Teala bize ne büyük nimet vermiş. Sapmamak için, saptırılmamak için Kur'an-ı ve Sevgili Peygamberimizin sünnetlerini rehber edineceğiz.
Cami bizim hayatımızın temelidir. Bir balık için su ne ifade ediyorsa camide bizim için aynı şeyi ifade ediyor. Hz. Peygamberimiz (s.a.v) Mekke'den Medine'ye hicret ederken Medine'de Kuba mescidinin olduğu yerde hemen İslam’ın ilk mescidini bina eylemiş, mimar kendisi, mühendis kendisi amele Hz. Ebubekir, Hz. Ali onunla beraber sahabeler bir araya geliyorlar Kuba mescidini inşaa ediyorlar. Mescitle beraber barışık olmak Allah'ın sevdiği kul olmak anlamına geliyor. Amasya'lı hemşehirlileriminde efendim İslam tarihinde önemli bir yere sahip olan Selmanmül Varisiyi hatırlamanız lazım, bilmeniz lazım onunda bir özelliği var. Selmanmül varisi Paris'te sarayda büyümüş bir delikanlı o zamanlar ateşe tapıyorlar Anadolu'ya geliyor o zamanlar Hristiyanlar var daha tesis inancı falan yok Anadolu'da ilk geldiği yer Amasya. Amasya'ya geliyor burada keşişlerle beraber burada Kiliseler de biraz çalışıyor tatmin olmuyor diyorlarki ona senin aradığın burada yok buradan Bursa'ya gidiyor Uludağ'da keşişlerle beraber çalışıyor diyorlarki o zamanın alimleri senin aradığın Hicaz'da ortaya çıktı son Peygamber oda Bursa'dan yola çıkıyor Antakya civarında haramiler onu esir ediyorlar köle olacak Şam'a gelip satıyorlar Şam'da kim alıyor Mekke'li tüccarlar, onu alıyorlar Mekke'ye getiriyorlar bir anda Allah için başlayan yolculuk saray mensubu olarak başlayan yolculuk Mekke'de son buluyor köle oldu ama kimle buluştu Peygamberimizle buluştu köleyken iman ediyor. Peygamberimiz (s.a.v) Allah Rasulü ilk olarak onu özgürlüğüne kavuşturuyor. Mescid-i Nebiyi yeni yaptılar aydınlatmak yok aydınlık olmadığında tevcid namazı, sabah namazı belli değil, kılmak çok zor hurma lifleri falan yakıyorlar hem o hurma lifleri de yandıktan sonra insanların üzerine sisler, tozlar, dumanlar birikiyor. Selmanmül Varisi diyor ki Ya Rasulallah izin verde ben senin mescidini aydınlatayım tamam diyor Peygamberimiz, Selmanül Varisi sarayda büyüdüğü için gaz yağı kullanmasını biliyor. Bir gün bir gece Peygamberimiz Mescid-i Nebiye geliyor gaz yağı kullanılmış Allah rasulü o kadar seviniyor ki diyor ki sen bizim mescidlerimizi aydınlattın ya Allah'ta senin kabrini aydınlatsın. Selman bizdendir bizde Selman’danız ama işte o Selman’ın yolu Amasya'dan başladı niye bunu anlattım işte İslam tarihinde camiye verilen önem onu aydınlatmasından dolayı peygamberimiz cennetle onu müjdeledi. Cennetle müjdelenen 10 sahabe var ama ayrıca cennetle müjdelenen bir sahabe de Selmanül Varisi Peygamberimiz (s.a.v) mescidini aydınlattığından dolayı bunu şundan dolayı anlatıyorum. Kabe Allah'ın en büyük mescidi onun dışında dünyadaki bütün camiler ve mescidler kabenin bir şubesi. Şuan da da camilere hizmet eden herkese Rabbim uzun ömürler versin.