Saraydüzü Kışla Binası Milli Mücadele Müzesi ve Kongre Merkezi Binası içerisinde yapımı tamamlanan Modern Halk Kütüphanesi açılış törenine katılan Kültür veTurizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan burada yaptığı konuşmada, “Bütün felsefeciler dünyada insanı anlatırlarken, insan ruhtur, bedendir derler. İbn-i Haldun coğrafya kaderdir der. Kaderimiz bulunduğumuz şehrin tabiatıdır. Suyu, havası, doğası, ormanı ruhumuza etkiler yapar. Dolayısıyla toplum hayatında şehirle toplum arasında da sıkı bir bağ vardır. Şehrin eğiticiliği işte bu kaderinden başlar” dedi.
Amasya’ya gelip de şiirsi bir duyguya kapılmamanın mümkün olmadığını da söyleyen Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, “Bu şehre gelip de, şiirsi bir duyguya kapılmamak mümkün değil. Burası özünde şiirin edebiyatın merkezi olsa gerek. Yeşilırmak nehrinin iki tarafına dizilmiş harika binaları görünce insan başka bir aleme transfer oluyor. Bütün Amasyalıları bu anlamda gönülden tebrik ediyorum. Güzel bir şehirde yaşıyorsunuz.
Bugün burada bir mekanın açılışındayız. Aslında bina daha evvel yapılmış. Kültür hayatı dediğimizde temelde iki dinamik konuşuruz. Birincisi somut miras, yani tarihten bugüne kadar kalan yapılar, ören yerleri. Onları korumak hepimizin vazifesidir. Kültür ve Turizm Bakanlığının da en önemli vazifelerinden biridir. Buradaki tarihi binanın restorasyonu olmasa da, bir replikasının dahi korunmuş olması, yine korunma anlamına geliyor. Aslında terkedilmiş bir yapının mimari özellikleriyle ve bütünselliğiyle, ölçülerine de riayet ederek taşınmış olması, tarihe duyulan saygıdır” dedi.
Bakan Yardımcısı Demircan, konuşmasının devamında; “Bugün geldiğimiz noktada Sayın Valimiz isabetli bir karar vermiş. Mekanı çoklu fonksiyonlarıyla değerlendirmek istemiş. Bir kısmında müze, bir kısmında kütüphane ve buraya gelen ziyaretçiler farklı fonksiyonlar ile birlikte şehre ait değerleriyle muhatap olsun diye düşünmüş. Bu anlamda Sayın Valimizi alkışlıyorum ve tebrik ediyorum. Sağ olsun var olsun.
Somut mirası restore ederek, kaybolmaya yüz tutmuş eserlerden böylesine yapıları bir başka yerde ruhuyla yaşatmak da bir yaklaşımdır. Beyoğlu’nda Okçular Tekkesi yıkılmış ve yok olmuştu. Orayı yeniden yaptırırken, fotoğraflardan hareket etmiştik. Bazen bazı yapılar tamamen yok olduysa, onları fotoğraflarından birebir alıp bir başka yere taşıyabilirsiniz.
İkincisi ise kültürümüzde somut olmayan miras, yani yaşam tarzımız. Onlar dilimizdir, şiirimizdir, edebiyatımızdır, şarkılarımızdır. İnsanoğlu yaptıklarını bina olarak ortaya koymuştur, ama duygularını da yazmıştır. O yazdığı duygular önce taşa, sonra papülüs kağıdına, ardından kitaba, şimdi de dijitale yazılıyor. Bilgiyi aktarırken sohbet ortamında aktarmak kıymetli bir şeydir. İnsan sohbet ortamında birbiriyle iletişimi daha güçlü oluyor. Hatta ortaoyunu da sohbetin bir adım ötesidir. Yani tiyatro, drama dediğimiz şey eğitici tiyatro. Bir kültür aktarımının aracıdır. Yeni de olsa bir düşüncenin ifadesi ve aktarımıdır.
Bugün kültür aktarımının en kıymetli alanı şüphesiz sinemadır. Sinema kültürel aktarımda ciddi etkiler yaratıyor. Kütüphanecilik vizyonumuzdan anlayışımızda böyle bir yaklaşım var. Bir yerde kitaplar olmalı, gençler oraya ders çalışmaya gelmeli, ama orada sohbet, konferans, şiirden, edebiyattan, tiyatrodan, müzikten ve sinemadan belirli zamanlarda toplantılar olmalı ve organizasyonlar yapılmalıdır. İşte burası bu çoklu fonksiyonları bir arada tuttuğu için de ayrıca kıymetlidir. Ben bu duygu ve düşüncelerle şahsen çok mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Değerli Valimize, kıymetli haziruna, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğündeki değerli mesai arkadaşlarıma ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.