Gelecek Partisi Merzifon İlçe Başkanı Hacı Bekir Kurt, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesinin ardından basın açıklamasında bulundu.
Bir ülkü devinin daha şehadet haberini almanın her ülkücü gibi kendisini de üzüntüye gark ettiğini, burnunun direğinin sızladığını ve derin bir ızdıraba celp olmasına vesile olduğunu söyleyen Gelecek Partisi Merzifon İlçe Başkanı Hacı Bekir Kurt, “Bu bir önceki Ülkü Ocakları Genel Başkanı sayın Sinan Ateş beyefendi olması, onun gibi bir akademisyen, okuyan ve okutan biri olması üzüntümü ve kaygımı daha da arttırdı. Zira, bir sivil toplum kuruluşu olan Ülkü Ocakları Genel Başkanlığına geldiğinde bazı çevrelerin rahatsız olmaları, istedikleri gibi at koşturamayacaklarını anlamaları ile hakkında bir çok dedikodu ve çeşitli çevrelerle iltisaklandırılma iftiraları ile karşılaşmasını sağladı. Bu bir su-i zan ve vebaldi, uyduranların boynuna olsun” dedi.
Kurt konuya ilişkin yaptığı basın açıklamasının devamında; “Sinan bey aslan yürekli bir kurt parçası idi. Ülkücü gençlerin, bazı çıkar çevrelerine peşkeş çekilmesine, şahsi menfaatleri için kullanılmasına asla müsaade ede bilecek bir insan değildi. Mafyatik yapılanmaların önünü bir bıçak gibi kesti ve kesecekti. Bu vesile ile görevden alınması sağlandı ve o kadar vakar bir istifa ile kuruma veda etti ki; manidardı. Adeta cahillere ders niteliğinde 'akademik kariyer için ayrılmak zorunluluğu hasıl oldu' idi. Kimseye darılmadan, kimseyi darıltmadan. Bazı çevrelerin aşamayacağı bir engel olması, Ankara' da olan bir çok gayrı meşru olayların, çökmelerin, mala el koymaların, gazetecilerin ve özellikle eski ülkücü (onların tabiri) ülkücünün eskisi yenisi, MHP’lisi, olmayanı diye bir şey asla kabul edile bilir bir şey değildir.) ağabeylerin dövülmesi, tehdit ve şantaja maruz bırakılmasına vs birçok gayrı meşru olaylara mani olacağını aşikar etmişti. Ve çok şey biliyordu, bunun duyulmasına, bilinmesine engel olunacağı zannı bu sonucu hazırladı.
Hem de Ankara'nın göbeğinde, en korunaklı, kameraların sebil, polis noktalarının yoğun olduğu bir nokta da olması, aynı zamanda devlete, siyasete ve milli iradeye bir meydan okuma olarak değerlendiriyorum. Bu saldırı ile insanların korkacağı, susacağı ve kenara çekileceği zannı oldukça yanlış bir zandır. Tıpkı, ülkücülük yalnız 'X' partide yapılır anlayışının sakat, aksak ve kusur bir anlayış olduğu gibi. Bunu en yetkili ağızların telaffuz ediyor olmaları, içinde bulundukları gaflete ve cehalete delalettir. Zira, ülkücülük bir adreste yapılmaz, adresi her satıhtır, tüm cihandır. Ülkücülük bir kimliktir, adres değişir kimlik değişmez. Bunun aksini iddia edenler kimliklerini terk etmiş, başka bir siyasi genel başkanın kanatları altına sığınmış, Turanı ret, inkar ve ona ihanet edenlerdir. Ülkü Türkün mülküdür. O mülk tüm Türklüktür, onun dünyasıdır ve cennet mekan Alparslan Türkeş bey onun tek lideri ve başbuğudur. Ülkücülük bir siyasi partinin program ya da tüzüğüne sığdırılacak kadar dar, kapsamsız, sığ, kıst ve kısır bir fikriyat değildir. Tahayyülleri aşan, sınırları aşan cihan şümul bir fikriyattır. Ona sınır çizmek ancak, cahillerin karıdır. Sayın Sinan Ateş bey biraz da bu yüzden hedef edilmiştir. Bu terkibi planlayan, kurgulayan, destekleyen, tetikleyen, gizleyen, susan, üstünü örten ve konuşulmasına dahi engel olmaya çalışanlar suç ortaklarıdır. Bu bir yol ayrımı, bir tercih ve bir tevcih hadisesidir. Aklı selim tüm kardeşlerimizi sorgulamaya, araştırmaya ve anlamaya davet ediyorum. Bu bir Bozkurt'u Çakal'a boğdurma hadisesidir. Bu bir fikriyatı bitirme, iltihak etme hadisesidir. Tüm bu çıldırtan sessizlik bundandır” ifadelerini kullandı.
