Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Gümüşhacıköy Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Akça Köy Enstitülerinin Kuruluş yıl dönümü dolayısıyla açıklamada bulundu.
Akça yaptığı açıklamada; Eğitim insan davranışlarını iyi yönde geliştiren insanı toplumsallaştıran bir sistemdir. Eğitim sürekli ve ömür boyu devam eder. Ailedeki eğitim yaygın eğitimdir, okuldaki eğitim örgün eğitimdir. Örgün eğitim bilimsel olmalıdır. Demokratik, laik, çağdaş olmalıdır. Çocuğun davranışlarını deney gözlem araştırma ve inceleme ile geliştirmelidir. Dogmatik olmamalıdır kurtuluş savaşı sonrasında halkımız çoğunluğu köylerde yaşıyordu; Okuryazar sayısı çok azdı. Bu durum eğitimcilerin dikkatini çekiyordu. İki görüş oluştu. Köyde eğitim, teknik eğitim ve öğretimdi. İsmail Hakkı Baltacıoğlu’na göre eğitim yaparak, yaşayarak, üretime yönelik olması gerekiyordu. Prens Sabahattin e göre Liberal bir eğitim olmalıydı. Teknik eğitimin mimarı Rüştü Üzel eğitimde sanat okullarının yaygınlaştırılmasında etkili olmuştur. Eğitimde şu sözü çok etkili bulurum; okursam hatırlarım, işitirsem unuturum, yaparsam bilirim demek ki eğitim yaparak yaşayarak bilimsel olmalıdır. Eğitim ezberci asimilasyoncu kuru yoz bir eğitim olmamalıdır. Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati, Rüştü Üzel, İsmail Hakkı Baltacıoğlu teknik eğitimde birleşirler. O zaman ortaöğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’da o yönde görüşünü belirtir.
Atatürk ve İsmet İnönü’den aldığı direktifle köy öğretmenlerinin başka yöntemle eğitilmesini önerir. Talim terbiye kurulu (TTK) başkanı Tevfik bey Denizli milletvekili Necip Ali Küçükağa, Balıkesir Milletvekili Hayrettin Kaçan, Afet İnan ve İsmail Hakkı Tonguç komisyona seçilirler. Tonguç komisyonun raportörüdür. Atatürk’ün gözü bu komisyonun üzerindedir. Komisyondan hizmet beklemektedir. Komisyon önce mıntıka muallim mektepleri kurulmasını; bunlarında ülkenin kilit noktalarında kurularak köy ihtiyaçlarına göre öğretmen yetiştirilmesini önererek; derslerin yarı okulda yarı okul dışında yapılmasını isterler. Okullar köylük yerlerde kurulacaktı, üretime yönelik bir zirai işletme olacaktı. Zaten Atatürk’ün hedefi üretici ve milletin efendisi olan köylüyü eğiterek kooperatifleşmeyi hedefliyordu. İlk kurulacak okul Balıkesir’in Kepsut nahiyesinde kuruldu öğrencileri o yöreden seçildi. Komisyon raporunu Milli Eğitim bakanına sundu. Reşit Galip ölünce Saffet Arıkan Bakan oldu, İsmail Hakkı Tonguç yurt dışına araştırma için görevlendirilir. Macaristan ve Bulgaristan bazı Avrupa ülkelerinde araştırma yapan Tonguç’un raporu beğenilir. Köy enstitüleri fiilen başlar. Atatürk bu dava ile yakından ilgilenir. Tonguç köy enstitüleri hamlesini başlatır. Bunları destekleyen ismet paşada Türkiye’nin içinden başka ülkelere de örnek olacak, Köy teşkilatçılığı dehası Anadolu bozkırı içinde uyanmaktadır. Ülkemizde o yıllarda 50 Bin köy vardır. 50 bin öğretmen lazımdır ama ülkede 17 bin öğretmen vardır onlarında yarısı şehirlerdedir. Mevcut ülkede yılda 150 öğretmen mezun olmaktadır. Bu yeterli değildir. Atatürk Bakan Saffet Arıkan’a ordudan terhis edilmiş açıkgöz Onbaşı ve Çavuşlardan yararlanmasını önerir’’ bu tavsiye ile köyde öğretmenlik vücut bulmuştur.7 binden fazla eğitmen kurstan geçirilmiş köylere eğitmen olarak verilmiştir.
Köy enstitüleri 17 Nisan 1940’ta 3803 sayılı kanunla düzenlendi. Anadolu’nun 21 yerinde enstitüler açıldı. Sulak verimli alanlara değil en kırsal bölgelere kurulmuştur. Hazıra konan bir kurum değildi. Yaratıcı, yetiştirici bir çehre idi. Okulun amacı aydın, üretici bir insan yetiştirmekti.50 Bin köyün beklediği eğitimciyi yetiştirmekti. Anadolu tarandı kız ve erkek öğrenciler bulundu onlar yırtık elbiseleri ile ayağında çarık ile geldiler. Usta öğreticilerinden duvar örmeyi, kerpiç dökmeyi, iş başarmayı öğrendiler. Dershaneleri, yatakhanelerini, yemekhanelerini hamam ve yunakları, spor salonlarını, ahır ve kümesleri yaptılar. Dağları yarıp su getirdiler.
Anadolu kırsalında 21 enstitüsü açılır
Ankara (Hasanoğlan)1941, Adana (Haruniye)1940, Aydın (Ortaklar)1944, Van (Ernis)1938,
İzmir (Kızılçullu)1937, Erzurum (Pulur)1942, Malatya (Akçadağ)1940, Antalya (Aksu)1940,
Kocaeli(Arifiye)1940, Isparta(Gönen)1940, Balıkesir(Savaştepe)1940, Diyarbakır(Dicle)1944, Kayseri( Pazarören)1944, Konya(İvriz)1941, Kırklareli
(Kepirtepe)1938,Kastamonu(Gölköy)1939, Samsun (Lâdik) 1940, Trabzon (Beşikdüzü)1940, Kars (Cilavuz)1940, Sivas (Pamukpınar) 1942,Eskişehir (Çifteler)1940
Enstitüler öğretmenlik, sağlık memurluğu, ebelik olmak üzere 3 branşa sahiptiler. Sulama kanalı açmayı, Traktör tamir etmeyi, aşılama yöntemlerini öğrendiler. Enstitülerde 16400 öğrenci eğitiliyordu.1944’te 2000 öğrenci okulunu bitirip köylerde görevlendirilmiştir. Enstitülerde 306 bina öğrenciler tarafından yapıldı, 15000 dönüm arazi öğrenciler tarafında işlenip ekildi, 25.000 fidan dikildi,15.000 dönüm orman 1200 dönüm bağ dikildi, 9000 baş koyun ve sığır yetiştirildi. Demircilik, marangozluk vb. atölyeler açılmıştır. Meyvecilik, sebzecilik, arıcılık ve süs bitkileri çalışmaları yapıldı. Enstitülerde her şey planlı bir şekilde yürüyordu. Sabah sporunda Anadolu ezgileri eşliğinde Anadolu’nun değişik yörelerinin halk oyunları öğretiliyordu. Enstitülerde Başarılı öğrenciler Hasanoğlan yüksek köy enstitüsüne alınıyordu. Okulda yetişen öğrenciler mezun olduklarında köyde atölye açmak için 150’ye yakın araç gereç veriliyor ayrıca teşvik vererek köyde öncü olmaları için destek veriliyordu. Amaç gerçekleşiyordu Tonguç Babanın rüyası böylece gerçekleşti. Öğretmenler okulda uygulama bahçesi tahıl işleri, arıcılık, tavukçuluk, yerine göre balıkçılık ve çiçekçilik alanında örnek oldular.
Atölyelerinde marangozluk, demircilik işlerinde örnek çalışmalar yapılmıştır. Köy enstitülerinde köyden alınıp yetiştirilen idealist kadrolar azim ve kararlılıkla çalıştılar. Mebuslar senatörler, şöhret yapan yazarlar, sanatçılar yetiştirilmiştir. Atatürk’ün ölümü ile Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı olarak büyük görevler yaptı. Atatürk’ün dil devrimi ile bütün dünya klasikleri Türkçeye çevrilmesi ile aydınlanmaya büyük katkı sağlanmıştır. Bu aydınlanmadan rahatsız olan toprak ağaları ve tarikatlar çıkarcı çevreler, her zaman ki gibi enstitüler hakkında asılsız karalamalar yaptılar.5 ağustos 1946 da başvekil Recep Peker ve Bakan Seyfettin Sirer köy Enstitülerini daha millî yapıya kavuşturmak yalanıyla kapatma sinyalleri verdiler. Bin bir emekle kurulan büyük başarı sağlayan dünyanın hayran olduğu enstitüler böylece sonlandırıldı. Toplumun dimağında bir özlemle kaldı.
Büyük Atatürk’ün ‘’Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir, Fendir’’ dediği söz bugün; eğitimde bir kaos ve karmaşa sarmalı içinde bulunuyor. Atatürkçü Düşünde Derneği Gümüşhacıköy şubesi olarak Eğitim sistemi Atatürk devrimleri ışığında Milli Eğitimin amaçları doğrultusunda demokratik, laik, çağdaş ve bilimsel olmalıdır diyoruz./Suna Karakuzu